Naziler, ilk başta savaş açtıkları ‘dejenere müziği’ propaganda amacıyla nasıl kullandı?
Kaynak: Derin Koçer / T24
Birinci Dünya Savaşı’nın kaybedilmesininin ardından, Almanya’nın üzerini karamsarlık bulutları kaplamış; karanlığın içinden caz müziğin sesleri yükselmeye, ufak aydınlık kıvılcımları oluşturmaya başlamıştı. Ancak karanlığın doğurduğu bir de siyasi oluşum vardı. Adolf Hitler ve Naziler iktidarı devralıyor, ülkede ideolojik kodlarıyla uyuşmayan şeyleri bir bir yasaklamaya başlıyorlardı.
Doğası gereği siyahlara ve Yahudilere yaslanan caz da Nazilerin hedefi hâline geldi. Hitler, ‘dejenere müziğe’ karşı savaş açtı. Propaganda Bakanı Joseph Goebbels, 1935’te Alman radyolarında caz müzik çalınmasını yasakladı. Yasak bununla kalmadı, Goebbels ülke genelinde Amerikan caz kayıtlarının çalınmasını ve satılmasını da suç ilan etti.
Goebbels, ülke içinde her ne kadar caza karşı mücadeleyi ‘ulvî’ bir görev gibi gerçekleştirse de, Hitler’in sesinin ülke dışında duyulması gerektiğini biliyordu. Caz müziği de bu amaçla kullanabileceğini düşündü.
‘Charlie and his Orchestra’ bu aklın ürünü olarak, Nazilerin sponsorluğunda, zamanının ünlü saksafoncularından Lutz Templin’in önderliğinde kuruldu. Templin, Almanya’nın ve Avrupa’nın en iyi ‘swing’ çalgıcılarını bir araya getirdi. Anadili İngilizce olan Karl Schwedler’i (namıdiğer ‘Charlie’) solist yaptı. Propaganda Bakanlığı’nın Alman radyosuna atadığı ‘Lord Haw-Haw’ da şarkı sözü yazarlığını üstlendi.
1940’ın ocak ayında grup, Almanya’dan Britanya’ya ilk konserleri için gitti. İngilizlerin aşina oldukları türde caz yapıyor ama notaların arasına Nazi mesajları yayan, İngiliz lider Winston Churchill’i yeren sözler giriyordu. İroni, bir propaganda aygıtı olarak kullanılıyordu:
Dünyayı Wall Street için kurtaracağım
Rusya’nın yanında dövüşeceğim
Demokrasi için savaşıyorum
Ve Yahudiler için
‘Charlie and his Orchestra’ Üçüncü Reich döneminin, Hitler Almanyası’nın en iyi caz grubu olarak nam saldı. Başka Avrupalı ülkelerden müzisyenler orkestraya katılmak için Almanya’ya gelmeye bile başladılar.
Öyle ki, grubun içinde Hitler’in savaş açtığı topluluklardan bile insanlar vardı: Çingeneler, yarı-Yahudiler, homoseksüel ve komünistler…
Dönemin SS propaganda birimlerine bağlı çalışan şarkıcılarından Evelyn Kunneke, bu insanların ‘savaş için önemli olmaları sebebiyle parmaklıkların ardında değil, enstrumanlarının başında durabildiklerini’ söyleyecekti.
1943’te Berlin’in bombalanmasının ardından orkestra merkezini Stuttgart’a taşıyıp ülke içinde ve dışında konserlerine devam etti. Ancak savaşın sonunun gelmesi ve Hitler’in kaybedip intihar etmesinin ardından dağıldılar. Kimi Amerikan yönetimindeki Batı Almanya’da müzik yapmaya devam etti; bazıları yeni işler yapmak için yeni ülkelere yelken açtı.
Bir daha beraber müzik yapmadılar.
*Charlie and his Orchestra’nın hikâyesini ve Hitler dönemine dair günlük hayattan ayrıntıları BBC History Magazine’in ‘Nazi Almanyası’ dosyasından okuyabilirsiniz.
Naziler, ilk başta savaş açtıkları ‘dejenere müziği’ propaganda amacıyla nasıl kullandı?
Kaynak: Derin Koçer / T24
Birinci Dünya Savaşı’nın kaybedilmesininin ardından, Almanya’nın üzerini karamsarlık bulutları kaplamış; karanlığın içinden caz müziğin sesleri yükselmeye, ufak aydınlık kıvılcımları oluşturmaya başlamıştı. Ancak karanlığın doğurduğu bir de siyasi oluşum vardı. Adolf Hitler ve Naziler iktidarı devralıyor, ülkede ideolojik kodlarıyla uyuşmayan şeyleri bir bir yasaklamaya başlıyorlardı.
Doğası gereği siyahlara ve Yahudilere yaslanan caz da Nazilerin hedefi hâline geldi. Hitler, ‘dejenere müziğe’ karşı savaş açtı. Propaganda Bakanı Joseph Goebbels, 1935’te Alman radyolarında caz müzik çalınmasını yasakladı. Yasak bununla kalmadı, Goebbels ülke genelinde Amerikan caz kayıtlarının çalınmasını ve satılmasını da suç ilan etti.
Goebbels, ülke içinde her ne kadar caza karşı mücadeleyi ‘ulvî’ bir görev gibi gerçekleştirse de, Hitler’in sesinin ülke dışında duyulması gerektiğini biliyordu. Caz müziği de bu amaçla kullanabileceğini düşündü.
‘Charlie and his Orchestra’ bu aklın ürünü olarak, Nazilerin sponsorluğunda, zamanının ünlü saksafoncularından Lutz Templin’in önderliğinde kuruldu. Templin, Almanya’nın ve Avrupa’nın en iyi ‘swing’ çalgıcılarını bir araya getirdi. Anadili İngilizce olan Karl Schwedler’i (namıdiğer ‘Charlie’) solist yaptı. Propaganda Bakanlığı’nın Alman radyosuna atadığı ‘Lord Haw-Haw’ da şarkı sözü yazarlığını üstlendi.
1940’ın ocak ayında grup, Almanya’dan Britanya’ya ilk konserleri için gitti. İngilizlerin aşina oldukları türde caz yapıyor ama notaların arasına Nazi mesajları yayan, İngiliz lider Winston Churchill’i yeren sözler giriyordu. İroni, bir propaganda aygıtı olarak kullanılıyordu:
‘Charlie and his Orchestra’ Üçüncü Reich döneminin, Hitler Almanyası’nın en iyi caz grubu olarak nam saldı. Başka Avrupalı ülkelerden müzisyenler orkestraya katılmak için Almanya’ya gelmeye bile başladılar.
Öyle ki, grubun içinde Hitler’in savaş açtığı topluluklardan bile insanlar vardı: Çingeneler, yarı-Yahudiler, homoseksüel ve komünistler…
Dönemin SS propaganda birimlerine bağlı çalışan şarkıcılarından Evelyn Kunneke, bu insanların ‘savaş için önemli olmaları sebebiyle parmaklıkların ardında değil, enstrumanlarının başında durabildiklerini’ söyleyecekti.
1943’te Berlin’in bombalanmasının ardından orkestra merkezini Stuttgart’a taşıyıp ülke içinde ve dışında konserlerine devam etti. Ancak savaşın sonunun gelmesi ve Hitler’in kaybedip intihar etmesinin ardından dağıldılar. Kimi Amerikan yönetimindeki Batı Almanya’da müzik yapmaya devam etti; bazıları yeni işler yapmak için yeni ülkelere yelken açtı.
Bir daha beraber müzik yapmadılar.
*Charlie and his Orchestra’nın hikâyesini ve Hitler dönemine dair günlük hayattan ayrıntıları BBC History Magazine’in ‘Nazi Almanyası’ dosyasından okuyabilirsiniz.
Paylaş: