25 Mayıs 2018 tarihinde Nesi Altaras’ın yazdığı yazıya kimi yönden katılmakla birlikte kimi yönden cevabi yazı yazma zarureti hasıl olmuştur.
Öncelikle sevgili Nesi’nin Halkların Demokratik Partisi’nden (“HDP”) beklentisinin yüksek olduğunu anlamakta ve takdir etmekteyim. Ben de HDP’nin kuruluşundan bugüne dek demokrasi ve çok seslilik adına, eşit temsiliyet de dahil olmak üzere gerçekleştirmiş olduğu olgulardan gurur duyuyorum. Diğer yandan Nesi’nin haklı sitemini de anlıyorum. Ben de HDP’den Yahudi bir aday gösterilmesini ve hatta seçilebilecek bir bölge ve sırada aday gösterilmesini isterdim. Ancak bunun suçunu HDP’nin üzerine atmak bence kabul edilemez.
Tüm partiler milletvekili adaylarını kendilerine gelen aday adayları arasında seçmekte. Herhangi bir Yahudi birey HDP’ye aday adayı olmak üzere başvurdu da, HDP bu kişiler arasından Yahudi olanı seçmedi mi? Bence bu noktada suçu HDP’de değil, kendimizde aramamız gerek. Yahudi bireyler kendi toplumlarını mecliste temsil etmek için herhangi bir çaba içerisine girmiş de HDP buna sırt mı dönmüş? İnanıyorum ki, eğer bir Yahudi tarafından başvuru yapılsaydı, bu başvuru HDP tarafından dikkatlice değerlendirilir ve gereği yapılırdı.
Sevgili Nesi yazısında neden bizim Garo Paylan’ımız yok diye sitem etmiş. Garo Paylan, aktif siyaset yapan bir kişi. Onun tek özelliği Ermeni olması değil. Bugün Yahudi toplumunda aktif siyaset yapan kaç kişi var? Hatta kimse var mı diye sormak daha doğru bile olabilir. Bu sitem bence yine Türkiye Yahudi toplumu bireylerine yöneltilmelidir…
Tüm bunlarla birlikte 2014 yerel seçimlerinde, HDP, milletvekili olmasa da parti meclisi üyesi adayı olarak bir değil iki Yahudi’yi (biri kadın biri erkek olmak üzere) aday olarak göstermişti. (Bu sayı sadece benim bilgim dahilinde olanlar, daha fazla aday da gösterilmiş olabilir.) Hatta HDP, özellikle bu adaylara, aday adayı olmaları için başvuru yapmalarını talep etmişti. Seçilemediler, o da oy verenlerin suçu olsun…
Nesi’nin “Yahudilerin HDP karşıtı” olmaları tespitini ise hayretle karşıladığımı belirtmem gerek. Zira Yahudilerin hepsinin ayrı ayrı oy verdiği, herkesin farklı partiyi sevdiği veya sevmediğini, toplum olarak herhangi bir karar alarak oy vermediklerini bilmemin yanında, pek çok Yahudi arkadaşım da HDP’ye oy vermekte ve sempati duymakta. Yahudilerin HDP karşıtı olduğuna ilişkin genel geçer bir ifade bence doğru değildir. Bu ifadenin bir kısım Yahudi’nin şahsi görüşlerini genele ve topluma indirgemekten farksız olduğu kanaatindeyim. Öte yandan elimizde Yahudi toplumunun oy dağılımını gösteren istatistiki bir bilgi olmadığından, Nesi’nin iddiası olan, Yahudilerin, ortalama seçmenden daha fazla HDP oyu çıkardığı ve referandumda “Hayır” dediğini söylemek de isabetli olmayacaktır. Bu bilgiler tahminimce Nesi’nin kendi çevresi ile yaptığı görüşmeler ile sınırlıdır. Yahudi toplumundaki bireyler çoğunlukla politik görüşlerini paylaşmaktan imtina etmektedirler. Pek çoğu kendini apolitik olarak tanımlamaktadır. Özgür Kaymak’ın gerçekleştirmiş olduğu çalışmalarda da Yahudi bireylerin Rum ve Ermeni bireylere göre politik platformlarda daha az rol aldığı ve daha az ses çıkardığı gözlemlenmiştir.
Nesi’nin bu gözleminin nedenini anlamak aslında o kadar da zor değil. İçerisinde bazı Yahudilerin de bulunduğu birtakım bireyler HDP’nin çoğulculuk politikasının samimi olmadığını, oy toplamak için azınlıklara, kadınlara ve güçsüzlere değer verdiğini iddia etmekteler. Bu gruptaki kişiler HDP’nin Judeo Espanyol veya İbranice yazdığı kelimelerin göstermelik olduğunu, aslında Yahudileri o kadar da önemsemediğini belirtmekteler. Ben şahsen bu gruba dahil olmadığım gibi, tüm Yahudileri bu gruba dahil etmenin de haksızlık olacağını düşünmekteyim. Bu grup, HDP’nin Yahudi bir aday göstermesi halinde, HDP’nin bu kişiyi “oy malzemesi” yaptığını da açıklayabilecektir. Muhtemelen HDP’nin samimiyetine inanmadığı için de oyunu Yahudi aday gösteren partiye yine vermeyecektir.
Tüm bunların yanında, ben de HDP veya diğer partilerden (veya bağımsız) Yahudi milletvekil(ler)inin çıkmasını istiyorum. Ancak bunun için elimizi taşın altına koymayı, aktif politikayla daha içli dışlı olmayı ve parlamentoda bulunan o koltuğu da hak etmemiz gerektiğinin de farkındayım. Umuyorum ki, bir sonraki genel seçimlerde tüm azınlıklar, tüm renkler, tüm diller, tüm etnik kökenler hakkı ve lakıyla aday gösterilir ve parlamentoda bizleri temsil ederler.
25 Mayıs 2018 tarihinde Nesi Altaras’ın yazdığı yazıya kimi yönden katılmakla birlikte kimi yönden cevabi yazı yazma zarureti hasıl olmuştur.
Öncelikle sevgili Nesi’nin Halkların Demokratik Partisi’nden (“HDP”) beklentisinin yüksek olduğunu anlamakta ve takdir etmekteyim. Ben de HDP’nin kuruluşundan bugüne dek demokrasi ve çok seslilik adına, eşit temsiliyet de dahil olmak üzere gerçekleştirmiş olduğu olgulardan gurur duyuyorum. Diğer yandan Nesi’nin haklı sitemini de anlıyorum. Ben de HDP’den Yahudi bir aday gösterilmesini ve hatta seçilebilecek bir bölge ve sırada aday gösterilmesini isterdim. Ancak bunun suçunu HDP’nin üzerine atmak bence kabul edilemez.
Tüm partiler milletvekili adaylarını kendilerine gelen aday adayları arasında seçmekte. Herhangi bir Yahudi birey HDP’ye aday adayı olmak üzere başvurdu da, HDP bu kişiler arasından Yahudi olanı seçmedi mi? Bence bu noktada suçu HDP’de değil, kendimizde aramamız gerek. Yahudi bireyler kendi toplumlarını mecliste temsil etmek için herhangi bir çaba içerisine girmiş de HDP buna sırt mı dönmüş? İnanıyorum ki, eğer bir Yahudi tarafından başvuru yapılsaydı, bu başvuru HDP tarafından dikkatlice değerlendirilir ve gereği yapılırdı.
Sevgili Nesi yazısında neden bizim Garo Paylan’ımız yok diye sitem etmiş. Garo Paylan, aktif siyaset yapan bir kişi. Onun tek özelliği Ermeni olması değil. Bugün Yahudi toplumunda aktif siyaset yapan kaç kişi var? Hatta kimse var mı diye sormak daha doğru bile olabilir. Bu sitem bence yine Türkiye Yahudi toplumu bireylerine yöneltilmelidir…
Tüm bunlarla birlikte 2014 yerel seçimlerinde, HDP, milletvekili olmasa da parti meclisi üyesi adayı olarak bir değil iki Yahudi’yi (biri kadın biri erkek olmak üzere) aday olarak göstermişti. (Bu sayı sadece benim bilgim dahilinde olanlar, daha fazla aday da gösterilmiş olabilir.) Hatta HDP, özellikle bu adaylara, aday adayı olmaları için başvuru yapmalarını talep etmişti. Seçilemediler, o da oy verenlerin suçu olsun…
Nesi’nin “Yahudilerin HDP karşıtı” olmaları tespitini ise hayretle karşıladığımı belirtmem gerek. Zira Yahudilerin hepsinin ayrı ayrı oy verdiği, herkesin farklı partiyi sevdiği veya sevmediğini, toplum olarak herhangi bir karar alarak oy vermediklerini bilmemin yanında, pek çok Yahudi arkadaşım da HDP’ye oy vermekte ve sempati duymakta. Yahudilerin HDP karşıtı olduğuna ilişkin genel geçer bir ifade bence doğru değildir. Bu ifadenin bir kısım Yahudi’nin şahsi görüşlerini genele ve topluma indirgemekten farksız olduğu kanaatindeyim. Öte yandan elimizde Yahudi toplumunun oy dağılımını gösteren istatistiki bir bilgi olmadığından, Nesi’nin iddiası olan, Yahudilerin, ortalama seçmenden daha fazla HDP oyu çıkardığı ve referandumda “Hayır” dediğini söylemek de isabetli olmayacaktır. Bu bilgiler tahminimce Nesi’nin kendi çevresi ile yaptığı görüşmeler ile sınırlıdır. Yahudi toplumundaki bireyler çoğunlukla politik görüşlerini paylaşmaktan imtina etmektedirler. Pek çoğu kendini apolitik olarak tanımlamaktadır. Özgür Kaymak’ın gerçekleştirmiş olduğu çalışmalarda da Yahudi bireylerin Rum ve Ermeni bireylere göre politik platformlarda daha az rol aldığı ve daha az ses çıkardığı gözlemlenmiştir.
Nesi’nin bu gözleminin nedenini anlamak aslında o kadar da zor değil. İçerisinde bazı Yahudilerin de bulunduğu birtakım bireyler HDP’nin çoğulculuk politikasının samimi olmadığını, oy toplamak için azınlıklara, kadınlara ve güçsüzlere değer verdiğini iddia etmekteler. Bu gruptaki kişiler HDP’nin Judeo Espanyol veya İbranice yazdığı kelimelerin göstermelik olduğunu, aslında Yahudileri o kadar da önemsemediğini belirtmekteler. Ben şahsen bu gruba dahil olmadığım gibi, tüm Yahudileri bu gruba dahil etmenin de haksızlık olacağını düşünmekteyim. Bu grup, HDP’nin Yahudi bir aday göstermesi halinde, HDP’nin bu kişiyi “oy malzemesi” yaptığını da açıklayabilecektir. Muhtemelen HDP’nin samimiyetine inanmadığı için de oyunu Yahudi aday gösteren partiye yine vermeyecektir.
Tüm bunların yanında, ben de HDP veya diğer partilerden (veya bağımsız) Yahudi milletvekil(ler)inin çıkmasını istiyorum. Ancak bunun için elimizi taşın altına koymayı, aktif politikayla daha içli dışlı olmayı ve parlamentoda bulunan o koltuğu da hak etmemiz gerektiğinin de farkındayım. Umuyorum ki, bir sonraki genel seçimlerde tüm azınlıklar, tüm renkler, tüm diller, tüm etnik kökenler hakkı ve lakıyla aday gösterilir ve parlamentoda bizleri temsil ederler.
Paylaş: