Takip edebilen oldu mu bilmem ancak geçtiğimiz hafta Rafael Sadi’nin OdaTV’de yazmış olduğu naif bir yazı üzerine Fatih Altaylı’nın konuyu bambaşka boyutlara taşıyarak cevap verişi ve bunun üzerine sakız gibi uzayıp giden bir köşe yazısı silsilesi benim oldukça ilgimi çekti.
Rafael Sadi 8 Aralık 2018 tarihinde OdaTV’de yayınladığı yazısında Muhteşem İkili dizisinde kadraja girmiş iki öğeden – mezuza ve Hanukiya posterinden – bahsederek, “Yahudi ve İsrail karşıtlığını adeta bir devlet politikası haline getiren” bir ülkede tam tersi bir mesaj veren öğeleri barındıran bir ortamda çekilmiş bir bölümün yayınlanmış olmasını olumlu karşıladığını anlatmıştı.
Bunun üzerine hemen ertesi gün Fatih Altaylı konuyu HaberTürk’teki köşesine taşımış. Fatih Altaylı, Rafael Sadi’nin Yahudi karşıtlığı ve İsrail karşıtlığını birbirine karıştırdığını, İsrail karşıtlığının artma nedeninin Yahudi inancı değil, İsrail’in son yıllardaki yönetim biçimi ve uyguladığı siyaset olduğunu belirtmiş. Altaylı, halk arasında artan İsrail karşıtlığının nedenlerini kendi gözlemleri doğrultusunda yazmış: Altaylı’ya göre; İsrail bir süreden beri Türkiye’ye karşı düşmanca bir politika izliyor; bunun da sebebi Türkiye’nin Hamasla, İran’la, Katar’la süregelen ilişkileri. Diğer yandan Altaylı halkın Suriye’nin arkasında İsrail olduğunu, Suudilerle Türkiye’nin arasının açılmasının sebebinin İsrail olduğunu ve PKK’yı ve YPG’yi destekleyenin İsrail olduğunu düşündüğünü/inandığını veya bildiğini söylüyor. Sonuç olarak dediği şey bu karşıtlığın din temelli olduğu değil, siyasal olduğu… Bu arada belirtmek gerek ki, Fatih Altaylı yazısının bu bölümünü Rafael Sadi’ye gerçek anlamda antisemitizm görmek istiyorsa “Avrupa’ya bakmasını” söyleyerek kapıyor…
Rafael Sadi, Altaylı’ya cevabını 10 ve 11 Aralık tarihlerinde iki ayrı yazıyla veriyor. Katıldığım ve katılmadığım pek çok nokta olmakla birlikte, Sadi 2009 senesinde Türkiye’nin farklı billboardlarında yayınlanmış “Bu senin kitabında yok” ve “Sen Musa’nın çocuğu olamazsın” posterlerini, 2003 Şişli Beth İsrael ve Neve Şalom Sinagoglarına gerçekleştirilen bombalı antisemit saldırıları, medyadaki nefret söylemleri, kendi yazısına gelen antisemit yorumları antisemitizme örnek olarak vermiş.
Son olarak Fatih Altaylı, 13 Aralık tarihli köşe yazısında meseleyi uzatmak istemediğini, Türkiye’de yaşayan Yahudilerin, Yahudi karşıtlığı hissediyorsa bu karşıtlığın var olduğunu, devlete düşen Yahudi yurttaşların böyle hissetmesine neden olan ortamı düzeltmek olduğunu söylüyor.
Öncelikle Fatih Altaylı’ya sanırım genel anlamıyla bir antisemitizm dersi vermek gerekiyor. Son yazdıklarıyla ilk yazısındaki düşüncesinin, verdiği hatalı örneklerin vahametini örtemediğinin altını çizmek gerekiyor. Antisemitizm eşi benzeri olmayan bir kavramdır. Antisemitizme benzer bir kelime başka hiçbir millet, ırk veya topluluk için icat edilmemiştir ve icat edilmesine gerek olmamıştır. Yani Fatih Bey, size anlatmaya çalıştığım bir meselemiz var…
Mesele sizin iddia ettiğiniz gibi “Yahudi karşıtlığı değil, İsrail karşıtlığı” kadar berrak değil. İkisi birbirinden ayrılamaz gerçi ama gelin İsrail karşıtlığı meselesi bu yazının konu olmasın şimdilik, biz sizin deyişinizle Yahudi karşıtlığından yani antisemitizmden konuşalım.
