II. Dünya Savaşı’nın sonlarının yaklaştığı 1944 yılı Ekim ayında Auschwitz’te cansız bedenlerin yok edilmesiyle görevli bir Macaristanlı Yahudi mahkumun yaşadıklarını konu alan “Saul’un Oğlu” filmi “En İyi Yabancı Dilde Film” kategorisinde Oscar kazandı.
İlk uzun metrajlı filmi ile ödül kazanan yönetmen Laszlo Nemes, pazar gecesi Los Angeles’ta düzenlenen ödül töreninde filmin mesajını şu ifadelerle özetledi: “İnsanoğlunun yaşayabileceği en karanlık anlarda bile bir ses bize bir yerlerde ışık olduğunu fısıldayabilir. Bu film bu ışığın hikayesidir.”
Cannes’da Büyük Ödül ve Altın Küre ödülüne layık görülen Macar yapımı “Saul’un Oğlu” Oscar yolunda diye ifade ediliyor, favoriler arasında yer alıyordu.
II. Dünya Savaşı’nın sonlarının yaklaştığı 1944 yılı Ekim ayında Auschwitz’te cansız bedenlerin yok edilmesiyle görevli bir Macaristanlı Yahudi mahkumun yaşadıklarını konu alan “Saul’un Oğlu” filmi “En İyi Yabancı Dilde Film” kategorisinde Oscar kazandı.
İlk uzun metrajlı filmi ile ödül kazanan yönetmen Laszlo Nemes, pazar gecesi Los Angeles’ta düzenlenen ödül töreninde filmin mesajını şu ifadelerle özetledi: “İnsanoğlunun yaşayabileceği en karanlık anlarda bile bir ses bize bir yerlerde ışık olduğunu fısıldayabilir. Bu film bu ışığın hikayesidir.”
Cannes’da Büyük Ödül ve Altın Küre ödülüne layık görülen Macar yapımı “Saul’un Oğlu” Oscar yolunda diye ifade ediliyor, favoriler arasında yer alıyordu.
Film Türkiye’de de sinema eleştirmenleri tarafından büyük ilgi ile karşılanmıştı.
“Saul’un Oğlu” Türkiye’de vizyona girmesinden sadece 48 saat sonra antisemitizm içerikli yorumların da hedefi olmuştu.
Paylaş: