Türkiye’de basın özgürlüğü yok diyenler bir konuda yanılıyor. Her konuda olmasa da en azından nefret söyleminde bulunmak için sınırsız özgürlüklere sahip bir mecra. Ermeniler, Rumlar, Yahudiler, Suriyeliler, lezbiyen ve ateistler hakkında dilediğiniz gibi atıp tutabilirsiniz. Nefret söylemini cezalandıracak bir yargı, kınayacak basın kurumları ve nefret söyleminde bulunan gazeteleri boykot edecek bir kitleyle de muhatap olmazsınız.
Mesela, Milli Gazete’deki köşesinde nadiren nefret söyleminde bulunmayan yazılar kaleme alan Mehmet Şevket Eygi, “İkinci dünya savaşını Hitler Almanyası kazanmış olsaydı, bugün İslam dünyası bu kadar kötü durumda olmayacaktı” yazabilir.
Yeni Akit’te Antisemitizm
Ya da Yeni Akit’i ele alalım, Mehtap Yılmaz’ın 4 Mayıs 2016 tarihli Pelikan Dosyası isimli köşe yazısına bakalım. AK Parti içindeki tartışmaları afişe eden ve özetle Başbakan Davutoğlu’nun küresel güçlerin desteğiyle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın altını oyduğunu iddia eden Pelikan Dosyası isimli bir yazıya atıfla kaleme aldığı yazısında, bu yazının imzasız bir şekilde yayınlanmasına tepki olarak, yazı sahibine şöyle sesleniyor: “Gerekirse hedef olacaksın… Bedel ödeyeceksin… Ama Yahudiler gibi sinsilik etmeyeceksin!”
Murat Bardakçı
Bitmedi. Sonuncu antisemit yazı da tarihçi Murat Bardakçı’ya ait. 15 Temmuz 2015 tarihli ama son günlerde sosyal medyada aldığı tepkilerden ötürü yeniden dolaşıma giren yazısında bir anekdot anlatıyor Murat Bardakçı.
Bardakçı’nın yazısını kısaca özetlersek, bir Osmanlı paşası rahatsızlık geçiriyor, tedavisi için her yol deneniyor. Sırasıyla, kemiklerle büyü yapılıyor, muska yazılıyor, yatağının altına Yahudi, Hristiyan ve Müslüman tabutlarından parçalar konuluyor, -bu kısım çok ilginç- siyah bir keçiye baktırılıyor ve eşeğe ezdiriliyor. Tedaviler faydasız gelince büyüyen kisti yarılıyor ama bu sefer de “yılancık” musallat oluyor paşaya. Ve son olarak devreye Yahudi bir aktar giriyor ve müshil veriyor paşaya.
Anekdota göre, uygulanan yöntemler arasında en tıbbi olanı Yahudi aktarın verdiği müshil. Fakat yine de hakareti işiten aktar oluyor. Paşanın doktoru Pedro, Yahudi aktarın tedavisini beğenmeyince onu uzaklaştırmasını “Sizi Yahudi sahtekârın elinden kurtarmak için yalan konuşmuştum” cümlesiyle ifade ediyor. Tarihin tozlu yapraklarından bu vakıayı basına taşımak da Murat Bardakçı’ya düşüyor.
Antisemitizm, basın marifetiyle evimize böyle giriyor işte. Milli Gazete yazarı Eygi, Yeni Akit yazarı Yılmaz ve Habertürk yazarı Bardakçı antisemitizm konusunda rahatlıkla uzlaşabiliyor, bu konudaki “basın özgürlüğünü” de gönüllerince kullanabiliyor.
[…] bir hâle getirmiş gazetelerde çıkan antisemit yazılar artık şaşırtmıyor; ancak ana akım medya da aynı antisemit dili özgürce kullanıyor. Nefret söylemini sıradanlaştırıyor. Bunun bir örneği de Milliyet Gazetesi’nde çıkan […]