Medyayı ne kadar yakından takip ediyorsunuz? Mesela Güneş, Yeni Akit gibi gazetelerin haberleri – köşe yazılarının iki satırından birinde antisemitizm var. Diğer satırda da İsrail düşmanlığı var ama o meseleye bu yazıda girmiyoruz. Sosyal medyada ne kadar aktifsiniz? Türkiye’de veya Dünya’da bir şey olur: Twitter, Facebook antisemitizmle dolup taşar mesela, bilir misiniz? Öyle illa sizin dediğiniz gibi Gazze politikası falan olmasına da gerek yok. Mesela Doların değeri yükselir, bu Türk halkı tarafından otomatikman Yahudilerle ilişkilendirilir; Türkiye’deki seçim sonuçları Yahudilere mal edilir; Türkiye’nin çeşitli sokaklarına Nazi sembolleri çizilir. Türkiye’nin çok sevilen sanatçıları “Allah Hitler’den razı olsun” der.
Avrupa’da ve Amerika’da güçlenen sağ hareketle birlikte antisemitizmin de arttığı doğrudur Fatih Bey. Bugün İtalya’da, Almanya’da, Fransa’da eskisinden çok daha fazla antisemit suç işlendiği gerçektir. Ancak bu hususun bizim ülkemizde Yahudi karşıtlığı olmamasıyla da hiçbir alakası yoktur.
Türkiye’de antisemitizme dair ne oluyor diye merak ederseniz, bu yazının yayınlandığı platform olan Avlaremoz’u ve özellikle Afedersin Antisemit köşesini incelemenizi tavsiye ederim. Sizi temin ederim, burada bulacağınız haberlerin, makalelerin, olayların neredeyse hiçbirinin İsrail ve izlediği politikalarla yakından uzaktan alakası bulunmamaktadır. Hepsi çevremizde gerçekleşen ve sadece belli bir din veya bir toplumun parçası olduğumuz için maruz kaldığımız korkunç olaylar. Burada okuyacağınız yazılar, gönüllü ekibimizce tespit edilmiş ve hazırlanmış makalelerdir; inanın bana, gerçekte bu olayların katbekat daha fazlası gerçekleşiyor ancak bizim bunları haberleştirmeye ya vaktimiz ya da takatimiz olmuyor.
Fatih Bey, antisemitizm olmadığını iddia etmenin de antisemit bir davranış olduğu görüşündeyim. Payitaht dizisindeki antisemit öğeleri görmemenizden, bu ülkenin liselerinin panolarında yazılı onca antisemit yazıyı görmezden gelmenize, antisemitizmi İsrail’in Gazze politikalarıyla ilişkilendirmenizden ötürü sizi suçluyorum. Bir gazeteci olarak antisemitizmden Yahudi yurttaşların şikâyet etmesi sebebi ile haberdar olmanızı kabullenemiyorum. Dediğiniz gibi, Devlet üzerine düşeni yapmalı; ama medya da en az Devlet kadar bu mesele ile ilgilenmeli. Sadece antisemitizmle değil, zenofobi başta olmak üzere her türlü nefret söylemi ile ilgilenmelisiniz.
Konuyu uzatmayarak veya antisemitizmin varlığını satır arasında kabul ederek, önceki yazınızda sarf etmiş olduğunuz sözleri maalesef hafızalarımızdan silemiyorsunuz. İsrail karşıtlığına açıkça destek vererek, antisemitizme sadece ve sadece destek oluyorsunuz. Sizin iddiada bulunduğunuz gibi İsrail karşıtlığı ve Yahudi karşıtlığı ayrı iki olgu değil.
Şu kısa antisemitizm dersinden sonra ufacık da bir reklam yapayım. Rafael Sadi 2000’li yıllarda yaşanmış bazı korkunç antisemit vakaları işaret etti. Biz de 2018’de Türkiye’de gerçekleşmiş bazı antisemit olayları derleyerek bu seneyi bitirirken bir anket hazırladık: yılın en antisemit vakasını seçiyoruz. Buyrun siz de inceleyin, siz de oy verin. Belki bundan sonra bizim haklı meselemize de bir el uzatmak ister, kestirip atmazsınız.
*Avlaremoz’un resmi bir görüşü yoktur. Yayımlanan yazılar, yazı sahibinin kendi görüşleridir. Çok sesli bir platform olma amacı taşıyan Avlaremoz’da, nefret söylemi içermedikçe, farklı düşünceler kendisine yer bulmaktadır.
Takip edebilen oldu mu bilmem ancak geçtiğimiz hafta Rafael Sadi’nin OdaTV’de yazmış olduğu naif bir yazı üzerine Fatih Altaylı’nın konuyu bambaşka boyutlara taşıyarak cevap verişi ve bunun üzerine sakız gibi uzayıp giden bir köşe yazısı silsilesi benim oldukça ilgimi çekti.
Rafael Sadi 8 Aralık 2018 tarihinde OdaTV’de yayınladığı yazısında Muhteşem İkili dizisinde kadraja girmiş iki öğeden – mezuza ve Hanukiya posterinden – bahsederek, “Yahudi ve İsrail karşıtlığını adeta bir devlet politikası haline getiren” bir ülkede tam tersi bir mesaj veren öğeleri barındıran bir ortamda çekilmiş bir bölümün yayınlanmış olmasını olumlu karşıladığını anlatmıştı.
Bunun üzerine hemen ertesi gün Fatih Altaylı konuyu HaberTürk’teki köşesine taşımış. Fatih Altaylı, Rafael Sadi’nin Yahudi karşıtlığı ve İsrail karşıtlığını birbirine karıştırdığını, İsrail karşıtlığının artma nedeninin Yahudi inancı değil, İsrail’in son yıllardaki yönetim biçimi ve uyguladığı siyaset olduğunu belirtmiş. Altaylı, halk arasında artan İsrail karşıtlığının nedenlerini kendi gözlemleri doğrultusunda yazmış: Altaylı’ya göre; İsrail bir süreden beri Türkiye’ye karşı düşmanca bir politika izliyor; bunun da sebebi Türkiye’nin Hamasla, İran’la, Katar’la süregelen ilişkileri. Diğer yandan Altaylı halkın Suriye’nin arkasında İsrail olduğunu, Suudilerle Türkiye’nin arasının açılmasının sebebinin İsrail olduğunu ve PKK’yı ve YPG’yi destekleyenin İsrail olduğunu düşündüğünü/inandığını veya bildiğini söylüyor. Sonuç olarak dediği şey bu karşıtlığın din temelli olduğu değil, siyasal olduğu… Bu arada belirtmek gerek ki, Fatih Altaylı yazısının bu bölümünü Rafael Sadi’ye gerçek anlamda antisemitizm görmek istiyorsa “Avrupa’ya bakmasını” söyleyerek kapıyor…
Rafael Sadi, Altaylı’ya cevabını 10 ve 11 Aralık tarihlerinde iki ayrı yazıyla veriyor. Katıldığım ve katılmadığım pek çok nokta olmakla birlikte, Sadi 2009 senesinde Türkiye’nin farklı billboardlarında yayınlanmış “Bu senin kitabında yok” ve “Sen Musa’nın çocuğu olamazsın” posterlerini, 2003 Şişli Beth İsrael ve Neve Şalom Sinagoglarına gerçekleştirilen bombalı antisemit saldırıları, medyadaki nefret söylemleri, kendi yazısına gelen antisemit yorumları antisemitizme örnek olarak vermiş.
Son olarak Fatih Altaylı, 13 Aralık tarihli köşe yazısında meseleyi uzatmak istemediğini, Türkiye’de yaşayan Yahudilerin, Yahudi karşıtlığı hissediyorsa bu karşıtlığın var olduğunu, devlete düşen Yahudi yurttaşların böyle hissetmesine neden olan ortamı düzeltmek olduğunu söylüyor.
Öncelikle Fatih Altaylı’ya sanırım genel anlamıyla bir antisemitizm dersi vermek gerekiyor. Son yazdıklarıyla ilk yazısındaki düşüncesinin, verdiği hatalı örneklerin vahametini örtemediğinin altını çizmek gerekiyor. Antisemitizm eşi benzeri olmayan bir kavramdır. Antisemitizme benzer bir kelime başka hiçbir millet, ırk veya topluluk için icat edilmemiştir ve icat edilmesine gerek olmamıştır. Yani Fatih Bey, size anlatmaya çalıştığım bir meselemiz var…
Mesele sizin iddia ettiğiniz gibi “Yahudi karşıtlığı değil, İsrail karşıtlığı” kadar berrak değil. İkisi birbirinden ayrılamaz gerçi ama gelin İsrail karşıtlığı meselesi bu yazının konu olmasın şimdilik, biz sizin deyişinizle Yahudi karşıtlığından yani antisemitizmden konuşalım.
Medyayı ne kadar yakından takip ediyorsunuz? Mesela Güneş, Yeni Akit gibi gazetelerin haberleri – köşe yazılarının iki satırından birinde antisemitizm var. Diğer satırda da İsrail düşmanlığı var ama o meseleye bu yazıda girmiyoruz. Sosyal medyada ne kadar aktifsiniz? Türkiye’de veya Dünya’da bir şey olur: Twitter, Facebook antisemitizmle dolup taşar mesela, bilir misiniz? Öyle illa sizin dediğiniz gibi Gazze politikası falan olmasına da gerek yok. Mesela Doların değeri yükselir, bu Türk halkı tarafından otomatikman Yahudilerle ilişkilendirilir; Türkiye’deki seçim sonuçları Yahudilere mal edilir; Türkiye’nin çeşitli sokaklarına Nazi sembolleri çizilir. Türkiye’nin çok sevilen sanatçıları “Allah Hitler’den razı olsun” der.
Avrupa’da ve Amerika’da güçlenen sağ hareketle birlikte antisemitizmin de arttığı doğrudur Fatih Bey. Bugün İtalya’da, Almanya’da, Fransa’da eskisinden çok daha fazla antisemit suç işlendiği gerçektir. Ancak bu hususun bizim ülkemizde Yahudi karşıtlığı olmamasıyla da hiçbir alakası yoktur.
Türkiye’de antisemitizme dair ne oluyor diye merak ederseniz, bu yazının yayınlandığı platform olan Avlaremoz’u ve özellikle Afedersin Antisemit köşesini incelemenizi tavsiye ederim. Sizi temin ederim, burada bulacağınız haberlerin, makalelerin, olayların neredeyse hiçbirinin İsrail ve izlediği politikalarla yakından uzaktan alakası bulunmamaktadır. Hepsi çevremizde gerçekleşen ve sadece belli bir din veya bir toplumun parçası olduğumuz için maruz kaldığımız korkunç olaylar. Burada okuyacağınız yazılar, gönüllü ekibimizce tespit edilmiş ve hazırlanmış makalelerdir; inanın bana, gerçekte bu olayların katbekat daha fazlası gerçekleşiyor ancak bizim bunları haberleştirmeye ya vaktimiz ya da takatimiz olmuyor.
Fatih Bey, antisemitizm olmadığını iddia etmenin de antisemit bir davranış olduğu görüşündeyim. Payitaht dizisindeki antisemit öğeleri görmemenizden, bu ülkenin liselerinin panolarında yazılı onca antisemit yazıyı görmezden gelmenize, antisemitizmi İsrail’in Gazze politikalarıyla ilişkilendirmenizden ötürü sizi suçluyorum. Bir gazeteci olarak antisemitizmden Yahudi yurttaşların şikâyet etmesi sebebi ile haberdar olmanızı kabullenemiyorum. Dediğiniz gibi, Devlet üzerine düşeni yapmalı; ama medya da en az Devlet kadar bu mesele ile ilgilenmeli. Sadece antisemitizmle değil, zenofobi başta olmak üzere her türlü nefret söylemi ile ilgilenmelisiniz.
Konuyu uzatmayarak veya antisemitizmin varlığını satır arasında kabul ederek, önceki yazınızda sarf etmiş olduğunuz sözleri maalesef hafızalarımızdan silemiyorsunuz. İsrail karşıtlığına açıkça destek vererek, antisemitizme sadece ve sadece destek oluyorsunuz. Sizin iddiada bulunduğunuz gibi İsrail karşıtlığı ve Yahudi karşıtlığı ayrı iki olgu değil.
Şu kısa antisemitizm dersinden sonra ufacık da bir reklam yapayım. Rafael Sadi 2000’li yıllarda yaşanmış bazı korkunç antisemit vakaları işaret etti. Biz de 2018’de Türkiye’de gerçekleşmiş bazı antisemit olayları derleyerek bu seneyi bitirirken bir anket hazırladık: yılın en antisemit vakasını seçiyoruz. Buyrun siz de inceleyin, siz de oy verin. Belki bundan sonra bizim haklı meselemize de bir el uzatmak ister, kestirip atmazsınız.
*Avlaremoz’un resmi bir görüşü yoktur. Yayımlanan yazılar, yazı sahibinin kendi görüşleridir. Çok sesli bir platform olma amacı taşıyan Avlaremoz’da, nefret söylemi içermedikçe, farklı düşünceler kendisine yer bulmaktadır.
Paylaş: