27 yıldır İsrail’de yaşıyorum ve 27 yıldır Bayramları Müslüman Türk dostlarımdan ayrı kutluyorum. Bu çok hüzün verici bir durum…
Kaynak: Rafael Sadi / Oda TV
Her şeyden önce iyi bayramlar.
27 yıldır İsrail’de yaşıyorum ve 27 yıldır Bayramları Müslüman Türk dostlarımdan ayrı kutluyorum. Bu çok hüzün verici bir durum.
Hatta iki ülkem arasındaki siyasi gerginlikleri de tartmadan birbirine karıştırmadan bayramları nasıl birlikte bir arada kutladığımızı unutmadığımızı güzellikleri kimsenin bizlerden alamayacağını anlatmak istiyorum.
Mesela dostlarımızın bayramlarını karşılıklı kutladığımızı Sadık abimler Ramazan Süleyman kardeşleri ve eşlerini, Serdar kardeşim ve eşi İlknur, Rıfat Salcum ailesi ve Deniz Özer ve eşi Nilgün ile koca bir ordu gibi geçirdiğimiz bayram tatillerimizi nasıl unutabilirim. Ne Fethiye’deki içler acısı ULVİ Otel’i ne Lara’daki SERA Otel’i ne de Beldibi’nde sayın Mustafa Dövüşçü’nün yönettiği Beldibi Otel’deki anılar ve menüdeki tatlılar halen gözümün önünde.
Arada hiç farkımız yoktu hangimiz Yahudi hangimiz Müslüman hiçbirimizi ilgilendirmiyor sadece her birimiz diğerinin bayramını aynı samimiyet ile tebrik ediyorduk. Aslında hepimiz aynı iş çevresi içinde idi ve değişik konularda ortaklıklarımız vardı. Herkesin maaşı ödendikten sonra ne kaldıysa onu paylaşıyorduk. Bazı bayramlarda eve 20şer lira ile gittiğim de olmadı değil. Bir sonraki bayrama dedik geçtik.
Yahudi bayramlarında sadık abim İspanyolca ‘Allah her seneye nasip etsin’ demeyi özellikle öğrenmiş ve gördüğü her Yahudi’ye “PARA MUNCHOS ANYOZ” demeyi adet edinmişti. O kadar tatlı bir deyişi vardı ki unutmak mümkün değil.
Türk/Müslüman bayramlarından unutulmayacak bir şey de rahmetli, Gazanfer Özcan ile Gönül Ülkü Tiyatrosu ekibinin her yıl oynadıkları ve asla bıkmadığımız bayramlık elbisenin eskiciye verildiği oyundur. İlk defa TRT Radyosunda dinlemiştik. Müthiş komikti. Benzer olaylar bizim ev’de de olmuştu. Babamın en sevdiği gömlek galiba eskiciye verilmiş ve karşılığında bilmem kaç tane mandal alınmıştı.
Daha küçük iken bayramları babamlar ile kutladığımızdan ve bütçeler kısıtlı olması hasebi ile Şişhane Tozkoparan sokak ile Kasımpaşa arasındaki bayram yerine gidebiliyorduk.Bazen de Dolmabahçe’deki Lunapark’a orası daha lükstü tabii. Kasımpaşa’daki üçgen şeklindeki salıncaklar en büyük keyifti. Başka Kasımpaşalı arkadaşlar da yanı bayram yerinde miydi pek bilmiyorum. Ama Rahmetli Turgut ile Allah uzun ömürler versin Faik abisi aynı bayram yerindeydiler kuşkusuz. Selami abim bizden büyüktü ama sanırım bulunmuştur aynı mekanda. Turgut ve Selami ne yazık ki vefat ettiler bütün kardeşlerin babaları Rahmetli Emlakçı Abdullah Efendi bütün Ramazan boyunca ağzına bir damla içki koymazdı. Bayramda ise kaldığı yerden devam ederdi, anneleri ise Yahudi olduğu için İsrail vatandaşlığına kabul edildiler. Kendilerine sorduğunuzda ise delikanlı gibi cevap verirlerdi. Biz ne miyiz ? Abi KARIŞIK.
Ne fark etti ki. En büyük abileri Erdoğan abi de kardeş gibi büyüdük ihtiyarladık. Kimse kimseye farklı bir gözle bakmadı.
Abdullah amca bayram sabahı lacivertleri çeker bütün mahalle ile Yahudi Müslüman hatta Rum farkı gözetmeksizin bayramlaşırdı. Mahallede sevilen ve saygı duyulan biriydi.
Evimizin hemen altındaki bakkal ise Mustafa abi bütün mahallenin abisi koruyucu delikanlısıydı. 6-7 Eylül’de evimizin altında amcamın dükkanını vücudu ile siper edip dükkan benim deyip yağmalanmasını engellemişti. Bu onu mahallenin kahramanı haline getirmişti.
Halen sözü edilmemesi gereken düşmanlık yapanlar ile dost olanları kesin kez ayırmak ve her birinin kıymetini ayrı bilmek zorundayız. O yılların Türkiye’si ve İstanbul’unu özlemiyoruz dersem yalandır. O zamanlarda yanlış adamlar vardı ama bunun altından kalkabilmiştik. Bugün de hep beraber bu nefret ve düşmanlık dalgasından kurtulmak imkansız olmayacaktır.
Gereken tek şey SEVGİDİR.
Mutlu bayramlar
27 yıldır İsrail’de yaşıyorum ve 27 yıldır Bayramları Müslüman Türk dostlarımdan ayrı kutluyorum. Bu çok hüzün verici bir durum…
Kaynak: Rafael Sadi / Oda TV
Her şeyden önce iyi bayramlar.
27 yıldır İsrail’de yaşıyorum ve 27 yıldır Bayramları Müslüman Türk dostlarımdan ayrı kutluyorum. Bu çok hüzün verici bir durum.
Hatta iki ülkem arasındaki siyasi gerginlikleri de tartmadan birbirine karıştırmadan bayramları nasıl birlikte bir arada kutladığımızı unutmadığımızı güzellikleri kimsenin bizlerden alamayacağını anlatmak istiyorum.
Mesela dostlarımızın bayramlarını karşılıklı kutladığımızı Sadık abimler Ramazan Süleyman kardeşleri ve eşlerini, Serdar kardeşim ve eşi İlknur, Rıfat Salcum ailesi ve Deniz Özer ve eşi Nilgün ile koca bir ordu gibi geçirdiğimiz bayram tatillerimizi nasıl unutabilirim. Ne Fethiye’deki içler acısı ULVİ Otel’i ne Lara’daki SERA Otel’i ne de Beldibi’nde sayın Mustafa Dövüşçü’nün yönettiği Beldibi Otel’deki anılar ve menüdeki tatlılar halen gözümün önünde.
Arada hiç farkımız yoktu hangimiz Yahudi hangimiz Müslüman hiçbirimizi ilgilendirmiyor sadece her birimiz diğerinin bayramını aynı samimiyet ile tebrik ediyorduk. Aslında hepimiz aynı iş çevresi içinde idi ve değişik konularda ortaklıklarımız vardı. Herkesin maaşı ödendikten sonra ne kaldıysa onu paylaşıyorduk. Bazı bayramlarda eve 20şer lira ile gittiğim de olmadı değil. Bir sonraki bayrama dedik geçtik.
Yahudi bayramlarında sadık abim İspanyolca ‘Allah her seneye nasip etsin’ demeyi özellikle öğrenmiş ve gördüğü her Yahudi’ye “PARA MUNCHOS ANYOZ” demeyi adet edinmişti. O kadar tatlı bir deyişi vardı ki unutmak mümkün değil.
Türk/Müslüman bayramlarından unutulmayacak bir şey de rahmetli, Gazanfer Özcan ile Gönül Ülkü Tiyatrosu ekibinin her yıl oynadıkları ve asla bıkmadığımız bayramlık elbisenin eskiciye verildiği oyundur. İlk defa TRT Radyosunda dinlemiştik. Müthiş komikti. Benzer olaylar bizim ev’de de olmuştu. Babamın en sevdiği gömlek galiba eskiciye verilmiş ve karşılığında bilmem kaç tane mandal alınmıştı.
Daha küçük iken bayramları babamlar ile kutladığımızdan ve bütçeler kısıtlı olması hasebi ile Şişhane Tozkoparan sokak ile Kasımpaşa arasındaki bayram yerine gidebiliyorduk.Bazen de Dolmabahçe’deki Lunapark’a orası daha lükstü tabii. Kasımpaşa’daki üçgen şeklindeki salıncaklar en büyük keyifti. Başka Kasımpaşalı arkadaşlar da yanı bayram yerinde miydi pek bilmiyorum. Ama Rahmetli Turgut ile Allah uzun ömürler versin Faik abisi aynı bayram yerindeydiler kuşkusuz. Selami abim bizden büyüktü ama sanırım bulunmuştur aynı mekanda. Turgut ve Selami ne yazık ki vefat ettiler bütün kardeşlerin babaları Rahmetli Emlakçı Abdullah Efendi bütün Ramazan boyunca ağzına bir damla içki koymazdı. Bayramda ise kaldığı yerden devam ederdi, anneleri ise Yahudi olduğu için İsrail vatandaşlığına kabul edildiler. Kendilerine sorduğunuzda ise delikanlı gibi cevap verirlerdi. Biz ne miyiz ? Abi KARIŞIK.
Ne fark etti ki. En büyük abileri Erdoğan abi de kardeş gibi büyüdük ihtiyarladık. Kimse kimseye farklı bir gözle bakmadı.
Abdullah amca bayram sabahı lacivertleri çeker bütün mahalle ile Yahudi Müslüman hatta Rum farkı gözetmeksizin bayramlaşırdı. Mahallede sevilen ve saygı duyulan biriydi.
Evimizin hemen altındaki bakkal ise Mustafa abi bütün mahallenin abisi koruyucu delikanlısıydı. 6-7 Eylül’de evimizin altında amcamın dükkanını vücudu ile siper edip dükkan benim deyip yağmalanmasını engellemişti. Bu onu mahallenin kahramanı haline getirmişti.
Halen sözü edilmemesi gereken düşmanlık yapanlar ile dost olanları kesin kez ayırmak ve her birinin kıymetini ayrı bilmek zorundayız. O yılların Türkiye’si ve İstanbul’unu özlemiyoruz dersem yalandır. O zamanlarda yanlış adamlar vardı ama bunun altından kalkabilmiştik. Bugün de hep beraber bu nefret ve düşmanlık dalgasından kurtulmak imkansız olmayacaktır.
Gereken tek şey SEVGİDİR.
Mutlu bayramlar
Paylaş: