Arşiv Göze Çarpanlar Varlık Vergisi

Varlık Vergisi ve Aşkale’nin mimarları Nazilerden ders almış – Recep Maraşlı

Araştırmacı yazar Recep Maraşlı, Nazi Almanyası’nın ünlü toplama kamplarından Sachsenhausen’i gezerken, kampın Türk ziyaretçileriyle ilgili insanın kanını donduran ayrıntıları keşfetti. Resmi görevle Nazi Almanyası’nı ziyaret eden Halûk Nihat Pepeyi, dönemin İstanbul Emniyet Müdürü; Selahattin Korkud ise Emniyet Genel Müdürlüğü Azınlıklar Şube Başkanı’ydı.

Araştırmacı yazar Recep Maraşlı, Nazi Almanyası’nın ünlü toplama kamplarından Sachsenhausen’i gezerken, kampın Türk ziyaretçileriyle ilgili insanın kanını donduran ayrıntıları keşfetti. Türk hükümetinin verdiği resmi görevle Nazi Almanyası’nı ziyaret eden Halûk Nihat Pepeyi, dönemin İstanbul Emniyet Müdürü; Selahattin Korkud ise Emniyet Genel Müdürlüğü Azınlıklar Şube Başkanı’ydı. Korkud ve Pepeyi seyahatlerinden kısa bir süre önce Varlık Vergisi’ni ödeyemeyenlerin Aşkale’deki çalışma kamplarına gönderilmesinden sorumluydular. Maraşlı, o günlerde basında basit bir ‘mesleki tetkik’ olarak lanse edilen gezinin izini Sachsenhausen toplama kampının arşivinde sürdü.

Le camp d'Oranienbourg-Sachsenhausen avant et pendant la seconde guerre mondiale.

Kaynak: Agos

Varlık Vergisi ve Aşkale’nin mimarları Nazilerden ders almış

Berlin’deki mültecilik yaşamımda en çok ziyaret ettiğim yer, kente 35 km. uzaklıkta Oranienburg kasabasında bulunan Sachsenhausen Toplama Kampı’dır. Sachsenhausen, Nazi toplama kampları içinde işkence ve barbarlıktaki kondisyonuyla hayli ünlü bir kariyere sahip. Her gün onlarca insanın dövülerek, işkenceyle, kurşuna dizilerek veya idam edilerek öldürüldüğü bir yer.

1938’de açılan bu kampta, 1945 yılı Nisan’ına kadar 7 yıl içerisinde toplam 200 binin üzerinde insan tutsak edilmiş. 20 bini Yahudi, 6 bini Roman/Sinti olmak üzere, komünistler, rejim karşıtı direnişçiler, eşcinseller ve değişik ülkelerden savaş esiri toplam 87 bin kişinin öldürüldüğü tahmin ediliyor.

‘Ölüm yürüyüşü’

Kampın en dramatik günü ise 20-21 Nisan 1945’te yaşandı. Sovyet birliklerinin Berlin’e yaklaşması üzerine Naziler Kamp’taki tutsakların kurtarılmasını önlemek için onları Wittstock üzerinden Lübeck’e nakletmek üzere ölüm yürüyüşüne (“Tödesmarsh”) zorladılar. Zaten son derece güçsüz düşen yaklaşık 35 bin kişi bu yürüyüş sırasında öldü veya vuruldu. Aralarından 400 kişi ise SS’ler tarafından gemilere dolduruldu sulara gömüldü. [“Düşmanı denize dökmek” ve “yol zahmetine dayanamayıp öldüler” söylemlerini bir yerlerden hatırlıyoruz değil mi?] 47. Sovyet Ordusu 22 Nisan 1945’te kampa vardığında bin 400’ü kadın olmak üzere sadece 3 bin tutsağı kurtarabilmişti.

Evet, 2000 yılından beri sık sık Sachsenhausen’a, orada eziyet çekmiş, ölmüş insanların anılarını ziyaret etmek üzere giderim. Kamp’ın arşiv ve dokümantasyon merkezinde okumalar yaparken, burada çalışan bazı Alman dostlar 2004 yılı başlarında beni arayarak, restorasyon çalışmaları sırasında Sachsenhausen’daki bazı belgelerde, 1942 yılında burayı “özel istekle incelemelerde bulunmak üzere” ziyaret etmiş üst düzey iki Türk bürokratının adlarına rastladıklarını söylediler. Bu kişilerle ilgili bilgim olabileceğini düşünmüşlerdi. Belgeleri birlikte inceledik; 1943 Şubat ayında özel istekle toplama kampını ziyaret eden iki Türk görevlisinin adları Halûk Nihat Pepeyi ve Selahattin Korkud idi.

Bu isimler popüler değillerdi, çok kimse onları tanımıyordu. Hafızalar biraz zorlanınca Halûk Nihat Pepeyi’nin 1950’lerde lise kitaplarındaki hamasi Çanakkale şiirinin yazarı olduğu hatırlanabildi, o kadar. ‘Kim Kimdir’ gibi serilerde kısa biyografilerine ulaşıldı. Konunun üzerinde bir süre çalıştım. Ve gördüm ki, işin ucu 1943’te Varlık Vergisi’yle mülksüzleştirilen gayrimüslimlerin toplandıkları Aşkale çalışma kamplarına kadar, yani benim doğup büyüdüğüm kente, Erzurum’a kadar uzanıyordu…

Türk hükümetinin verdiği resmi görevle Nazi Almanyası’nı ziyaret eden bu kişiler üst  düzeyde iki Emniyet yetkilisiydi. Ölüm kampını ziyaret ettiklerinde Halûk Nihat Pepeyi, İstanbul Emniyet Müdürü; Selahattin Korkud ise Emniyet Genel Müdürlüğü Azınlıklar Şube Başkanı’ydı.

Kampın iki Türk ziyaretçisiyle ilgili kapsamlı bilgileri değerli araştırmacı Rıfat Bali ortaya koydu. Pepeyi’nin yakınlarıyla da bizzat konuşma olanağı bulan Bali’nin konu üzerinde Toplumsal Tarih dergisinin Haziran ve Temmuz 2006 sayılarında iki makalesi yayımlandı. Bali, “İstanbul Emniyet Müdürü Nihat Halûk Pepeyi Almanya’dan ne getirdi? -Talat Paşa’nın kemiklerini mi? Nazi fırınları mı?” diye sorarken, o günlerde İstanbul’un Balat semtinde inşa ettirilen ve İstanbul’daki Yahudi cemaati arasında yaygın olarak Yahudilerin yakılması amacıyla inşa edildiğine inanılan “Balat Fırınları” üzerinde de bilgiler verdi. Bali, bu gezinin içeriği ve sonuçları hakkında ihtiyatlı bir yaklaşım göstererek, “Pepeyi ve Korkud’un neden özellikle Sachsenhausen Temerküz Kampı’nı ziyaret etmeyi arzuladıkları, Türkiye’de benzeri bir temerküz kampı kurma tasarısının gündeme gelip gelmediği, şayet geldi ise hangi şartlarda ve ne gerekçe ile geldiği meçhuldür” demekte ve “Eldeki mevcut veri ve belgelerden, şimdilik kaydıyla ulaşılabilecek sonucun tatmin edici olmadığı” yönünde bir görüş bildirmektedir.

Ben ise kendi incelediğim dokümanlar, dönemin olgu ve eğilimleri ışığında bu ziyaretin çok yönlü amaçları bulunmakla birlikte hepsinin Türk hükümeti açısından Nazi Almanyası ile bir işbirliği ve deneyim ithali niyetini ortaya koyduğu görüşündeyim. Bence toplama kamplarında inceleme yapılması, Hükümet’in Ermeni ve Rum gibi Hıristiyan halklara yönelik “etnik temizlik” mirasını sürdürme kararlılığının üzerine, ek olarak Anti-Semitist politikayla Yahudi ve mühtedi toplumları da hedefe alarak Nazi Almanyası ile ideolojik-siyasi bir senkronizasyon kurma çabasını ifade ediyor. Bu konuya Peri Yayınları’ndan çıkan ‘Ermeni Ulusal Demokratik Hareketi ve 1915 Soykırımı’ başlıklı kitabımda da değinmiştim.

Toplama kamplarının ziyareti, bu kişilerin şahsi arzusu değil, o günlerde yürüttüğü siyasi programına uygun olarak Türk hükümetinin özel isteğiydi. Bali’nin makalelerinde tartıştığı diğer verilerin de aslında bu yargıyı güçlendirdiği kanısındayım.

Arşiv belgelerine göre ziyaret

İstanbul Emniyet Müdürü Halûk Pepeyi ile Emniyet Umum Müdürlüğü Dördüncü Şube Müdürü Salahattin Korkud’a diplomatik pasaport verilmesini kararlaştıran 6 Ocak 1943 tarihli Bakanlar Kurulu kararına göre gezinin amacı “Almanya ile Alman işgali altında bulunan memleketlere mesleki tetkik seyahati” olarak belirtilmektedir. Halûk Pepeyi de basına gönderdiği yazılı açıklamada “Ben ve arkadaşım Selahattin Korkud Almanya’ya ve Avrupa’nın bazı büyük şehirlerine mesleğimize ait tetkikat için gönderildik…” demektedir.

Almanya’da da 7 Ocak 1943 tarihli bir RSHA (Devlet Güvenlik Merkez Ofisi) belgesine göre “Türk İstihbarat Teşkilatı veya Türk polisinin ileri gelen iki temsilcisinin Almanya’ya ve işgal altındaki bölgelere yapacağı ziyareti ile ilgili SS Kuvvetleri Komutanı Himmler talimatı uyarınca ayrıntılı bir gezi programı” çıkarılarak gizli bir telgrafla ilgili birimlere gönderilmişti.

RSHA Şefi Walter Schellenberg’in çıkardığı gezi programına göre 1 Şubat 1943 tarihinde “Sachsenhausen Toplama kampında inceleme” yapılacağı belirtilmiş ve “Özel istek” olarak parantez içinde not düşülmüştü. Türk heyeti 10 Ocak 1943’te İstanbul’dan karayoluyla hareket etti ve 14 Ocak’ta Viyana’da karşılandılar.

Buradan da anlaşılacağı gibi, heyetin Sachsenhausen Toplama Kampı ziyareti daha Almanya’ya hareket etmeden önce planlanmış bulunuyordu. Buradaki “özel istek” ibaresi toplama kampı ziyaretinin Türk hükümetince önceden ve “özellikle” talep edildiğini göstermektedir. Buradaki Almanca “besondere wunsch” ifadesi “kişisel bir arzu” anlamında değil, “özellikle yapılmış bir istek” anlamındadır.

Çalışma kampında inceleme yapacak olan iki Türk ziyaretçinin gezi programı ve dönemin SS Ordu Komutanı ve Polis Şefi Karl Hermann Frank’ın direktifleriyle 26 Ocak 1943 tarihli bir yazı ile Sachsenhausen Toplama Kampı Komutanlığı’na bildirildi. Buna göre iki Türk Emniyet yetkilisi Sachsenhausen‘da 1 Şubat 1943 tarihinde inceleme yapacaklardı.

Kamp komutanlığının belgelerinde, Halûk Nihad Pepeyi ve Selahattin Korkud’un yaptıkları ziyaret, Kamp’ın “önem verilmesi gereken faaliyetler” listesinde yer almaktadır. SS Tugay komutanı Richard Glücks ve Kamp komutanı Albay Anton Kaindl rehberliğinde ve gösterişli bir program hazırlanmıştı: Tanışma töreni, incelemeler ve yemek ziyafeti…

Bir başka belgenin tanıklığına göre, toplama kampına “özel istek”le yapılan “mesleki tetkik ziyaret”inin amacı daha yalın biçimde ifade edilmektedir.

Ziyaret sırasında kamp doktoru olan Dr. Heinz Baumkötter, “Tutsaklar üzerinde ölümcül deneyler yapmak, ölümlerine sebebiyet vermek, gaz odalarına sevk için seçicilik” gibi suçlamalarla Ocak 1956 yılında Münster’de yapılan yargılamadaki sorgusunda şöyle söylemektedir:

“Bir keresinde Sachsenhausen’da Türk hükümetinden bir heyetin bulunduğunu hatırlıyorum ve Türk içişleri bakanı, diğer bazı üst düzey subaylar ve hükümet yetkilileri, dediklerine göre kendi ülkelerinde de benzerlerini inşa etmek amacıyla bu kurumlar hakkında bilgi edinmek için bulunuyorlardı.”

14 Ocak 1943’te Viyana’da başlayan gezinin ilk etabı karayoluyla 17-18 Ocak’ta Prag, 19-21 Ocak’ta Berlin, 22 Ocak’ta Lahey, 23 Ocak’ta Brüksel, 24-25 Ocak’ta Paris, 26 Ocak’ta Bordeaux, 28 Ocak’ta yeniden Paris, 29 Ocak’ta Mannheim ve 30 Ocak’ta yeniden Berlin’de sona eriyor. Berlin’de Kriminal Polis ve SS merkezlerinde incelemeler yapan heyet, Reichtag’ta bir oturuma katıldı ve Goebbels’in nutkunu dinlediler. Almanya’nın diğer kentlerinde Alman işgali altındaki yerlerde ise konuklara daha çok sanayi tesisleri, silah fabrikaları, güvenlik kurumları gezdirildi. Gezi programı, ziyaretçiler sadece polis bürokratları olmasına rağmen, yöneticilerin ziyarete çok önem verdiklerini ve onları etkilemeye çalıştıklarını gösteriyor.

31 Ocak’ta Rostock ve 1 Şubat’ta da Sachsenhausen Toplama Kampı’nı ziyaret eden heyet, 2 Şubat’ta Wansee’deki konukevinde Emniyet ve İstihbarat Teşkilatları başkanlarının da katıldığı bir veda ziyafetiyle Almanya‘dan ayrılıyorlar.

Gezinin son etabında uçakla seyahat ediliyor. 3 Şubat’ta Posen’e, 4 Şubat’ta Krakov’a, 5 Şubat’ta Kiev’e, 6 Şubat’ta Kırım’a gidiyorlar. Gezi yine uçakla Bükreş üzeri Sofya’ya gelinmesiyle 8 Şubat’ta son buluyor ve Türk heyeti Sofya’dan Türkiye’ye hareket ediyor.

Sachsenhausen Kampı müzesindeki belgelere göre ziyaret için “özel istek”te bulunanın sadece Türk hükümeti olmadığı anlaşılıyor. Irak’ın eski başbakanı Raşid Ali el-Geylani ve Kudüs Müftüsü Emin el-Hüseyin de toplama kamplarında inceleme yapma isteklerini iletmişler. 15 Temmuz 1942 tarihli bir istihbarat raporuna göre Alman büyükelçisi Dr. Fritz Grobba, el-Geylani’nin gerekçesinin Irak’ta benzer kamplar kurmak için uygun bir örnek olup olmayacağını incelemek olduğu belirtiliyor.

Kamp, İspanya Falanjist rejiminin polis şefi Jose Conde de Mayelde ile İsviçre Polis şefi Heinrich Rothmund tarafından da ziyaret edilmiş. Bu da Sachsenhausen Toplama Kampı’nın Naziler tarafından “zararlı etnik ve sosyal unsurları” enterne etmek adına “örnek” bir uygulama olarak sunulduğunu gösteriyor.

Sachsenhausen kampının bir özelliği de tutsakların angarya çalıştırılmadaki verimliliğiyle ünlü oluşuydu. Tutsakların “çalıştırılırken öldürülmeleri”, Nazilerin sosyal-darwinist teorileriyle örtüşen bir anlayıştı. Böylece hem zararlı saydıkları unsurlardan azami ölçüde yararlanıyor, hem de zayıf, güçsüz, işe yaramayanların öncelikle “elenmesini” sağlıyorlardı. SS’ler bu amaçla “Toprak ve Taş Atölyesi”(DESt) ve “Alman Donatım Atölyesi” (DAW) şirketleri kurmuşlardı. Tutsaklar çalışma kamplarında bu şirketlerin üretim hedeflerine göre çalıştırılıyorlardı. Özellikle savaş malzemeleri üretimi için de işgücünün seferber edildiği bir yerdi. Sachsenhausen’de tutsaklar ağır koşullar altında Allgemeine Elektrizitäts-Gesellschaft (AEG), Siemens & Halske, DEMAG-Panzerwerk, Heinkel Flugzeugwerke, Daimler-Benz-Werke ve IG-Farben gibi şirketlerin savaş ürünleri için çalışmışlardı.

Türk heyetinin inceleme nedenlerinden biri de bu ‘çalıştırma’ biçimleri olabilir. Zira Aşkale-Pırnakkabın ve Sivrihisar’daki kamplar da angarya çalıştırılma esasına göre kurulmuşlardı. Üstelik Halûk Pepeyi gezi sırasında İstanbul Polis Şefiydi; Selahattin Korkud ise Ankara’da Emniyet Genel Müdürlüğünün gayrimüslim ve Yabancılarla ilgili bölümünün başkanıydı. Korkud ve Pepeyi seyahatlerinden kısa bir süre önce 1000 Yahudi’nin Aşkale’deki çalışma kamplarına gönderilmesinden kısmen sorumluydular.

Türk hükümetinin amacı

2. Dünya Savaşı’nın bütün cephelerde tüm şiddetiyle sürdüğü, sosyal ve ekonomik krizin hat safhaya ulaştığı 1943 yılının kış-kıyamet günlerinde Türk hükümeti iki önemli Polis Müdürünü hangi “mesleki tetkikler” için Almanya’ya gönderdi? Özellikle bir toplama kampında inceleme yaptırmak istemelerinin amacı neydi?

Şükrü Saraçoğlu hükümetinin ‘gayrimüslim azınlık’ları hedef alan Varlık Vergisi’ni yürürlüğe koyduğu; borcunu ödemediği gerekçesiyle Rum, Yahudi, Ermeni veya mühtedi mükelleflerin ‘çalışma kampları’na gönderilmeye başlandığı bir sırada ilgili polis müdürlerinin Nazi toplama kamplarında ‘mesleki tetkik’ ne izahı olabilirdi?

Üst düzey iki emniyet müdürünün, savaşın tam ortasında Almanya’ya yaptıkları ‘mesleki tetkik’ ziyaretinde bir toplama kampında özel istekle incelemelerde bulunmasının nedeninin çok fazla tartışma götürmediği kanısındayım.

Saraçoğlu hükümeti henüz Kasım 1942’de çalışma kampları açılmasını öngören Varlık Vergisi Kanunu’nu hazırlayarak meclisten geçirmişti. Almanya ve Almanya’nın işgali altındaki ülkelerde “mesleki tetkiklerde bulunmak” üzere gönderilen heyet Nazi toplama kampında incelemede bulunurken aynı anda Türkiye’de toplama ve çalışma kampı uygulamalarına başlanmıştı. Ermeni, Yahudi ve Rumlardan oluşan mükellefler toplama merkezlerine alınıp, kafileler halinde sevk edilmekteydi, Dolayısıyla ortada soyut bir düşünce veya tasarım değil, yasal altyapısı da oluşturulmuş somut bir uygulama bulunmaktadır.

Kamp ziyaretinin müdürlerin o anda akıllarına gelen özel bir merak olmadığı; spontane biçimde gelişmediği; ziyaret yer ve tarihinin çok önceden programlanmış olduğu belgelerden anlaşılmaktadır. Bu isteğin iki ülkenin istihbarat birimleri, emniyet güçleri, dış işleri bakanlıkları ve hükümetleri arasındaki şifreli diplomatik yazışmalarla çok önceden iletilmiş ve onaylanmış olduğu açıktır.

Söz konusu belgelerde gezinin Talat Paşa’nın kemiklerinin Türkiye’ye getirilmesiyle ilgili olduğuna dair özel bir ayrıntı veya bilgi bulunmamaktadır; fakat bu, gezinin Talat Paşa konusuyla hiçbir alakası olmadığını göstermez. Bu işlem neticede her iki ülkenin istihbarat ve güvenlik kuvvetlerinin işbirliğini gerektiren bir operasyon olduğuna göre; cenazenin sevk edileceği kentin en yüksek Emniyet görevlisinin bulunduğu bir düzeyde görüşmelerin olması son derece makuldür.

Öte yandan, yaklaşık üç hafta süren ziyaretlerde polis ve istihbarat birimleri arasında daha pek çok konunun, ayrıntının görüşülmüş olduğuna; bilgi alışverişi yapıldığına kuşku yoktur. Bunlar nelerdir? Herhalde bütün bu soruların cevabı kamp arşivinde hasbelkader ele geçen belgelerde bulmak mümkün olmayacaktır.

Uygulamanın fiziki anlamda daha uç boyutlara varmamasını, aynı tarihlerde Almanya’nın ilerlemesinin durup, Rusya karşısında gerilemeye başlaması ve savaş rüzgarlarının Almanya aleyhine ters dönmeye başlamasıyla açıklamak daha makuldür.

Türkiye’nin yönetici elitleri bu planlarını uygulamaya koyarken, Almanların Stalingrad yenilgisi uygulamanın sonunu getirdi. Savaşın kaderinin değiştiğini gören Kemalist bürokrasi büyük bir U dönüşüyle bu politikaları rafa kaldırdı. Varlık Vergisi, çalışma kamplarıyla birlikte tamamen ortadan kalktı. Ama arkasında büyük bir sosyal, ekonomik, psikolojik çöküntü bırakarak…

Sachsenhausen toplama kampında ortaya çıkan belgeler, Almanya ziyareti ile ilgili kamuoyundaki algının büyük ölçüde isabetli olduğunu göstermektedir. Resmin Almanya kısmıyla ilgili belgeleri yerli yerine oturmuş olmaktadır. Eğer Türk emniyet ve istihbarat birimlerinin, dışişlerinin döneme ilişkin gizli yazışmaları incelemeye açılırsa buradaki karanlık noktalar da aydınlanabilir.

TÜRK HEYETİNİN ZİYARETİ KAMP MÜZESİNDE

Bugün Sachsenhausen Kampı müzesinde “Müttefik ve tarafsız devletlerden ziyaretçiler” ana başlığı altında Türk heyetinin ziyareti “Türk Güvenlik Şefleri; Halûk Pepeyi ve Selahattin Korkud” başlığıyla yer almaktadır… Müzedeki tanıtım yazısında Türk Polis Şeflerinin Toplama kampını ‘özel istek’le ziyaret ettikleri ve Aşkale Çalışma Kampı bağlantısı da vurgulanmaktadır.

“Toplama kampına inceleme (Özel İstek)”

Devlet Güvenlik Merkez Ofisi’nin (RSHA) Himmler’e 7 Ocak 1943 tarihli telgrafı. Federal Arşiv, Berlin

Türk gizli servisi ve Türk polisinin iki önemli temsilcisi için gezi programı. Viyana’dan başlayan gezi Prag üzerinden Berlin, Lahey, Bordeaux, Krakow ve Kırım’dan Bükreş’e, “özel istek üzerine” Sachsenhausen Toplama Kampı’na yapıldı. Gezinin son bölümü için bir uçak tahsis edildi. Sachsenhausen toplama kampını ziyaret sırasında mükellef bir öğle yemeği ikram edildi.

GEZİ PROGRAMI

Devlet Güvenlik Ana Merkezi Haber-Ulaştırma Yıldırım RSHA AMT ROEM. 6 No 355 7.1.43. 1933=WE=SS Reichsfuhrer ve Alman Polis Teşkilatı Başkanı’na

Berlin RFSS (Reichsfuhrer-SS) Kurmay Karargahı vasıtasıyla

Gizli

Konu: Türk İstihbarat Teşkilatı’ndan veya Türk polisinden iki görevlinin Almanya’ya ve işgal altındaki bölgelere yapacağı gezi. Türk İstihbarat Teşkilatı’nın veya Türk polisinin ileri gelen iki temsilcisinin ziyareti ile ilgili son raporuma istinaden, SS Reichsführer’in talimatı uyarınca bazı kısımları değiştirilmiş olan ziyaret programını onaylanması ricasıyla aşağıda bildiriyorum:

14 Ocak. Akşam Viyana’ya varış. İstasyonda gayri resmi karşılama, gayri resmi yemek, opera.

15 Ocak. Viyana’da üst düzey SS ve siyasi yöneticiler veya Emniyet Teşkilatı ve İstihbarat Teşkilatı yönetimi tarafından kabul. Emniyet Müdürü’nü ziyaret ve Emniyet Müdürlüğü’nün bazı bölümlerinin gezilmesi. Üst düzey SS ve siyasi yöneticilerle öğle yemeği. Şehrin gezilmesi.

16 Ocak. Bruenn’deki silah fabrikası ile Bruenn yakınında Gurein’deki takım tezgâhları fabrikasının gezilmesi.

17 Ocak. Otomobille Prag’a gidiş. Protektora Başkan Yardımcısı, Grup Komutanı ve aynı zamanda Polis Şefi Daluege tarafından kabul. Emniyet Teşkilatı Komutanı ile akşam yemeği.

18 Ocak. Prag’ın gezilmesi. Otomobille Pilsen’e gidiş. Skoda fabrikalarının gezilmesi.

19 Ocak. Berlin. İstasyonda SS Staf. Schellenberg tarafından karşılama. Wannsee Konukevi’nde SS Staf. Schellenberg tarafından resepsiyon verilmesi. Potsdam.

20 Ocak. Kriminal Polis Müdürlüğü’nün gezilmesi. SS Grup Şefi Nebe tarafından kabul. Emniyet Teşkilatına ait idareci okulunu ziyaret. Oradaki orduevinde akşam yemeği.

21 Ocak. Yemek. Krupp fabrikalarının gezilmesi.

22 Ocak. Lahey. Üst düzey SS ve siyasi idareciler veya Emniyet Teşkilatı ve İstihbarat Teşkilatı yöneticileri tarafından kabul.

23 Ocak. Araba ile Antwerp’ten Brüksel’e gidiş.

24 Ocak. Paris. Şehrin gezilmesi. Üst düzey SS ve siyasi yöneticiler tarafından kabul, kahvaltı. Emniyet Teşkilatı yöneticileri ile akşam yemeği.

25 Ocak. Paris’te tatil günü.

26 Ocak. Bordeaux’da şehir, liman ve sahil tesislerinin gezilmesi.

27 Ocak. Otomobille Kuzey Fransa’ya gidiş.

28 Ocak. Paris’te veda ziyaretleri.

29 Ocak. Mannheim-Ludwigshafen’deki J.G.Farbenindustrie’ye ait fabrikaların gezilmesi.

30 Ocak. Berlin. Reichstag’ın oturumuna katılma.

31 Ocak. Rostock’ta Heinkel fabrikalarını ziyaret.

1 Şubat. Sachsenhausen Temerküz Kampı’nın gezilmesi (özel istek).

2 Şubat. SS Grup Şefi Kaltenbrunner tarafından kabul. Muhafız Alayı tesislerinin gezilmesi. Orduevinde SS Grup Şefi Juettner ile öğle yemeği. Akşam Wannsee Konukevi’nde Emniyet Teşkilatı ve İstihbarat Teşkilatı Başkanı’nın başkanlığında büyük veda ziyareti.

3 Şubat. Uçakla (buradan itibaren uçak kullanılması gerekiyor) Posen’e gidiş. Üst düzey SS ve polis şefleri tarafından kabul. Yerleşim yeri ve inşaat uygulamaları vs.’nin görülmesi. Öğleden sonra uçakla Krakow’a gidiş. Akşam Krakow’daki üst düzey SS ve siyasi yöneticiler tarafından kabul.

4 Şubat. Krakow’un gezilmesi. Uçakla Kiev’e gidiş. Kiev’deki üst düzey SS ve siyasi yöneticiler tarafından kabul ve birlikte yemek yenilmesi.

5 Şubat. Kiev ve çevresinin gezilmesi. Emniyet Teşkilatı ve İstihbarat Teşkilatı yöneticisi tarafından kabul.

6 Şubat. Uçakla Kiev’den Kırım’a gidilmesi, yolda Saporoşye veya gezilmesi uygun başka bir yerde mola verilmesi. Kırım’daki SS ve siyasi yöneticiler tarafından kabul.

7 Şubat. Otomobille Kırım’ın güney sahiline gidiş.

8 Şubat. Uçakla Kırım’dan Bükreş ve Sofya’ya gidiş. Refakat eden Almanların vedalaşması ve gezinin resmi olarak sona erdirilmesi.

Bu program çerçevesinde, gezi sırasında daha başka neler yapılacağı belirtilmemiştir.

SS Grup Komutanı Daluege ve ilgili üst düzey SS ve siyasi yöneticilere doğrudan buradan haber verilip verilmemesi hususunda kararınızı ve ayrıca bir uçağın tahsis edilmesi için talimatınızı beklediğimizi de arz ederim.

Hariciye Vekâleti Daire D2’nin bildirdiğine göre, Hariciye Vekili’nin geziyi ve programı onayladığını, ancak vekâletten bir temsilci göndermeyi düşünmediğini belirtirim.

Silah fabrikalarının gezilmesi için Alman Başkomutanlığı’ndan izin aldım.

1 comment on “Varlık Vergisi ve Aşkale’nin mimarları Nazilerden ders almış – Recep Maraşlı