Arşiv Makaleler

Turkcell’in antisemit “Yıldız”ından Sevgililer Günü – Serdar Korucu

Renkli bir klip. Eğlenceli bir şarkı. Kıpır kıpır. Dinleyenleri alıp götürüyor. Bildiğimiz bir melodi aslında ama sözleri Turkcell’in “Sevgililer Günü” kampanyası için yeniden yazılmış. Bu nedenle insanın diline orijinali takılıyor: “Kandıramazsın beni!” Ve bu cümle birden geçmişi hatırlatıyor. Ne de olsa şarkıyı seslendiren, 2014’e antisemit çıkışlarıyla damgasını vuran Yıldız Tilbe…

Halbuki iki sene öncesine kadar her şey ne kadar farklıydı…

sevgililergunu1 “Sözden önce ses vardı. Ses; yani fısıltı yani çığlık. Bu ikisine denk gelen bir de kadın vardı. Ezel ebed vardı. Geniş zamandı. Biz onu Yıldız Tilbe olarak bildik.

 İlle de bir başlangıç gerekecekse rahminden kıvranarak söylediği ‘Delikanlım’dır. Hiç mi aşk şarkısı duymamıştık ya da hiç mi ‘harbi kadın’ yoktu ortalıkta? Ama o bir başkaydı işte. Vahşi doğaydı, doğal afetti ve şefkatti. Çok aşk, fazla sevgiydi.”

Karin Karakaşlı, 1 Mart 2014’te Agos’ta yayınlanan yazısında Tilbe için böyle diyordu. Onun hayatındaki yerini eşsiz bir anlatımla açıklıyordu.

“Aşksız ve Yıldızsız yaşayamayanlar kervanında, gözümün feri söner gibi olduğunda ona sığınırım. Şarkılarına hâlâ ağlayabilmek, saflığımı koruyabildiğime delalettir. Varsın enayi desinler, çıkar deliler gibi dans ederiz birlikte yedi düvele karşı. Biliriz ki bu dünya hiçbir zaman yörüngesine oturmayacak. Yıldızla birlikte zembereğinden boşalmaya talip oluruz. Hep ‘Delikanlım’ı söyleriz hayatın ortasında.”

Karakaşlı yalnız değildi. Anlattığı pek çoğumuzun gözündeki, gönlündeki Yıldız Tilbe’ydi. Aşk dolu, acısını sonuna kadar yaşayan, kendini topluma göre uydurmak zorunda olmayan bir kadın…

Karin Karakaşlı’nın “Onu esirgeyerek sevmek istersin. Pamuklara sarıp sarmalamak istersin” diye tanımladığı Yıldız Tilbe çok değil 4 ay sonra ise Yahudileri hedef aldı. Üstelik bunu Hitler’i olumlayarak yapıyordu. Nedeni ise İsrail’in Gazze’de düzenlediği operasyondu. Twitter’daki mesajlarında “Allah Hitler’den razı olsun. Bunlara az bile yapmış. Ne kadar haklıymış adamcağız” ve “Bu Yahudilerin sonunu gene Müslümanlar getirecek. Allah’ın izniyle az kaldı az” diyordu.

tilbe-twit

Bu mesajların Yahudi toplumunu nasıl etkilediğini Avukat Rita Ender, Agos’taki yazısında kaleme alıyordu. Ama önce Tilbe’nin aşk şarkılarını hatırlatıyor, acımasızlığını sorguluyordu.

“Kalbim duraksız haykırışlarda

Ne yapsan ayrılamam senden asla

Hafife alma aşk vurur insana

Bu kadar kolay sanma delikanlım”

Hiç aşık olmamış birisi bile, bu şarkıyı söyleyen Yıldız Tilbe’yi duysa, aşka inanır. Aşkın vuracağına ikna olur. Aşkı, acısı ile birlikte tanır. Peki; acıyı, vurgunu bu kadar iyi bilen bu kadın nasıl olur da “bazı” acılar hakkında bu kadar acımasız olur?  

(….) 

Korkan insanlar titrerler ve sesleri kesilir. Tacize uğrayan bir kadının çığlık atamaması, boğazının o anda düğümlenmesi gibi, aynı. İşte tam da bu yüzden, hangi siyasi görüşte –antisiyonist dahil- olursa olsun, Türkiyeli Yahudiler yine bu hisle çığlık atamayabilirler. Ama içlerine attıkları, atmak zorunda oldukları-olacakları ve içeride bir yerlerin çok kanadığı, çok kanayacağı kesin.”

Ve Karin Karakaşlı… 4 ay önce ona verdiği değeri kaleme alan Karakaşlı Agos’ta “Bu kez seni değil sana yazıyorum” diyordu. Kendini nasıl aldatılmış, kalbi kırılmış hissettiğini anlatıyordu…

“Şimdi adını söylemek ağır geliyor. Şarkılarını dinlemekten bahsetmeyeyim bile. Kıssadan hisse anladığım, ölülerden şaşmamam gerektiği. Zaten Allah seni inandırsın, sevdiğim ölüler, sevdiğim yaşayanlardan çok. Hayattakileri sevmenin, hele de yazıya dökmenin bedeli ağır oluyor. Böyle kalıyorsun sonra. 

Başka ne diyeyim ki?.. Yahudi, Ermeni, Rum arkadaşlarına bir sor isterim. “Sizce bu yazdıklarımda nefret var mı? Sizi yaraladı, kızdırdı mı?” 

“Yok caaanım, nerden çıkarıyorlar?” diyen olursa, bil ki dostun değil. Çünkü dilimizin güzel deyişiyle “Dost acı söyler” Sana doğru ses edenler, ille de dostun bir gülü ile incinenlerdir.”

Yıldız Tilbe sevenlerini “Vazgeçtim” şarkısındaki gibi “dili ile yaralamıştı”. Ve onu sevmenin bedelini ağır ödetiyordu…

TEK PİŞMANLIĞI HİTLER’İ ANMASINAYDI

Gelen eleştiriler sonrasında “Pişmanım” diyordu. Ama tek pişmanlığı Hitler’i anmasıydı. Twitter üzerinden yayınladığı mesajında, “Sadece Hitler’i karıştırdığım için pişmanım çünkü o da günümüzde zulüm yapan Yahudilerle aynı hiçbir farkları yok” diyordu.

yildiz-tilbe_8767

BİR KLİŞE OLARAK “AMA BENİM DE ERMENİ ARKADAŞLARIM VAR!”

Sahnede, şarkılarında, duruşunda normlara sığmayan o kadın tam da “düzenin” içine giriveriyordu sosyal paylaşım platformunda. Klişelere sıkışıyordu. Bunlardan biri de “engin” hoşgörüsünü Ermeni arkadaşlarının varlığı ile perçinlemekti: “Türkiye Yahudileri ile hiçbir sorunum olmadı, olamaz. Türkiye Hristiyanlarıyla da hiçbir sorunum olmadı, olamaz. Niye olsun ki? En iyi anlaştığım arkadaşım ve en iyi menajerim Anuş Bakış Ermeni Hristiyandı. Çok iyiydi. Keşke bütün insanlar onun gibi olsa cennetti”

yilidz-tilbe_7384

Halbuki en iyi Ermeniler bilirler soykırıma uğradıkları bu topraklarda kahramanlaştırılan faillerinin adları ile yaşamak zorunda kalmayı. Ne de olsa devlet yoğun yaşadıkları ilçelerde geçmişlerini hatırlatır sürekli. 1915’i…

Mesela okullarının hemen yanında Talat Paşa İlköğretim Okulu yükselir. Dönemin İçişleri Bakanı’nı asla unutmasınlar, unutamasınlar diye… Oturdukları sokakların, caddelerin isimleri de değiştirilmiştir. Kurtuluş, Bozkurt ve Ergenekon gibi…

Durum böyle olunca Turkcell’in Sevgililer Günü’nde sevgi sözcüklerini Yıldız Tilbe’ye söyletmesi şaşırtıcı değil elbet. Tilbe “Kokudan hediye olur mu? Mumlu yemek doyurur mu?” diye sorsa da pek çoğumuzun içinden aynı soru yükseliyor: “Yıldız Tilbe’nin şarkı sözleri artık kalbimize dokunur mu?”