Arşiv Makaleler Varlık Vergisi

Varlık Vergisi Travması – Özgür Kaymak

image_191221

Birdenbire yerde yattık. Bütün mobilyaları odaya koyup kitlediler odayı. Bütün şilteleri yere koyduk öyle yatardık. Bu çok zor… (Yahudi, Yaş:83, Kadın)

Yahudi, Rum ve Ermeni cemaatlerinin, ulus devletin kuruluşu ile birlikte tecrübe ettikleri Türkleştirme politikaları nedeniyle yaşadıkları travmalar arasında en çok bilinen travma 6-7 Eylül Pogromu olmasına karşın, en az onun kadar güçlü bir travmayı daha öncesinde yaşamışlardı. Bu bağlamda Varlık Vergisi azınlık kolektif belleğini oluşturan ilk travmalardan birisi olarak düşünülebilir. Doktora tezim için gerçekleştirdiğim sözlü tarih ve derinlemesine mülakatlarda 1942’de uygulamaya konulan Varlık Vergisini Yahudi görüşmecilerim çok net bir biçimde “onur kırıcı” olarak nitelendirmişlerdir. Varlık Vergisi maddi bir travma olduğu kadar bir güven travması olarak da belleklerinde yer etmiştir. Vergi’nin çok sert yöntemlerle uygulanmış olması ile birlikte, askere alma biçiminin Nazilerin toplama kamplarını çağrıştıran “azınlık kampları” şeklinde uygulanması Yahudilerde ciddi bir travma yaratmış ve genel olarak kolektif belleklerine burada ‘güvenlikte olmadıkları’ algısını yerleştirmiştir. Vergi’nin uygulanmasında yaşanan maddi, duygusal ve bedensel zorluklar, endişe ve güvensizlik Yahudilerin kolektif belleğini oluşturan travmalardan biri olarak günümüze yansımaktadır.

Görüşmecilerim Varlık Vergisi’nin uygulanmasında vergisini ödeyemeyenlerin çalışma kamplarına gönderilmeleriyle yaşadıkları fiziksel zorluklar ve onur kırıcı uygulamalar kadar, geride kalan ailelerin çektikleri yoksulluk ve endişeyi de sanki dün yaşamışlarcasına kızgınlık, üzüntü ve hüzünle bana aktardılar. 1942 yılında uygulamaya konan Varlık Vergisi Yahudilerin kolektif belleğine babaları çalışma kampına gönderilen çocukların okul masraflarının karşılanamaması nedeniyle okulu bırakmak zorunda kaldıkları, annelerin evin geçimini sağlamak için hizmetçilik, bakıcılık işlerinde çalışmak zorunda kaldıkları acı anılar olarak yerleşmiştir. Ayrıca vergisini ödeyerek çalışma kampına gitmekten kurtulanlar için de bu kolektif bellek azınlık olmak ile özdeşleşen bir ‘haksızlığa uğrama’yı kodlamaktadır.

Bir çok gayrimüslimin iflas etmesine, hayat standartlarının alt üst olmasına, hatta ölümlerine sebep olan Varlık Vergisi uygulaması Yahudilerin kolektif belleğinde adil olmayan, gayrimüslimler aleyhine ayrımcılık içeren, kendilerini kendi ülkelerinde “yabancı” gibi hissetmelerine sebep olan bir uygulama olarak kazınmıştır. Ayrıca, Varlık Vergisi’ni birebir yaşamış olan görüşmecilerimin belleğinde vatandaşı oldukları ülkede uğradıkları ayrımcılığın ve eşitsiz muamelenin yarattığı güvensizlik ve kırgınlığın hala tazeliğini koruduğunu gözlemledim. Her ne kadar yaşanan acı olaylar aile içinde aktarılmasa ve genellikle konuşulmasa da vergi makbuzları, ellerinden alınan evlerine asılan mühürleri halen saklamaktaydılar; bunlar yaşanan ağır travmanın simgesi olarak tutulmakta idi:

 

Vergi… geçenlerde sormuştum, amcamın gözü yaşardı ve anlatamadı o yüzden soramadım daha fazla. Hala makbuzlar varmış elinde. (Yahudi, Yaş:55, Erkek)

Şu Varlık Vergisi geldi ve babam bundan mahvoldu. Hepsini kaybetti. 56 yaşında… parası vardı fakat hepsi maldaydı. Çok zordu. Birdenbire yerde yattık. Bütün mobilyaları odaya koyup kitlediler odayı. Bütün şilteleri yere koyduk öyle yatardık. Bu çok zor… 16 yaşlarındaydım ben. Ve lisemi okumadım. Babam çok çok üzüldü ve kanser oldu. 3 sene çekti. “baban senin yüzünden değil, ama işleri bitti ve sizi yerde yatarken görmek onu çok üzdü ve hasta oldu” dediler bana. Annem piyanonun başına geçerdi harika sesi vardı, abim de piyano çalardı, biz de öğrendik. Ama bunlar Varlık’tan sonra hepsi kalktı. 20 Kur’a askere aldılar, yalnız azınlıkları. Kocam da gitti. Çok zor günlerdi kızım… (Yahudi, Yaş:83, Kadın)

Trajedi… benim dedemin ölümüne sebep oldu. Benim dedem çok varlıklı birisiymiş, anne tarafım. Tanıyamadım gerçi, anlatırlardı. Dedem antikacıymış. Öyle bir vergi gelmiş ki evler, dükkanlar hepsini satmak zorunda kalmış. Aşkale’ye gitmemek için herşeyi satmış. Üzüntüden bir hafta içerisinde kalp krizinden ölüyor… annanemler kalıyor burda, gitmemişler. Benim büyük babamın ölümü Varlık Vergisindendir. Babam o zaman ortaokulda. Babama da Varlık Vergisi geliyor! Vergi dairesine gidiyor “bakın ben talebeyim” diye, siliyorlar borcu. İsimden dolayı, gayrimüslim olunca koymuşlar vergiyi (sessizlik ve ardından gülüşmeler). O kağıtları saklamamışlar, yakıp atmışlar kurtulmak için. Keşke saklasalardı tabi… (Yahudi, Yaş:55, Erkek)

Evlerini, eşyalarını Vergi’yi ödeyebilmek için satışa çıkaran görüşmecilerimin belleğinde elden çıkartmak zorunda kaldıkları porselen yemek takımından, büyük bir aidiyetle bağlı oldukları ve terk etmek zorunda kaldıkları evleri ve semtlerinin halen çıkmadığını üzüntüyle gözlemledim…

Varlık Vergisi konulduğunda dedemlerin üstüne ödeyemeyeceği tutar konmuş. Benim dedem de muhasebeciymiş, bir kısmını denkleştirmiş bir miktarda açığı kalmış. Evde çok güzel bir porselen takımları varmış. Alt katlarında da gene Musevi ama varlıklı bir aile oturuyormuş. O kadına satmışlar ve yatırmışlar vergiyi. Sabah yatırmışlar akşam Varlık Vergisi affı çıkmış, ve acaip üzülmüşler. Ne zaman yemeğe çağırsa ananem gitmezmiş, ben niye gidicem kendi takımımda yemek mi yiycem dermiş. Bu evde konuşulan bir konu değildi, kendi aramızda sohbet ettiğimiz bir konuydu. Evde konuşulmazdı bu olaylar. (Yahudi, Yaş:50, Kadın)

Biz Aşkale’yi yaşamadık, babamlar yaşamış. Dedem gitmiş. Hala belgeleri durur. Benim babam öksüz kaldı on üç yaşında. Çünkü benim babanem onun ikinci karısıydı. Ve adam zengindi. Bursa’da ipekböceği fabrikası filan varmış. Bütün fabrika gitmiş. Eve gelmişler, babanem “beşiği zor kaçırdım” derdi. “Birkaç tane halıyla sakladık” derdi beşiği. Tamamen sıfırlanmışlar. Baktığın zaman bir anda sıfıra iniyorsun iyiyim derken. Hitler zamanı ne olucağın belli değil! 1943’de mi 42’de düşün, orda toplama kampları var seni de Aşkale’ye yolluyorlar, şakası yok! O travmayı atlatamayan bir sürü insan var. (Yahudi, Yaş:43, Erkek)