Maalesef yine tedirgin bir döneme girdik. Daha önce kafalarda hep tedirginlik yaratan 2003 patlamalarından sonra yine ibadethanelerin hedef alındığı bir proje daha başladı. Ve bence devamının gelmeyeceğinin hiçbir garantisi de yok. Dışarı çıkarken yaşadığımız korku dönemi biraz durulmuşken bu sefer de dinimiz nedeniyle baskı altına alındık. Hangi hakla?
Hangi haber kanalının sabah bülteninde vardı bu haber? Kimin umurundayız? Polisten önce Anadolu Ajansı muhabiri o noktaya nasıl gidiyor? Asayişin haberi yokken tek işi olayları magazinsel boyutlara taşıyarak çarpıtan bu ajans olaydan nasıl haberdar? Neredesiniz? Bize saldırıyorlar, bizi tehdit ediyorlar, aşağılıyorlar. Siz ne yapıyorsunuz? Biz tedirginken, korkarken, sizin vatandaşlarınız tehlikedeyken nasıl rahat nefes alıyorsunuz?
Yahudi okuluna giden kardeşlerim, kuzenlerim, akrabalarım okula polis kontrolünden ve yarım metre kalınlığında kapılardan geçerek giderken sizin hiç vicdanınız sızlamıyor mu? Üzüntü duymuyor musunuz hiç?
Bu protestonun yapılmasına eyvallah. Fakat ne yazık ki protesto özgürlüğü kavramını algılayamayan yobazlar var ülkemizde. Bu çıkışın yeri Sinagog mudur? Dininizin gerekliliklerini yerine getirmenize izin vermeyen bir topluluk olsa hisleriniz ne olurdu şapkanızı önünüze koyun ve düşünün.
Eğer bir görüşün, haksızlığa uğradığına dair bir düşüncen varsa konsolosluk önü (ki bu da mantıkla idare edilmedikçe yanlış bir davranıştır) bu protestonun yeri olabilir ancak. Benim dindaşlarımın ibadet ettiği yer değil.
Sonrasında neden Yahudiler kendi içlerine kapanık ve gettolaşarak yaşıyor diye şikayet edebiliyorsunuz. Biz ne yapalım? Beni tehdit et, küfret, dinime saygı gösterme ama ben sana her şartta biat edeyim, yok abim öyle şey kusura bakma. Sesimizi çıkarmayıp ılımlı bir tutum sergilediğimiz her gün misyoner, para babası, yaşadığı ülkeye ihanet eden, ajan, savaş yanlısı ve daha birçok şey olduk. Al sana ses.
Sosyal medyada 35 saniye içinde düşünmeden yazdığın şeyler benim kanıma dokunuyor arkadaş, bu senin için hiç mi bir şey ifade etmiyor? Çalışıyorum, okuyorum, vergilerimi ödüyorum, askere gidiyorum yani kısacası bu ülkeye senin kadar (belki de senden çok) hizmet ediyorum.
Biz 500 yıla aşkın süredir buradayız. Senin gücün bizi bu ülkenin topraklarından ayırmaya yetmez. Çünkü biz senin aksine ülkemizi içindeki her etnik kültürden, dinden, ırktan insanla birlikte seviyoruz. Ne yazık ki aşığız bu ülkeye. Yoksa sizin gibilerle aynı havayı solumaya bayıldığımızdan değil. Evimize, yurdumuza, hoşgörülü vatandaşlarımıza aşığız. Sana mı? Pek sanmıyorum.
Bütün bunlara rağmen içinde hala insanlığı yaşatabilen arkadaşlarım hala var neyse ki. Biz sizin sayenizde nefes alıyoruz. Bizi yalnız bırakmadığınız, destek olduğunuz, yapılan haksızlıklara karşı durduğunuz her an endişemiz bir nebze olsun azalıyor. Beraber yaşamayı bilenlerle, ayırt etmeyenlerle, saygı duyanlarla yaşamak istiyoruz, tek isteğimiz bu.
*Orjinal metin ilk olarak burada yayınlanmış olup, yazarın izni ile sayfamızda yayınlanmaktadır.
Maalesef yine tedirgin bir döneme girdik. Daha önce kafalarda hep tedirginlik yaratan 2003 patlamalarından sonra yine ibadethanelerin hedef alındığı bir proje daha başladı. Ve bence devamının gelmeyeceğinin hiçbir garantisi de yok. Dışarı çıkarken yaşadığımız korku dönemi biraz durulmuşken bu sefer de dinimiz nedeniyle baskı altına alındık. Hangi hakla?
Hangi haber kanalının sabah bülteninde vardı bu haber? Kimin umurundayız? Polisten önce Anadolu Ajansı muhabiri o noktaya nasıl gidiyor? Asayişin haberi yokken tek işi olayları magazinsel boyutlara taşıyarak çarpıtan bu ajans olaydan nasıl haberdar? Neredesiniz? Bize saldırıyorlar, bizi tehdit ediyorlar, aşağılıyorlar. Siz ne yapıyorsunuz? Biz tedirginken, korkarken, sizin vatandaşlarınız tehlikedeyken nasıl rahat nefes alıyorsunuz?
Yahudi okuluna giden kardeşlerim, kuzenlerim, akrabalarım okula polis kontrolünden ve yarım metre kalınlığında kapılardan geçerek giderken sizin hiç vicdanınız sızlamıyor mu? Üzüntü duymuyor musunuz hiç?
Bu protestonun yapılmasına eyvallah. Fakat ne yazık ki protesto özgürlüğü kavramını algılayamayan yobazlar var ülkemizde. Bu çıkışın yeri Sinagog mudur? Dininizin gerekliliklerini yerine getirmenize izin vermeyen bir topluluk olsa hisleriniz ne olurdu şapkanızı önünüze koyun ve düşünün.
Eğer bir görüşün, haksızlığa uğradığına dair bir düşüncen varsa konsolosluk önü (ki bu da mantıkla idare edilmedikçe yanlış bir davranıştır) bu protestonun yeri olabilir ancak. Benim dindaşlarımın ibadet ettiği yer değil.
Sonrasında neden Yahudiler kendi içlerine kapanık ve gettolaşarak yaşıyor diye şikayet edebiliyorsunuz. Biz ne yapalım? Beni tehdit et, küfret, dinime saygı gösterme ama ben sana her şartta biat edeyim, yok abim öyle şey kusura bakma. Sesimizi çıkarmayıp ılımlı bir tutum sergilediğimiz her gün misyoner, para babası, yaşadığı ülkeye ihanet eden, ajan, savaş yanlısı ve daha birçok şey olduk. Al sana ses.
Sosyal medyada 35 saniye içinde düşünmeden yazdığın şeyler benim kanıma dokunuyor arkadaş, bu senin için hiç mi bir şey ifade etmiyor? Çalışıyorum, okuyorum, vergilerimi ödüyorum, askere gidiyorum yani kısacası bu ülkeye senin kadar (belki de senden çok) hizmet ediyorum.
Biz 500 yıla aşkın süredir buradayız. Senin gücün bizi bu ülkenin topraklarından ayırmaya yetmez. Çünkü biz senin aksine ülkemizi içindeki her etnik kültürden, dinden, ırktan insanla birlikte seviyoruz. Ne yazık ki aşığız bu ülkeye. Yoksa sizin gibilerle aynı havayı solumaya bayıldığımızdan değil. Evimize, yurdumuza, hoşgörülü vatandaşlarımıza aşığız. Sana mı? Pek sanmıyorum.
Bütün bunlara rağmen içinde hala insanlığı yaşatabilen arkadaşlarım hala var neyse ki. Biz sizin sayenizde nefes alıyoruz. Bizi yalnız bırakmadığınız, destek olduğunuz, yapılan haksızlıklara karşı durduğunuz her an endişemiz bir nebze olsun azalıyor. Beraber yaşamayı bilenlerle, ayırt etmeyenlerle, saygı duyanlarla yaşamak istiyoruz, tek isteğimiz bu.
*Orjinal metin ilk olarak burada yayınlanmış olup, yazarın izni ile sayfamızda yayınlanmaktadır.
Paylaş: