Arşiv

81 yıl önce: Yeni evlilik şartları getirildi

18 Ekim 1935’te “Alman Halkının Kalıtsal Sağlığını Koruma Yasası” ile tüm evlenmek isteyen çiftlerin kamu sağlığı yetkililerinden evliliğe uygunluk belgesi alması zorunlu kılındı. Bu belge, “kalıtsal hastalığı”, bulaşıcı hastalığı olanlara ve Nürnberg Yasaları’na aykırı şekilde evlenmeye çalışanlara verilmiyordu.

08359
Nazi Partisi’nin Nürnberg mitingindeki büyük kalabalıklar. Nürnberg, Almanya, 1935 — US Holocaust Memorial Museum

Kaynak: USHMM

Naziler 1935’te Nürnberg’deki yıllık parti toplantısında, Nazi ideolojisine hâkim birçok ırkçı teoriyi kurumsallaştıran yeni kanunlar açıkladı. Yasalar, Alman Yahudilerini Reich vatandaşlığından dışladı ve onlara “Alman ya da Alman kanıyla ilişkili” kişilerle evlenmeyi ya da cinsel ilişki kurmayı yasakladı. Bu yasalara bağlı ikincil yönetmeliklerle, Yahudiler haklarından mahrum edilerek, birçok politik haktan yoksun bırakıldı.

Nürnberg Yasaları olarak bilinen yasalar, “Yahudi”yi özel bir dinî inanca sahip kişi olarak tanımlamıyordu. Bunun yerine, üç ya da dört Yahudi büyükannesi/büyükbabası olanlar, kişinin kendini Yahudi olarak tanımlayıp tanımlamamasına ya da Yahudi dinî cemaatinden olup olmamasına bakılmaksızın, Yahudi olarak tanımlanıyordu. Museviliği yıllardır icra etmemiş pek çok Alman, kendisini Nazi terörünün pençesinde buldu. Hatta Yahudi büyükanneleri/büyükbabaları olup, Hıristiyanlığa geçmiş olanlar bile Yahudi olarak tanımlandı.
Nürnberg’ten kısa bir süre sonra, Berlin’deki 1936 Olimpiyatları’ndan önceki birkaç hafta içinde ve oyunlar sırasında, Nazi rejimi Yahudi karşıtı saldırılarını fiilen yumuşattı, hatta “Yahudiler Giremez” yazılı tabelaların bazılarını kamuya açık yerlerden kaldırdı. Hitler, hükümetine uluslararası eleştiriler gelmesini ve bu yüzden Oyunlar’ın başka bir ülkeye alınmasını istemiyordu. Böyle bir kayıp, Alman itibarına ciddi bir darbe olabilirdi.

Naziler, Olimpiyat Oyunları’ndan (Alman Yahudisi atletlerin katılmasına izin vermemişlerdi) sonra, Alman Yahudilerine yaptıkları zulümleri tekrar hızlandırdı. 1937 ve 1938’de hükümet, Yahudilerin sahip oldukları mülkleri kaydettirmelerini ve işyerlerini “Arileştirmelerini” zorunlu kılarak, onları yoksullaştırma hareketine girişti. Bu da Yahudi işçilerin ve yöneticilerin işten çıkarılması, çoğu Yahudi işyerinin Nazilerin belirlediği çok düşük fiyatlardan Yahudi olmayan Almanlarca satın alınarak, mülkiyetinin devredilmesi anlamına geliyordu. Yahudi doktorların Yahudi olmayanları tedavi etmesi ve Yahudi avukatların avukatlık yapması yasaklandı.

Almanya’daki herkes gibi Yahudilerin de kimlik kartı taşıması zorunluydu, ancak hükümet onların kimliklerine özel belirleyici işaretler ekledi. Kimliklerinde kırmızı renkli bir “J” harfi basılıydı ve ön adları belirgin şekilde “Yahudi” adı olmayanlara yeni bir ikinci ad, erkekler için “Israel”, kadınlar içinse “Sara” adı eklenmişti. Bu kimlik kartları sayesinde polis Yahudileri kolayca belirleyebiliyordu.