Fotoğraf: independent.co.uk

Kaynak: Kıbrıs Postası, Fatih Atik

Berber, Nazilerin ölüm kampında gaz odasına götürülüp öldürülecek Yahudilerin, verilen emir doğrultusunda saçlarını kesmekle görevlidir. Sadece o, saçları kesilen insanların ne olacaklarını bilmektedir. Oysa saçları kesilenler, sağlık nedeniyle saçlarının kesildiğini ve gaz odalarının da duş alma kabini olduğunu sanmaktadırlar.

Berber kendi soydaşlarını ölümün soğuk nefesi ve korkusu içinde traş ederken, yanı başında, onu hiç yalnız bırakmayan Nazi askerlerinin gözetimindedir.

Bir saç keser. Sonra bir daha, bir daha…

Her birisinin ardından aynı acı ve çaresizlikle bakar…

O sabah, kadın erkek, yaşlı çocuk ayırt etmeksizin, kendisine yapılan türlü işkenceler ve tehditler  altında insanları traş ettiği odanın kapısından iki Nazi subayının yanında, saçlarının kestirilmesi için karısının ve kız kardeşinin getirildiğini görür…

O anki duygular, yaşamın ve daha da kötüsü umudun sonu… Vedalaşma… Ölüm…

*

İçerisinde, yukarıdaki hikayeyi bizzat berberin anlattığı bölümün de olduğu, 9 buçuk saatlik belgesel, dünyaya Holokost’u en ayrıntılı görsellerle anlatan ünlü yönetmen Claude Lanzmann’ın “Shoa” belgeselidir.

Lanzmannne yazık ki hayata veda etti.

O, hayatının sonuna kadar hep üretti. Hatta ölümünden iki gün önce bile Holokost’u anlatan bir çalışmanın daha gösterimini gerçekleştirdi.

Daha 17 yaşındayken, Hitlerin işgal ettiği Fransa’da komünist hareketin içinde mücadeleye başladı. Auschwitz’e gitmek üzereyken büyük bir cesaret gösterip Nazilerden kurtulabilmeyi başardı.

Savaşın ve Holokost’un ardından felsefe eğitimi alıp akademisyen oldu. Ancak, zaman hala ders alamayanlarla dolu bir zamandı ve Almanları, ‘Nazizm’den arındırma’ politikaları konusunda eleştirince işinden atıldı. Kendisi de Yahudi olan Lanzmann, Sartre’ın ‘Yahudi sorunu’ eserinden çok etkilenip Holokost meselesine hayatını adadı. 14 ülkeye dağılmış Holokost kurtulanları ile 350 saatlik kayıt yaptı ve bu kayıtlardan oluşan tam 9,5 saatlik bir belgesel olan ‘Shoa’yı tüm insanlığa sundu.

*

1985 yılında belgesel, izleyenlerin gözyaşları ve şok eden gücü ile sinema salonlarında gösterildi. Lanzmann filmi için “Holokost’un unutulmaması için yaptım” derken bir de anısını anlatır:

“Uzun araştırmalar sonucu yerini bulduğum ve kimliğini gizleyip bana konuşan eski bir Nazi subayı yapılan tüm kötülükleri, kötülüğü yapanın kendi ağzından ilk kez anlatmıştı ve ben bunu gizli kamera ile çektim.”

Lanzmann’ın bunu yaptığı öğrenildiğinde ise saldırıya uğrar ve hastanelik olur.

Claude Lanzmann tüm insanlığa benzeri görülmemiş bir acının, benzeri görülmemiş filmini bıraktı.