Kaynak: Sendika.org
ayşe düzkan
zaten bu ülkede antisemitizm böyle, sadece resmi ideolojinin değil, genelgeçer bilincin de sağlam bir parçası; ikinci dünya savaşı’na dair bütün hollywood filmlerini izlemiş bile olsa, “sokaktaki türkiyeli” için yahudi, netameli bir kavram, bir nefret/alay nesnesi
haberiniz vardır ama gözden kaçıranlar olmuştur diye yazayım. turkcell sevgililer günü için hazırladığı yıldız tilbeli reklam filmini türkiyeli yahudilerin protestoları üzerine yayından kaldırdı. çünkü yıldız tilbe, daha önce sosyal medyada, israil devletinin filistinlilere uyguladığı baskıya karşılık, “hitler az bile yapmış bunlara, sonları müslümanların elinden olacak” gibi ifadeler kullanmıştı.
anne tarafından zaza alevi, baba tarafından da kürt olan yıldız tilbe, dünyadan -ya da türkiye’den- habersiz gibi davranan sanatçılardan değil. en azından farklı halkların var olduğu gerçeğinden haberdar olduğunu biliyoruz. kürt kimliğine sahip çıkar (“kürdüm işte, zoruna mı gitti!”), ismail türüt’ün tv programında kürtçe cane cane, ardından hrant dink’in de çok sevdiği bilinen sarı gelin, onun ardından da bir alevi türküsü olan gönül çalamazsın’ı okuyup bir de türüt’e okutarak izleyenleri mest eden de odur.
biraz bu yanıyla, biraz da pop müzikte nadiren rastlanan açıksözlü, daldüz personası, belki de hep kötü giyinmesi, verdiği “tutunamamış” izlenimi, kadınlara nedense çok yakıştırılan özyıkımcılık (malum, buna “arıza kadın” deniyor) gibi özellikleriyle çok seviliyor.
ama işte zaten bu ülkede antisemitizm böyle, sadece resmi ideolojinin değil, genelgeçer bilincin de sağlam bir parçası; ikinci dünya savaşı’na dair bütün hollywood filmlerini izlemiş bile olsa, “sokaktaki türkiyeli” için yahudi, netameli bir kavram, bir nefret/alay nesnesi. “azınlık” olanın “yabancı” haline getirilmesi , “yabancı”ya düşmanlık göstermenin meşruiyeti, bunun “azınlık”ı daha da azaltması sarmalını benden daha iyi ele alan, alacak birçok yazar oldu. yalnız, yahudilerle ilgili şu farka dikkat çekmek istiyorum; anadolu tarihi “kılıç”tan kurtulmak için ermeni olan aleviler ve aynı sebeple alevi olan ermenilerle dolu, mübadeleyle türkiye’ye gelenlerin bir kısmı dinlerini de geride bırakmak zorunda kalmış. bu “olma”ların “görünürde olma” anlamına geldiği, zaman zaman cenaze törenlerinde ortaya çıkar. ama bütün bu hercümerç içinde “dönme” terimi yahudilikten döneni kastetmek için kullanılıyor ve bu kafaya soldan da epey malzeme sağlandığı cümlemizin malumu. yahudilerin, deyim yerindeyse “ikinci sınıf azınlık” olması belki de sadece türkiye’ye özgü bir durum da değil. bilindiği gibi paris’te charlie hebdo’ya yapılan saldırının hemen ardından bir koşer dükkanına saldırı yapılmıştı ve fransa’da yaşayan yahudiler, açıkça ırkçı karakter taşıyan bu saldırıya gösterilen tepkinin zayıflığıyla ilgili hayal kırıklıklarını ifade etmişti.
konu, tarih, emperyalizm, ezme-ezilme ilişkileri gibi analiz araçlarından kopartılıp bir kimlik meselesi olarak ele alındığında, herkesin olduğunu, gördüğünü, bildiğini koruması, savunması daha olağan hale geliyor. ama bu, şu yazının konusu değil.
bu yıl hanuka bayramı, türkiye tarihinde ilk kez kamusal bir alanda, ortaköy meydanı’nda kutlandı. bunun nasıl gerçekleştiğini bilmiyorum ama hem bu hem de yıldız tilbe itirazı, bana türkiyeli yahudilerin varlık ve emniyetleri konusunda israil devletinin varlığına değil, kendi seslerini duyurmaya güvendikleri izlenimini verdi, bunun önemli ve değerli olduğunu düşünüyorum.
ama reklamın kaldırılmasının ardından da antisemitik twitlere devam eden yıldız tilbe’ye karşı herhangi bir tepki gösterilmemesi de şaşırtıcı değil mi!
“azınlık” olanı azaltan süreçler bu tür suskunluklarla, ihmallerle gelişiyor. ama yahudiler söz konusu olduğunda bu süreç başka bir noktaya daha çıkıyor. siyonist israil rejimi, avrupa’dan, afrika’dan göçen yahudilere yer açmak için filistin toprağını biraz daha işgal ediyor, israil’in sınırlarının belirsiz olmasının sebebi de bu çünkü sürekli olarak filistin toprağının yeni parçaları işgal edilerek oraya yeni yerleşimciler yerleştiriliyor. yani siyonizmin en büyük dostu, destekçisi antisemitizm. yıldız tilbe burada pis bir “sabun” şakası yaptığında, dayanma gücünün sonuna gelen bir yahudi aile israil’in sunduğu imkanları da hesaba katarak filistin toprağında yerleşimci oluyor. buradan kovulanlar, kovmakla gurur duyulanlar filistinlilerin toprağına yerleşiyor. siyonizm biraz daha güçleniyor.
o yüzden, filistin’in dostu olmak da türkiyeli yahudilerin dostu olmayı gerektiriyor. yahudiler bu topraklarda, bu düşmanlıkla baş başa yaşarken ve israil ile anlaşmaya can atanlar değil de onlar siyonizmle işbirliği yapmakla suçlanırken, neyin ne olduğuna işaret etmemizin, hem onlar hem de filistinliler için yıldız tilbelere itiraz etmemizin zamanı gelmedi mi?
Kaynak: Sendika.org
ayşe düzkan
zaten bu ülkede antisemitizm böyle, sadece resmi ideolojinin değil, genelgeçer bilincin de sağlam bir parçası; ikinci dünya savaşı’na dair bütün hollywood filmlerini izlemiş bile olsa, “sokaktaki türkiyeli” için yahudi, netameli bir kavram, bir nefret/alay nesnesi
haberiniz vardır ama gözden kaçıranlar olmuştur diye yazayım. turkcell sevgililer günü için hazırladığı yıldız tilbeli reklam filmini türkiyeli yahudilerin protestoları üzerine yayından kaldırdı. çünkü yıldız tilbe, daha önce sosyal medyada, israil devletinin filistinlilere uyguladığı baskıya karşılık, “hitler az bile yapmış bunlara, sonları müslümanların elinden olacak” gibi ifadeler kullanmıştı.
anne tarafından zaza alevi, baba tarafından da kürt olan yıldız tilbe, dünyadan -ya da türkiye’den- habersiz gibi davranan sanatçılardan değil. en azından farklı halkların var olduğu gerçeğinden haberdar olduğunu biliyoruz. kürt kimliğine sahip çıkar (“kürdüm işte, zoruna mı gitti!”), ismail türüt’ün tv programında kürtçe cane cane, ardından hrant dink’in de çok sevdiği bilinen sarı gelin, onun ardından da bir alevi türküsü olan gönül çalamazsın’ı okuyup bir de türüt’e okutarak izleyenleri mest eden de odur.
biraz bu yanıyla, biraz da pop müzikte nadiren rastlanan açıksözlü, daldüz personası, belki de hep kötü giyinmesi, verdiği “tutunamamış” izlenimi, kadınlara nedense çok yakıştırılan özyıkımcılık (malum, buna “arıza kadın” deniyor) gibi özellikleriyle çok seviliyor.
ama işte zaten bu ülkede antisemitizm böyle, sadece resmi ideolojinin değil, genelgeçer bilincin de sağlam bir parçası; ikinci dünya savaşı’na dair bütün hollywood filmlerini izlemiş bile olsa, “sokaktaki türkiyeli” için yahudi, netameli bir kavram, bir nefret/alay nesnesi. “azınlık” olanın “yabancı” haline getirilmesi , “yabancı”ya düşmanlık göstermenin meşruiyeti, bunun “azınlık”ı daha da azaltması sarmalını benden daha iyi ele alan, alacak birçok yazar oldu. yalnız, yahudilerle ilgili şu farka dikkat çekmek istiyorum; anadolu tarihi “kılıç”tan kurtulmak için ermeni olan aleviler ve aynı sebeple alevi olan ermenilerle dolu, mübadeleyle türkiye’ye gelenlerin bir kısmı dinlerini de geride bırakmak zorunda kalmış. bu “olma”ların “görünürde olma” anlamına geldiği, zaman zaman cenaze törenlerinde ortaya çıkar. ama bütün bu hercümerç içinde “dönme” terimi yahudilikten döneni kastetmek için kullanılıyor ve bu kafaya soldan da epey malzeme sağlandığı cümlemizin malumu. yahudilerin, deyim yerindeyse “ikinci sınıf azınlık” olması belki de sadece türkiye’ye özgü bir durum da değil. bilindiği gibi paris’te charlie hebdo’ya yapılan saldırının hemen ardından bir koşer dükkanına saldırı yapılmıştı ve fransa’da yaşayan yahudiler, açıkça ırkçı karakter taşıyan bu saldırıya gösterilen tepkinin zayıflığıyla ilgili hayal kırıklıklarını ifade etmişti.
konu, tarih, emperyalizm, ezme-ezilme ilişkileri gibi analiz araçlarından kopartılıp bir kimlik meselesi olarak ele alındığında, herkesin olduğunu, gördüğünü, bildiğini koruması, savunması daha olağan hale geliyor. ama bu, şu yazının konusu değil.
bu yıl hanuka bayramı, türkiye tarihinde ilk kez kamusal bir alanda, ortaköy meydanı’nda kutlandı. bunun nasıl gerçekleştiğini bilmiyorum ama hem bu hem de yıldız tilbe itirazı, bana türkiyeli yahudilerin varlık ve emniyetleri konusunda israil devletinin varlığına değil, kendi seslerini duyurmaya güvendikleri izlenimini verdi, bunun önemli ve değerli olduğunu düşünüyorum.
ama reklamın kaldırılmasının ardından da antisemitik twitlere devam eden yıldız tilbe’ye karşı herhangi bir tepki gösterilmemesi de şaşırtıcı değil mi!
“azınlık” olanı azaltan süreçler bu tür suskunluklarla, ihmallerle gelişiyor. ama yahudiler söz konusu olduğunda bu süreç başka bir noktaya daha çıkıyor. siyonist israil rejimi, avrupa’dan, afrika’dan göçen yahudilere yer açmak için filistin toprağını biraz daha işgal ediyor, israil’in sınırlarının belirsiz olmasının sebebi de bu çünkü sürekli olarak filistin toprağının yeni parçaları işgal edilerek oraya yeni yerleşimciler yerleştiriliyor. yani siyonizmin en büyük dostu, destekçisi antisemitizm. yıldız tilbe burada pis bir “sabun” şakası yaptığında, dayanma gücünün sonuna gelen bir yahudi aile israil’in sunduğu imkanları da hesaba katarak filistin toprağında yerleşimci oluyor. buradan kovulanlar, kovmakla gurur duyulanlar filistinlilerin toprağına yerleşiyor. siyonizm biraz daha güçleniyor.
o yüzden, filistin’in dostu olmak da türkiyeli yahudilerin dostu olmayı gerektiriyor. yahudiler bu topraklarda, bu düşmanlıkla baş başa yaşarken ve israil ile anlaşmaya can atanlar değil de onlar siyonizmle işbirliği yapmakla suçlanırken, neyin ne olduğuna işaret etmemizin, hem onlar hem de filistinliler için yıldız tilbelere itiraz etmemizin zamanı gelmedi mi?
Paylaş: