Türkiye’yle Avrupa Birliği arasındaki tartışma büyürken Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hem Almanları hem de Hollandalıları Nazi taktikleri kullanmakla suçladı.
Bir tartışmada Hitler’i veya Nazi Almanyasını örnek vermek yeni bir şey değil.
Fakat son zamanlarda uluslararası ölçekteki siyasi tartışmalarda sıklıkla yer almaya başladı.
ABD’deki başkanlık seçimlerinde dilden düşmediği gibi Twitter’dan ulusal parlamentolardaki konuşmalara kadar her yerde kullanıldığını gördük.
Peki bu benzetmeler niye bu kadar yaygın?
ABD’deki Hakaret Karşıtı Birlik adlı örgüte göre bu sorunun cevabı “doğruyla yanlışı tanımlayan en bilindik tarihi olay” olması.
Tartışma temel prensiplere indiğinde bu benzetme kaçınılmaz bir şekilde gündeme geliyor.
Fakat Hakaret Karşıtı Birlik Ulusal Direktörü Jonathan Greenblatt’a göre “yanlış benzetmeler insanlık tarihindeki bu eşsiz trajedinin önemini azaltıyor, özellikle de siyasetçiler puan toplamak için Yahudi Soykırımı’na sığındığında”.
GETTY IMAGES Bir Alman karnavalında üzerinde “Sarışın yeni kahverengi” yazan eser, Nazilerin paramiliter güçleri Kahverengi Gömlekliler’e gönderme yapıyor
Greenblatt bu yorumları ABD’deki başkanlık seçimi sırasında yapmıştı. O dönemde Donald Trump’ın vaatleri Adolf Hitler’le kıyaslanmasına yol açmıştı.
Göreve geldikten sonra bu sefer Nazi benzetmesi yapma sırası Trump’a geldi ve ABD’deki istihbarat örgütlerini “Nazi Almanyası” ile kıyasladı.
İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden ayrılması için kampanya yürüten günümüzün İngiltere Dışişleri Bakanı Boris Johnson AB’yi Nazilere benzetmiş; bir Birleşmiş Milletler soruşturması Gazze’deki İsrail hamleleri için aynı ifadesi kullanmış; bir Rus televizyonu ise Halep krizi sırasında aynı yaftayı Batı’ya yapıştırmıştı.
Johan Franklin’in viral olan paylaşımında şu ifadeler yazıyordu: “Sevgili Amerikalılar. Haydi bağırıp çağıran, azınlıklardan nefret eden, muhaliflerini hapse atmakla tehdit eden, demokrasiyi umursamayan ve her şeyi düzeltebileceğini iddia eden adama oy verin. En kötü ne olabilir ki? Bol şans. – Alman halkı”
Bir kişiyi haksız duruma düşürmek için Hitler ile kıyaslamak o kadar yaygın bir durum ki bu eyleme Latince bir tanım bile uydurulmuş: Reductio ad Hitlerum. Tanım, bir iddiayı doğru kabul ederek saçma bir sonuca varıp iddianın yanlış olduğunu ispat etmek için kullanılan mantık terimi olan reductio ad absurdum’dan türetilmiş ve herkesi Hitler’le kıyaslama mantıksızlığı için kullanılıyor.
İnternette herkes Hitler
Nazi iftiralarının en sık karşılaşıldığı yer ise internet. Üstelik bu hep böyleydi.
1990’larda ABD’li bir avukat olan Mike Godwin, ilk internet forumlarındaki tartışmalarda bir noktadan sonra hep bir tarafın diğerini Nazi olmakla suçladığını fark etmiş.
Bu yüzden günümüzde bir “internet yasası” olarak kabul edilen şu kuramı ortaya atmış: Eğer internetteki bir tartışma yeterince uzun sürerse bir noktadan sonra birileri bir Hitler benzetmesi yapacaktır.
Godwin, Washington Post’a yazdığı bir makalede bunu Hitler kıyaslaması yapmanın saçmalığını göstermek için yaptığını söylüyor:
“Tartışmada Nazi benzetmesi yapan insanların düşünceli ve bağımsız bir şekilde davranmadığına dikkat çekmek istedim. Aksine, tepeden aşağı yuvarlanan bir kütük gibi öngörülebilir bir şekilde ve şuursuzca davranıyorlardı.”
Bugün “Godwin yasasını” internette bir tartışmanın sonlanması gerektiğinin bir işareti olarak kabul edenler de var.
Fakat son dönemdeki üst düzey ağız dalaşları, bu kuralın gerçek hayattaki Hitler benzetmelerini azaltmadığını gösteriyor.
Yetersiz argüman
Cumhurbaşkanı Erdoğan Almanya’yı Nazi uygulamalarıyla suçladığında bu açıklama uluslararası basın kuruluşlarının manşetlerinde yer aldı.
Fakat Yahudi Soykırımı’nı reddetmenin ve Nazileri övmenin suç olduğu Almanya’da insanlar bunun gibi benzetmelere alışkın.
“Almanların çoğunun bu tip karşılaştırmaları pek de umursamadığını düşünüyorum” diyor Warwick Üniversitesi’nden tarih profesörü Christoph Mick:
“Buna alışkınlar fakat Alman tarihindeki en demokratik ve en liberal devletin Nazi Almanyasıyla karşılaştırılması onlara tuhaf geliyor.
“Bu tip benzetmeler günümüz Almanyasından çok bu benzetmeleri yapanlar hakkında daha çok şey söylüyor.”
AFP Türkiye’nin AB ülkeleriyle yaşadığı gerilim gazetelerin birinci sayfalarından inmiyor
Eğer Nazi benzetmeleri Yahudi Soykırımı’nın önemini azaltıyor, mantık hatası olarak kabul ediliyor, internette alay ediliyor ve Almanlar tarafından da umursanmıyorsa buna rağmen hâlâ yaygın bir şekilde kullanılıyor olması için çok güçlü nedenler olması lazım, değil mi?
Aslında değil. Anlaşılır iletişim ve eleştirel düşünce için faaliyet yürüten İngilizce Konuşanlar Birliği’nın kıdemli araştırmacısı Amanda Moorghen şunları söylüyor:
“Karşısındakini aşağılama amaçlı faşizm suçlaması yöneltmek izleyenlerin size hak vermesini sağlamaz. Aksine tartışmayı başka bir seviyeye çekerek, iki tarafın da mantıklı pozisyonlarının olabileceği bir tartışmayı ‘iyi’ ve ‘kötü’ arasında bir kutuplaşmaya zorlamış olursunuz.
“İnsanlar çoğunlukla izleyenlerin dikkatini çekeceğini düşündüğü için diğer insanlara ‘Nazi’ der.
“Bu büyük bir hatadır, çünkü tüm dikkat tartışılan konudansa bu sözün kullanılmasına çekilir.”
Peki başarının sırrı ne?
“Güçlü kelimelerinizi tartıştığınız kişilere saldırmak için değil argümanınızın kendisini güçlendirmek için harcamak” diyor Amanda Moorghen.
Kaynak: BBC Türkçe, David Molloy
Türkiye’yle Avrupa Birliği arasındaki tartışma büyürken Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hem Almanları hem de Hollandalıları Nazi taktikleri kullanmakla suçladı.
Bir tartışmada Hitler’i veya Nazi Almanyasını örnek vermek yeni bir şey değil.
Fakat son zamanlarda uluslararası ölçekteki siyasi tartışmalarda sıklıkla yer almaya başladı.
ABD’deki başkanlık seçimlerinde dilden düşmediği gibi Twitter’dan ulusal parlamentolardaki konuşmalara kadar her yerde kullanıldığını gördük.
Peki bu benzetmeler niye bu kadar yaygın?
ABD’deki Hakaret Karşıtı Birlik adlı örgüte göre bu sorunun cevabı “doğruyla yanlışı tanımlayan en bilindik tarihi olay” olması.
Tartışma temel prensiplere indiğinde bu benzetme kaçınılmaz bir şekilde gündeme geliyor.
Fakat Hakaret Karşıtı Birlik Ulusal Direktörü Jonathan Greenblatt’a göre “yanlış benzetmeler insanlık tarihindeki bu eşsiz trajedinin önemini azaltıyor, özellikle de siyasetçiler puan toplamak için Yahudi Soykırımı’na sığındığında”.
Greenblatt bu yorumları ABD’deki başkanlık seçimi sırasında yapmıştı. O dönemde Donald Trump’ın vaatleri Adolf Hitler’le kıyaslanmasına yol açmıştı.
Göreve geldikten sonra bu sefer Nazi benzetmesi yapma sırası Trump’a geldi ve ABD’deki istihbarat örgütlerini “Nazi Almanyası” ile kıyasladı.
İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden ayrılması için kampanya yürüten günümüzün İngiltere Dışişleri Bakanı Boris Johnson AB’yi Nazilere benzetmiş; bir Birleşmiş Milletler soruşturması Gazze’deki İsrail hamleleri için aynı ifadesi kullanmış; bir Rus televizyonu ise Halep krizi sırasında aynı yaftayı Batı’ya yapıştırmıştı.
Bir kişiyi haksız duruma düşürmek için Hitler ile kıyaslamak o kadar yaygın bir durum ki bu eyleme Latince bir tanım bile uydurulmuş: Reductio ad Hitlerum. Tanım, bir iddiayı doğru kabul ederek saçma bir sonuca varıp iddianın yanlış olduğunu ispat etmek için kullanılan mantık terimi olan reductio ad absurdum’dan türetilmiş ve herkesi Hitler’le kıyaslama mantıksızlığı için kullanılıyor.
İnternette herkes Hitler
Nazi iftiralarının en sık karşılaşıldığı yer ise internet. Üstelik bu hep böyleydi.
1990’larda ABD’li bir avukat olan Mike Godwin, ilk internet forumlarındaki tartışmalarda bir noktadan sonra hep bir tarafın diğerini Nazi olmakla suçladığını fark etmiş.
Bu yüzden günümüzde bir “internet yasası” olarak kabul edilen şu kuramı ortaya atmış: Eğer internetteki bir tartışma yeterince uzun sürerse bir noktadan sonra birileri bir Hitler benzetmesi yapacaktır.
Godwin, Washington Post’a yazdığı bir makalede bunu Hitler kıyaslaması yapmanın saçmalığını göstermek için yaptığını söylüyor:
“Tartışmada Nazi benzetmesi yapan insanların düşünceli ve bağımsız bir şekilde davranmadığına dikkat çekmek istedim. Aksine, tepeden aşağı yuvarlanan bir kütük gibi öngörülebilir bir şekilde ve şuursuzca davranıyorlardı.”
Bugün “Godwin yasasını” internette bir tartışmanın sonlanması gerektiğinin bir işareti olarak kabul edenler de var.
Fakat son dönemdeki üst düzey ağız dalaşları, bu kuralın gerçek hayattaki Hitler benzetmelerini azaltmadığını gösteriyor.
Yetersiz argüman
Cumhurbaşkanı Erdoğan Almanya’yı Nazi uygulamalarıyla suçladığında bu açıklama uluslararası basın kuruluşlarının manşetlerinde yer aldı.
Fakat Yahudi Soykırımı’nı reddetmenin ve Nazileri övmenin suç olduğu Almanya’da insanlar bunun gibi benzetmelere alışkın.
“Almanların çoğunun bu tip karşılaştırmaları pek de umursamadığını düşünüyorum” diyor Warwick Üniversitesi’nden tarih profesörü Christoph Mick:
“Buna alışkınlar fakat Alman tarihindeki en demokratik ve en liberal devletin Nazi Almanyasıyla karşılaştırılması onlara tuhaf geliyor.
“Bu tip benzetmeler günümüz Almanyasından çok bu benzetmeleri yapanlar hakkında daha çok şey söylüyor.”
Eğer Nazi benzetmeleri Yahudi Soykırımı’nın önemini azaltıyor, mantık hatası olarak kabul ediliyor, internette alay ediliyor ve Almanlar tarafından da umursanmıyorsa buna rağmen hâlâ yaygın bir şekilde kullanılıyor olması için çok güçlü nedenler olması lazım, değil mi?
Aslında değil. Anlaşılır iletişim ve eleştirel düşünce için faaliyet yürüten İngilizce Konuşanlar Birliği’nın kıdemli araştırmacısı Amanda Moorghen şunları söylüyor:
“Karşısındakini aşağılama amaçlı faşizm suçlaması yöneltmek izleyenlerin size hak vermesini sağlamaz. Aksine tartışmayı başka bir seviyeye çekerek, iki tarafın da mantıklı pozisyonlarının olabileceği bir tartışmayı ‘iyi’ ve ‘kötü’ arasında bir kutuplaşmaya zorlamış olursunuz.
“İnsanlar çoğunlukla izleyenlerin dikkatini çekeceğini düşündüğü için diğer insanlara ‘Nazi’ der.
“Bu büyük bir hatadır, çünkü tüm dikkat tartışılan konudansa bu sözün kullanılmasına çekilir.”
Peki başarının sırrı ne?
“Güçlü kelimelerinizi tartıştığınız kişilere saldırmak için değil argümanınızın kendisini güçlendirmek için harcamak” diyor Amanda Moorghen.
Paylaş: