“Bize hiçbir baskı yapılmıyor’ dedikleri anda, gayrimüslimlere baskı yapılıyordur”
Kaynak: Melike Çapan, T24
Türkiye’deki azınlık cemaati temsilcileri, ortak bir bildiri yayınlayarak dini inançlarından dolayı baskı görmediklerini açıkladı. 18 azınlık temsilcisinin imza attığı bildiride Rum Ortodoksları Patriği Patrik 1. Bartholomeos, Türkiye Ermenileri Patrik Vekili Başpiskopos Aram Ateşyan ve Türkiye Hahambaşısı Rav İsak Haleva da bulunuyor.
Cemaat temsilcilerinin “Türkiye’de dinimizi özgürce yaşıyoruz” dedikleri bildiriyi Prof. Dr. Baskın Oran ve araştırmacı yazar Rifat Bali T24’e değerlendirdi.
Prof. Dr. Oran yayınlanan bildiriye ilişkin olarak, “Bildiriyi gördüm, hayırdır eniştem beni niye öptü diye düşündüm” yorumunda bulunurken, araştırmacı yazar Bali ise, “Cemaat temsilcilerine bu bildiri için rica edilmiş olabilir” iddiasını gündeme getirdi.
Yayınlanan bildirinin ardından Cumhurbaşkanı Sözcüsü İbrahim Kalın, azınlık cemaati temsilcileriyle bir araya gelirken, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da azınlık cemaati temsilcilerinin yayınladıkları bildirinin manidar olduğunu söyleyerek “Türkiye’nin dini azınlıklara yönelik en ufak sorunu yoktur” dedi.
“Eniştem beni niye öptü diye düşündüm”
Oran bildiriyi değerlendirirken, “Durup dururken böyle bir yandaş gayrimüslimler toplantısı yaptırıp ‘Aman, biz pek mutluyuz’ bildirisi ürettirmek niye? Pek durup dururken değil. Bana, Brunson olayı ortamında, özellikle dış politikaya yönelik olarak tek adam rejimini destekleme amacına matûf gözüküyor” ifadesini kullandı.
Oran yayınlanan bildiriye ilişkin olarak, “Bildiriyi gördüm, hayırdır eniştem beni niye öptü diye düşündüm” dedi.
“İki şey söylemek lazım” diye onuşan Oran, “Birincisi, ulus-devlet yani hiçbir azınlığa tahammül edemeyen devlet türü, Türkiye’de gayrimüslimlere çok zulüm yapmıştır. Erdoğan’ın devleti, en azından başlarda, bir ulus-devlet olmadığı için gayrimüslimlere daha iyi davrandı. Dinî azınlık çünkü bunlar ve Türkiye nüfusunun binde birinden aşağı düştüler, yani “zararsız”lar. Zaten, şu anda Türkiye’de demokrasinin D’sini bırakmamakta kararlı gözüken Erdoğan, 2011’e ve özellikle de 2005’e kadar genelde demokratik reformlar yapmıştır” diye konuştu.
Oran şöyle devam etti:
“Bu bildiri güya bu durumlara merhem olacak”
“İkincisi, Erdoğan’ın 2011’den bu yana azdırarak izlediği politika, ulus-devletin bugüne kadar izlediği politikadan pek az ayrılıyor artık. Mesela Ermenilerin patrik seçmesi engelleniyor. Patrik Genel Vekili diye tarihte hiç görülmemiş bir sıfat icat eyleyip, patrik seçimi yapmaya yanaşmayan Ateşyan’ı Ermeni cemaatinin başı ilan ettiler. Kendisinin destekçileri devlete midesinden bağlı ve tuzu kuru birkaç kişi; geri kalan cemaat Ateşyan’ı reddediyor. Şimdi de, genellikle gayrimüslimlerin oturduğu Heybeliada’daki sit alanını Diyanet’e verdiler. Üniversitenin botanik bahçesini verdikleri gibi.”
Oran, Türkiye’nin dış politikada güç durumda olduğunu belirterek, “Tek adam rejimi, başta ekonomik olmak üzere iç politikada fena sıkışmış olmanın yanı sıra, özellikle dış politikada çok güç durumda. Çok güvendiği Putin bile Erdoğan’ın Suriye’den çıkmasını istedi. ABD’yle ilişkiler, Brunson olayı denilen rezalet tarafından iyice berbat hale sokulmuş vaziyette. Bu bildiri güya bu durumlara merhem olacak. Dışarıda diyecekler ki, aaa, bak Türk devleti gayrimüslimlere ne kadar iyi davranıyormuş! Biz de ona iyi davranalım!” diye kaydetti.
Ruhban Okulu’nun da bulunduğu Heybeliada’da Diyanet’in İslami Eğitim Merkezi açıcak olmasına ilişkin olarak ise Oran, “Diğer yandan, bu iş hiç de münferit dedikleri cinsten değil; Her sokağa bir cami bir de imam hatip lisesi açma politikasının bir parçası. Çünkü bu her yandan sıkışmışlık durumunda yandaşları aleste tutmak için İslam’ı seferber etmek lazım. Diyanet, 71 bin 362 imamı ve yetersiz bulduğu 7 milyarlık (2017) bütçesiyle sanki bir ordu ve Müslüman Türkiye’yi Müslüman yapmak için sefere çıkmış” açıklamasında bulundu.
Papaz Brunson olayın bir saçmalıktan ibaret olduğunu belirten Oran, “Kısacası, Türkiye’yi adeta işgal etmeye soyunmuş bir Diyanet var ortada. Yahu, Müslümanları mı işgal ediyorsun İslam’la? Brunson saçmalığı da bunun bir parçası. Adam bir misyoner; dinini yaymaya çabalıyor. Yok efendim Kürtleri Hıristiyan yapacakmış; yok efendim casusluk yapıyormuş; yok efendim kilisesindeki sıralara “Türkler oturamaz” yazmış; pes birader! Ayrıca, yüzde 99 Müslüman bir ülkede dinini yaysa ne olacak, yaymasa ne olacak? Üstelik, dinini yaymak yasaksa, onu da bilelim ve önce Diyanet’i kapatalım!” dedi.
“Bize hiçbir baskı yapılmıyor’ dedikleri anda, gayrimüslimlere baskı yapılıyordur”
Oran, “Özet olarak: Tek adam rejimi o kadar sıkıştı ki, mantıklı hareket edemiyor. “Ben Adnan Hoca’ya laf etmedim, ahlaksız bir komşum vardı da ona ettim” ortamında bu bildiri yayınlatma içinde çok büyük hataya düştüler yine. Çünkü gayrimüslimler durup dururken toplanıp da “bize hiçbir baskı yapılmıyor” dedikleri anda, gayrimüslimlere baskı yapılıyor ve bu örtülmek isteniyor demektir” şeklinde konuştu.
Oran şöyle devam etti:
“Ben cemaat liderlerine kızamıyorum. Elleri mahkum. Benim anlamadığım, bu tek adam rejiminin bu kadar mantıksız işler yapabilmesi. Ne kadar sevmesem de, bu devlet benim devletim ve utanıyorum. 8 milyarlık dünyada kim duysa bu bildiriyi, “Bu adamların eline kağıdı vermişler, okutmuşlar” der.”
Bali: Dışişlerinden rica edilmiş olabilir
T24’e konuşan Araştırmacı, Yazar Rifat Bali ise, azınlık cemaati temsilcilerinin yayınladığı bildiriye ilişkin olarak, “Rahip Brunson’ın tutukluluk durumu menfi bir imaj yarattı. Türkiye de bir İslam ülkesi olarak içinde bulunan gayrimüslim vatandaşlarına herhangi bir tehdit olmadığını göstermek istedi” dedi.
Bali, “O yüzden cemaat temsilcileri bu bildiriyi yayınlamış olabilir ya da rica edilmiş de olabilir” ifadesini kullandı.
Bali geçmişte de benzer durumların olduğunu belirterek, “Avrupa Birliği tarafından Ermeni meselesinde de menfi raporlar çıkınca o zamanlar da benzeri açıklamalarda bulunuyorlardı. Bugünkü şartlar aynı değil ama dışişlerinden böyle bir rica edilmiş olabilir” diye konuştu.
Diyanet’in Heybeliada’da İslami Eğitim Merkezi açacak olmasına ilişkin olarak ise, “İyimser bakıyorum belki de, Ruhban Okulu açılacaktır ve ikinci bir okul açılıyordur” yorumunda bulundu.
Bali, Ruhban okulunun açılmamasını Türkiye, Yunanistan ve Kıbrıs üçgeninde yaşanan sorunlardan kaynaklı olduğunu belirtti.
“Bize hiçbir baskı yapılmıyor’ dedikleri anda, gayrimüslimlere baskı yapılıyordur”
Kaynak: Melike Çapan, T24
Türkiye’deki azınlık cemaati temsilcileri, ortak bir bildiri yayınlayarak dini inançlarından dolayı baskı görmediklerini açıkladı. 18 azınlık temsilcisinin imza attığı bildiride Rum Ortodoksları Patriği Patrik 1. Bartholomeos, Türkiye Ermenileri Patrik Vekili Başpiskopos Aram Ateşyan ve Türkiye Hahambaşısı Rav İsak Haleva da bulunuyor.
Cemaat temsilcilerinin “Türkiye’de dinimizi özgürce yaşıyoruz” dedikleri bildiriyi Prof. Dr. Baskın Oran ve araştırmacı yazar Rifat Bali T24’e değerlendirdi.
Prof. Dr. Oran yayınlanan bildiriye ilişkin olarak, “Bildiriyi gördüm, hayırdır eniştem beni niye öptü diye düşündüm” yorumunda bulunurken, araştırmacı yazar Bali ise, “Cemaat temsilcilerine bu bildiri için rica edilmiş olabilir” iddiasını gündeme getirdi.
Yayınlanan bildirinin ardından Cumhurbaşkanı Sözcüsü İbrahim Kalın, azınlık cemaati temsilcileriyle bir araya gelirken, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da azınlık cemaati temsilcilerinin yayınladıkları bildirinin manidar olduğunu söyleyerek “Türkiye’nin dini azınlıklara yönelik en ufak sorunu yoktur” dedi.
“Eniştem beni niye öptü diye düşündüm”
Oran bildiriyi değerlendirirken, “Durup dururken böyle bir yandaş gayrimüslimler toplantısı yaptırıp ‘Aman, biz pek mutluyuz’ bildirisi ürettirmek niye? Pek durup dururken değil. Bana, Brunson olayı ortamında, özellikle dış politikaya yönelik olarak tek adam rejimini destekleme amacına matûf gözüküyor” ifadesini kullandı.
Oran yayınlanan bildiriye ilişkin olarak, “Bildiriyi gördüm, hayırdır eniştem beni niye öptü diye düşündüm” dedi.
“İki şey söylemek lazım” diye onuşan Oran, “Birincisi, ulus-devlet yani hiçbir azınlığa tahammül edemeyen devlet türü, Türkiye’de gayrimüslimlere çok zulüm yapmıştır. Erdoğan’ın devleti, en azından başlarda, bir ulus-devlet olmadığı için gayrimüslimlere daha iyi davrandı. Dinî azınlık çünkü bunlar ve Türkiye nüfusunun binde birinden aşağı düştüler, yani “zararsız”lar. Zaten, şu anda Türkiye’de demokrasinin D’sini bırakmamakta kararlı gözüken Erdoğan, 2011’e ve özellikle de 2005’e kadar genelde demokratik reformlar yapmıştır” diye konuştu.
Oran şöyle devam etti:
“Bu bildiri güya bu durumlara merhem olacak”
“İkincisi, Erdoğan’ın 2011’den bu yana azdırarak izlediği politika, ulus-devletin bugüne kadar izlediği politikadan pek az ayrılıyor artık. Mesela Ermenilerin patrik seçmesi engelleniyor. Patrik Genel Vekili diye tarihte hiç görülmemiş bir sıfat icat eyleyip, patrik seçimi yapmaya yanaşmayan Ateşyan’ı Ermeni cemaatinin başı ilan ettiler. Kendisinin destekçileri devlete midesinden bağlı ve tuzu kuru birkaç kişi; geri kalan cemaat Ateşyan’ı reddediyor. Şimdi de, genellikle gayrimüslimlerin oturduğu Heybeliada’daki sit alanını Diyanet’e verdiler. Üniversitenin botanik bahçesini verdikleri gibi.”
Oran, Türkiye’nin dış politikada güç durumda olduğunu belirterek, “Tek adam rejimi, başta ekonomik olmak üzere iç politikada fena sıkışmış olmanın yanı sıra, özellikle dış politikada çok güç durumda. Çok güvendiği Putin bile Erdoğan’ın Suriye’den çıkmasını istedi. ABD’yle ilişkiler, Brunson olayı denilen rezalet tarafından iyice berbat hale sokulmuş vaziyette. Bu bildiri güya bu durumlara merhem olacak. Dışarıda diyecekler ki, aaa, bak Türk devleti gayrimüslimlere ne kadar iyi davranıyormuş! Biz de ona iyi davranalım!” diye kaydetti.
Ruhban Okulu’nun da bulunduğu Heybeliada’da Diyanet’in İslami Eğitim Merkezi açıcak olmasına ilişkin olarak ise Oran, “Diğer yandan, bu iş hiç de münferit dedikleri cinsten değil; Her sokağa bir cami bir de imam hatip lisesi açma politikasının bir parçası. Çünkü bu her yandan sıkışmışlık durumunda yandaşları aleste tutmak için İslam’ı seferber etmek lazım. Diyanet, 71 bin 362 imamı ve yetersiz bulduğu 7 milyarlık (2017) bütçesiyle sanki bir ordu ve Müslüman Türkiye’yi Müslüman yapmak için sefere çıkmış” açıklamasında bulundu.
Papaz Brunson olayın bir saçmalıktan ibaret olduğunu belirten Oran, “Kısacası, Türkiye’yi adeta işgal etmeye soyunmuş bir Diyanet var ortada. Yahu, Müslümanları mı işgal ediyorsun İslam’la? Brunson saçmalığı da bunun bir parçası. Adam bir misyoner; dinini yaymaya çabalıyor. Yok efendim Kürtleri Hıristiyan yapacakmış; yok efendim casusluk yapıyormuş; yok efendim kilisesindeki sıralara “Türkler oturamaz” yazmış; pes birader! Ayrıca, yüzde 99 Müslüman bir ülkede dinini yaysa ne olacak, yaymasa ne olacak? Üstelik, dinini yaymak yasaksa, onu da bilelim ve önce Diyanet’i kapatalım!” dedi.
“Bize hiçbir baskı yapılmıyor’ dedikleri anda, gayrimüslimlere baskı yapılıyordur”
Oran, “Özet olarak: Tek adam rejimi o kadar sıkıştı ki, mantıklı hareket edemiyor. “Ben Adnan Hoca’ya laf etmedim, ahlaksız bir komşum vardı da ona ettim” ortamında bu bildiri yayınlatma içinde çok büyük hataya düştüler yine. Çünkü gayrimüslimler durup dururken toplanıp da “bize hiçbir baskı yapılmıyor” dedikleri anda, gayrimüslimlere baskı yapılıyor ve bu örtülmek isteniyor demektir” şeklinde konuştu.
Oran şöyle devam etti:
“Ben cemaat liderlerine kızamıyorum. Elleri mahkum. Benim anlamadığım, bu tek adam rejiminin bu kadar mantıksız işler yapabilmesi. Ne kadar sevmesem de, bu devlet benim devletim ve utanıyorum. 8 milyarlık dünyada kim duysa bu bildiriyi, “Bu adamların eline kağıdı vermişler, okutmuşlar” der.”
Bali: Dışişlerinden rica edilmiş olabilir
T24’e konuşan Araştırmacı, Yazar Rifat Bali ise, azınlık cemaati temsilcilerinin yayınladığı bildiriye ilişkin olarak, “Rahip Brunson’ın tutukluluk durumu menfi bir imaj yarattı. Türkiye de bir İslam ülkesi olarak içinde bulunan gayrimüslim vatandaşlarına herhangi bir tehdit olmadığını göstermek istedi” dedi.
Bali, “O yüzden cemaat temsilcileri bu bildiriyi yayınlamış olabilir ya da rica edilmiş de olabilir” ifadesini kullandı.
Bali geçmişte de benzer durumların olduğunu belirterek, “Avrupa Birliği tarafından Ermeni meselesinde de menfi raporlar çıkınca o zamanlar da benzeri açıklamalarda bulunuyorlardı. Bugünkü şartlar aynı değil ama dışişlerinden böyle bir rica edilmiş olabilir” diye konuştu.
Diyanet’in Heybeliada’da İslami Eğitim Merkezi açacak olmasına ilişkin olarak ise, “İyimser bakıyorum belki de, Ruhban Okulu açılacaktır ve ikinci bir okul açılıyordur” yorumunda bulundu.
Bali, Ruhban okulunun açılmamasını Türkiye, Yunanistan ve Kıbrıs üçgeninde yaşanan sorunlardan kaynaklı olduğunu belirtti.
Paylaş: