Birçok kişi Nazi Almanya’sında ne Yahudilerin kamplara gönderilmesini engellemek ne de totaliter barbarlığın bulaşıcı yıkımına dur diyebilmek için direniş başlatabilmenin mümkün olduğuna inanmaz. Kendini inkâr edip Hitler’in yanında yer alanların sayısı az olmamıştır elbette; lakin 1943 yılının şubat ayına döndüğümüzde karşımıza çıkan bir sokak protestosu bize gösterir ki her zaman ve her yerde hem direnmek mümkündür hem de direnişin zaferine kavuşmak.
1943 yılına kadar Nazi kanunları karma evlilik yapmış kişileri yani Aryanlarla evlenmiş Yahudileri “Nihai Çözüm” cehenneminden muaf tutuyordu. Şubat ayının sonlarına doğru Gestapo Berlin’de kalan son Yahudileri tutuklarken karma evlilik yapmış olanları kanuna uymayarak tevkif etmeye başladı. Bu ani gelişme Berlin’deki Yahudiler için çok acımazsızdı; çünkü hiçbir uyarı olmadan SS’ler bir anda fabrikalara dağılmış, Yahudi işçilerin tamamını toplamıştı. Aynı anda Reich’ın başkentinde SS’ler evlere de operasyon düzenlemişlerdi. Sokaklarda Davut Yıldızı ile dolaşan herkes Auschwitz’e gitmeden önce Berlin’deki geçici toplama merkezine bırakıldı. Gestapo bu operasyonla şehirdeki Yahudi varlığını bitirmek istiyordu. Üstelik Goebbels Hitler’e 54. yaş gününde Berlin’in Yahudilerden tamamen arındırılacağı sözünü vermişti. Şimdi gestapoyla birlikte bu sözü tutmalı ve Hitler’i hayal kırıklığına uğratmamalıydı!
Böylelikle sonun başlangıcı gelip çattı ve 10.000 Berlinli Yahudi’nin 8.000’i yakalandı. Sabah uyanıp her zamanki gibi sıradan bir şekilde güne başlayan, işe giden insanlar aileleriyle vedalaşamadan apar topar alıkonuldu.
Acaba Aryan Almanlarla evlilik yapmış yaklaşık 2000 tutuklu Yahudi’nin akibeti farklı olabilir miydi? Onları Rosenstrasse’de Yahudi Cemaatine ait bir binaya kilitlemişlerdi.
Hapsedilmiş Yahudilerin eşleri, ki gelenler çoğunlukla kadındı, telaşla ya tek başına ya da yanlarına akrabalarını alarak Rosenstrasse’ye akın etmişlerdi. Burada aniden büyüyen kalabalığı keşfetmemek mümkün değildi. İnsan sayısı an be an arttı ve fırtına gibi bir direniş başladı. Yüzlerce kadın toplama merkezinin önünde hep birlikte “Eşlerimizi bize geri verin” diye bağırıyordu. Kalabalık günden güne büyürken, kadınlar gece gündüz yerlerini terk etmeyerek protestolarını bir hafta boyunca sürdürdüler.
Direniş taviz vermeden devam ettikçe Gestapo, toplama merkezi ve protestocu kadınların arasına silahlı askerler yerleştirmeye başladı. Askerler “Ya caddeden gidersiniz ya da sizleri vururuz.” diye anons yapsa da kadınlar geri çekilmediler ve kocalarının isimlerini bağırmaya devam ettiler.
Bir tanığın anlattıklarına göre meydan insanlarla tıka basa dolmuş, direnişin çığlığı şehrin sesine karışmakla kalmamış adeta şehrin acı dolu ruhuna dokunmuştu. İnsanların muhalif fikirlerini belirtemediği, ihbar edilme korkusuyla sessizliğe bürünmeyi tercih ettiği bu kentte kadınlar birlikte ölme riskini göze almış ve sokakta inanılmaz bir dayanışma gerçekleştirmişlerdi. Ve sokaktan, aynı kaderi paylaştıkları arkadaşları arasından ayrılmaya hiçbirinin niyeti yoktu. Bu durum SS’leri kızdırmaya yetmişti, tekrar “Şimdi alanı terk etmezseniz, hepinizi vururuz.” diye anons edip kadınlara nişan aldılar. Ama bu tehdit de protestocu kadınları yıldırmaya yetmemişti.
Bunun üzerine direnişçiler “Sizler katilsiniz.” diye bağırmaya başladı. Yine bir direnişçinin anlattığına göre 1943 Berlin’inde kara kış öylesine ağırdı ki direnişçilerin gözyaşları yanaklarından süzülemeden donuyordu. Ama sesleri donmuyordu, “Katiller” diye bağırmaya devam ettiler. Bir müddet sonra SS’ler onlara ateş etmekten vazgeçti ve silahlarını indirdi. Merkezden bir adam SS’lere aniden komut verdi. Önce derin bir sessizlik oldu. Sonra kapı açıldı ve Yahudi tutuklular tek tek dışarı çıkmaya başladılar. Artık serbesttiler.
Joseph Goebbels gün be gün büyüyen direnişi durduramayacağını anladığı için ve protestonun daha fazla yayılmasını çok tehlikeli bulduğu için tutukluların serbest bırakılması talimatını verdi. Şimdilik bu sokak gösterilerini durdurmak en iyi çözümdü nasıl olsa sonra Yahudileri tekrar toplatıp, kamplara gönderebilirdi.
Ama o Yahudiler Berlin’de yaşamaya devam etti ve savaşa rağmen hayatta kalmayı başardılar.
Okuma Önerisi:
Stoltzfus, Nathan. Resistance of the Heart: Intermarriage and the Rosenstrasse Protest in Nazi Germany. Rutgers University Press. 2001.
Birçok kişi Nazi Almanya’sında ne Yahudilerin kamplara gönderilmesini engellemek ne de totaliter barbarlığın bulaşıcı yıkımına dur diyebilmek için direniş başlatabilmenin mümkün olduğuna inanmaz. Kendini inkâr edip Hitler’in yanında yer alanların sayısı az olmamıştır elbette; lakin 1943 yılının şubat ayına döndüğümüzde karşımıza çıkan bir sokak protestosu bize gösterir ki her zaman ve her yerde hem direnmek mümkündür hem de direnişin zaferine kavuşmak.
1943 yılına kadar Nazi kanunları karma evlilik yapmış kişileri yani Aryanlarla evlenmiş Yahudileri “Nihai Çözüm” cehenneminden muaf tutuyordu. Şubat ayının sonlarına doğru Gestapo Berlin’de kalan son Yahudileri tutuklarken karma evlilik yapmış olanları kanuna uymayarak tevkif etmeye başladı. Bu ani gelişme Berlin’deki Yahudiler için çok acımazsızdı; çünkü hiçbir uyarı olmadan SS’ler bir anda fabrikalara dağılmış, Yahudi işçilerin tamamını toplamıştı. Aynı anda Reich’ın başkentinde SS’ler evlere de operasyon düzenlemişlerdi. Sokaklarda Davut Yıldızı ile dolaşan herkes Auschwitz’e gitmeden önce Berlin’deki geçici toplama merkezine bırakıldı. Gestapo bu operasyonla şehirdeki Yahudi varlığını bitirmek istiyordu. Üstelik Goebbels Hitler’e 54. yaş gününde Berlin’in Yahudilerden tamamen arındırılacağı sözünü vermişti. Şimdi gestapoyla birlikte bu sözü tutmalı ve Hitler’i hayal kırıklığına uğratmamalıydı!
Böylelikle sonun başlangıcı gelip çattı ve 10.000 Berlinli Yahudi’nin 8.000’i yakalandı. Sabah uyanıp her zamanki gibi sıradan bir şekilde güne başlayan, işe giden insanlar aileleriyle vedalaşamadan apar topar alıkonuldu.
Acaba Aryan Almanlarla evlilik yapmış yaklaşık 2000 tutuklu Yahudi’nin akibeti farklı olabilir miydi? Onları Rosenstrasse’de Yahudi Cemaatine ait bir binaya kilitlemişlerdi.
Hapsedilmiş Yahudilerin eşleri, ki gelenler çoğunlukla kadındı, telaşla ya tek başına ya da yanlarına akrabalarını alarak Rosenstrasse’ye akın etmişlerdi. Burada aniden büyüyen kalabalığı keşfetmemek mümkün değildi. İnsan sayısı an be an arttı ve fırtına gibi bir direniş başladı. Yüzlerce kadın toplama merkezinin önünde hep birlikte “Eşlerimizi bize geri verin” diye bağırıyordu. Kalabalık günden güne büyürken, kadınlar gece gündüz yerlerini terk etmeyerek protestolarını bir hafta boyunca sürdürdüler.
Direniş taviz vermeden devam ettikçe Gestapo, toplama merkezi ve protestocu kadınların arasına silahlı askerler yerleştirmeye başladı. Askerler “Ya caddeden gidersiniz ya da sizleri vururuz.” diye anons yapsa da kadınlar geri çekilmediler ve kocalarının isimlerini bağırmaya devam ettiler.
Bir tanığın anlattıklarına göre meydan insanlarla tıka basa dolmuş, direnişin çığlığı şehrin sesine karışmakla kalmamış adeta şehrin acı dolu ruhuna dokunmuştu. İnsanların muhalif fikirlerini belirtemediği, ihbar edilme korkusuyla sessizliğe bürünmeyi tercih ettiği bu kentte kadınlar birlikte ölme riskini göze almış ve sokakta inanılmaz bir dayanışma gerçekleştirmişlerdi. Ve sokaktan, aynı kaderi paylaştıkları arkadaşları arasından ayrılmaya hiçbirinin niyeti yoktu. Bu durum SS’leri kızdırmaya yetmişti, tekrar “Şimdi alanı terk etmezseniz, hepinizi vururuz.” diye anons edip kadınlara nişan aldılar. Ama bu tehdit de protestocu kadınları yıldırmaya yetmemişti.
Bunun üzerine direnişçiler “Sizler katilsiniz.” diye bağırmaya başladı. Yine bir direnişçinin anlattığına göre 1943 Berlin’inde kara kış öylesine ağırdı ki direnişçilerin gözyaşları yanaklarından süzülemeden donuyordu. Ama sesleri donmuyordu, “Katiller” diye bağırmaya devam ettiler. Bir müddet sonra SS’ler onlara ateş etmekten vazgeçti ve silahlarını indirdi. Merkezden bir adam SS’lere aniden komut verdi. Önce derin bir sessizlik oldu. Sonra kapı açıldı ve Yahudi tutuklular tek tek dışarı çıkmaya başladılar. Artık serbesttiler.
Joseph Goebbels gün be gün büyüyen direnişi durduramayacağını anladığı için ve protestonun daha fazla yayılmasını çok tehlikeli bulduğu için tutukluların serbest bırakılması talimatını verdi. Şimdilik bu sokak gösterilerini durdurmak en iyi çözümdü nasıl olsa sonra Yahudileri tekrar toplatıp, kamplara gönderebilirdi.
Ama o Yahudiler Berlin’de yaşamaya devam etti ve savaşa rağmen hayatta kalmayı başardılar.
Okuma Önerisi:
Stoltzfus, Nathan. Resistance of the Heart: Intermarriage and the Rosenstrasse Protest in Nazi Germany. Rutgers University Press. 2001.
Paylaş: