“Öldürmek kolaydır. Yaşatmak zordur. Siz zor olanı seçin. Bir insanı kurtarmak elinizdeyse kurtarın. Unutmayın bir insanı kurtaran tüm insanlığı kurtarmış sayılır.”
II. Dünya savaşı sırasında yaşananlar uzun süre anlatılmadı. Bu öykülerin baş kahramanı olan insanlar yıllarca travmalar yaşadı. Holokost kurbanlarının sayıları gün geçtikçe azalıyor. Yaşadıkları şeyleri anlatmaları oldukça zor. Yaşadıkları koşullar, maruz kaldıkları eziyet, zulüm ve nefret anlaşılması çok zor şeyler. Pek çoğunun tek suçu vardı: O da Yahudi doğmak. Yok edilmek istenen, çeşitli ölüm kamplarından sağ kalanlar… İşte gerçek mucize var burada… Bu koşullardan kurtularak yaşama dönen kişilerin hepsinin söylediği tek şey: “Eve döneceğimize inanmıyorduk”. Bir mucize eseri olarak kaçan kurtulan veya yardım alarak kurtulan insanların ortak amacı yaşadıklarının herkes tarafından bilinmesi. Yüzyıllar boyunca savaşlar oldu ve hep olacak. Irkçılık dünyada var oluyor ve olmaya da devam ediyor. Din savaşları da oldu ve hep olacak. Bütün bunlara rağmen dünya çok iyi insanlarla da dolu. Kendi hayatını hiç sayarak bir sürü insanı kurtaran, adları tarihin sayfalarına ölümsüz kahramanlar olarak geçen insanlar…
İkinci Dünya Savaşında milyonlarca insan katledildi. Eşcinsellerin sessiz çığlıkları, Yahudilerin var olma çabası, Yahudi çocuklarının derinden haykırışları, cansız bedenlerin doldurduğu çukurlar, yakılan cesetlerin kokusu, Alman Nazi SS subaylarının çizmeleri ve aldıkları rüşvetler, ölüm kampları, ölüm trenleri, insanların yüzlerindeki korku, engellilerin ölüm haykırışları ve çingenelerin feryatları yıllarca o dönem yaşayan insanların hafızalarından çıkamadı. Yaptığım uzun süreli bir araştırmada bazı Holokost tanıklarına rasladım. Özellikle kollarındaki Davudun Yıldızı ya da kalkanı olarak bilinen Magen David ve onlara ölüm kamplarında verilen bir numaranın kollarına dövme yapılarak kazılması ve yüzlerindeki çekilen acı ve ızdırapların izleri beni yazmaya yöneltti. Çok yaşlı olan ve her gün sayıları azalan bu canlı tanıklar ancak yıllar sonra yaşadıklarını açığa çıkarabildiler. Kimbilir daha öyküsünü gizleyen veya yaşama veda eden milyonlarca insan var. Belki de onların öykülerini hiçbir zaman bilemeyeceğiz. Öykülerini anlatan kişilerin canlı tanıklıkları ve anlatımları nedeniyle yazabildiğimiz birkaç öykü ve insan olabilen her kişinin bu öyküleri okurken duyguları ve hissettikleri belki de akan gözyaşları… Bir de bu olaylar gerçekleşirken sessiz kalanlar, kıllarını kıpırdatmayanlar. Dilerim hiçbir din ve millet bir daha böyle vahşetleri yaşamaz.
Bir insan kurtaran tüm dünyayı kurtarmış sayılır…
1.1 milyondan fazla çocuğun katledildiği Holokost!
Bir okul müdürü her eğitim öğretim yılı başında öğretmenlere bu mektubu gönderirmiş: Bir toplama kampından sağ kurtulanlardan biriyim. Gözlerim hiçbir insanın görmemesi gereken şeyleri gördü. İyi eğitilmiş ve yetiştirilmiş mühendislerin inşa ettiği gaz odaları, iyi yetiştirilmiş doktorların zehirlediği çocuklar, işini iyi bilen hemşirelerin vurduğu iğnelerle ölen bebekler, lise ve üniversite mezunlarının vurup yaktığı insanlar. Eğitimden bu nedenle kuşku duyuyorum. Sizlerden isteğim şudur: Öğrencilerinizin insan olması için çaba harcayın. Çabalarınız bilgili canavarlar ve becerikli psikopatlar üretmesin. Okuma yazma, matematik, çocuklarınızın daha fazla insan olmasına yardımcı olursa ancak o zaman önem taşır…
Unutma, unutturma!
İnsanlık öldü mü?.Bazen bir bakarsınız ki insanlar size zulüm yapıyor. Etrafta sizi kurtaracak kimse yok. Tabii her zaman yüce Tanrıya sığınır onun yardımını isteriz. Dünyada her insan bir yer teşkil eder ve kutsal kitapların dediği gibi bu dünyaya gelen her insanın bir nedeni, geliş sebebi ve amacı vardır. Evet bir görevi vardır herkesin. Hatta kötülerin zulüm yapanların bile… Ne demişler kötüler olmasaydı insanlar iyiliğin güzelliğin ne olduğunu anlamayacaktık.
Dedik ki her insan bir yer teşkil eder bu dünyada. Önemli olan cüsseleri değildir elbette. Herkes yüreği kadar bir yer işgal eder bu dünyada. Bazıları bazılarına zulüm ederlerken bilmezler ki herkese yer vardır bu dünyada. Ama gözü doymayan her şeyi isteyen açgözlüler öyle düşünmez. Aslında hepimiz için yer var bu dünyada. Herkes için ekmek ve su da. Yeter ki bu dünyaya sığalım. Bazıları sığamaz bu dünyaya. Hep isterler daha fazlasını. Dünyadaki açlar değildir yoksulluk getiren. Doymasını bilmeyen zenginler ve hep isteyenlerdir. Bir insan düşünün sırf dini yüzünden ölüme mahkum edilsin, sırf o dinde doğdu diye acımasızca öldürülsün ve yargılansın… Kutsal kitaplar bize ne öğretir: Dini ne olursa olsun her insan Tanrının görüntüsünde yaratılmıştır. Yani her insanda bir parça Tanrısal özellik vardır. İnsanlardaki iyiyi görmeye çalışmak kendimizi kandırmak mıdır yoksa gerekli olan mıdır? Bazıları bu dünyaya yok etmek ve sadece zarar vermek için mi gelmişlerdir? Şeytanın dünyadaki akrabaları mıdırlar? Halbuki, bize öğretilen kutsal kitaplarda yazan “Dünya iyilik üzerine kurulacaktır” neyi ifade eder öyleyse. Her yerde zulüm eden varsa kötüler varsa Tanrının mucizeleri yok mudur? Mucizelere inanır mısınız? Ben inanırım ve bu mucizeleri yaşadığım için yüce Tanrıya binlerce teşekkürler. Bu mucizeleri daha dünyada binlerce kişi yaşıyor. Bazıları görmek inanmak istemiyor bazıları fark etmiyor. Ama onlar her gün gerçekleşiyor. İşte insanlığın ölüp tekrar yeşerdiği gerçekten yaşanmış gözyaşları ve acıyla ıslanmış, tarihe birer yara olarak geçecek hikayeler.
Reneta Sibel Yolak
“Öldürmek kolaydır. Yaşatmak zordur. Siz zor olanı seçin. Bir insanı kurtarmak elinizdeyse kurtarın. Unutmayın bir insanı kurtaran tüm insanlığı kurtarmış sayılır.”
II. Dünya savaşı sırasında yaşananlar uzun süre anlatılmadı. Bu öykülerin baş kahramanı olan insanlar yıllarca travmalar yaşadı. Holokost kurbanlarının sayıları gün geçtikçe azalıyor. Yaşadıkları şeyleri anlatmaları oldukça zor. Yaşadıkları koşullar, maruz kaldıkları eziyet, zulüm ve nefret anlaşılması çok zor şeyler. Pek çoğunun tek suçu vardı: O da Yahudi doğmak. Yok edilmek istenen, çeşitli ölüm kamplarından sağ kalanlar… İşte gerçek mucize var burada… Bu koşullardan kurtularak yaşama dönen kişilerin hepsinin söylediği tek şey: “Eve döneceğimize inanmıyorduk”. Bir mucize eseri olarak kaçan kurtulan veya yardım alarak kurtulan insanların ortak amacı yaşadıklarının herkes tarafından bilinmesi. Yüzyıllar boyunca savaşlar oldu ve hep olacak. Irkçılık dünyada var oluyor ve olmaya da devam ediyor. Din savaşları da oldu ve hep olacak. Bütün bunlara rağmen dünya çok iyi insanlarla da dolu. Kendi hayatını hiç sayarak bir sürü insanı kurtaran, adları tarihin sayfalarına ölümsüz kahramanlar olarak geçen insanlar…
İkinci Dünya Savaşında milyonlarca insan katledildi. Eşcinsellerin sessiz çığlıkları, Yahudilerin var olma çabası, Yahudi çocuklarının derinden haykırışları, cansız bedenlerin doldurduğu çukurlar, yakılan cesetlerin kokusu, Alman Nazi SS subaylarının çizmeleri ve aldıkları rüşvetler, ölüm kampları, ölüm trenleri, insanların yüzlerindeki korku, engellilerin ölüm haykırışları ve çingenelerin feryatları yıllarca o dönem yaşayan insanların hafızalarından çıkamadı. Yaptığım uzun süreli bir araştırmada bazı Holokost tanıklarına rasladım. Özellikle kollarındaki Davudun Yıldızı ya da kalkanı olarak bilinen Magen David ve onlara ölüm kamplarında verilen bir numaranın kollarına dövme yapılarak kazılması ve yüzlerindeki çekilen acı ve ızdırapların izleri beni yazmaya yöneltti. Çok yaşlı olan ve her gün sayıları azalan bu canlı tanıklar ancak yıllar sonra yaşadıklarını açığa çıkarabildiler. Kimbilir daha öyküsünü gizleyen veya yaşama veda eden milyonlarca insan var. Belki de onların öykülerini hiçbir zaman bilemeyeceğiz. Öykülerini anlatan kişilerin canlı tanıklıkları ve anlatımları nedeniyle yazabildiğimiz birkaç öykü ve insan olabilen her kişinin bu öyküleri okurken duyguları ve hissettikleri belki de akan gözyaşları… Bir de bu olaylar gerçekleşirken sessiz kalanlar, kıllarını kıpırdatmayanlar. Dilerim hiçbir din ve millet bir daha böyle vahşetleri yaşamaz.
Bir insan kurtaran tüm dünyayı kurtarmış sayılır…
1.1 milyondan fazla çocuğun katledildiği Holokost!
Bir okul müdürü her eğitim öğretim yılı başında öğretmenlere bu mektubu gönderirmiş: Bir toplama kampından sağ kurtulanlardan biriyim. Gözlerim hiçbir insanın görmemesi gereken şeyleri gördü. İyi eğitilmiş ve yetiştirilmiş mühendislerin inşa ettiği gaz odaları, iyi yetiştirilmiş doktorların zehirlediği çocuklar, işini iyi bilen hemşirelerin vurduğu iğnelerle ölen bebekler, lise ve üniversite mezunlarının vurup yaktığı insanlar. Eğitimden bu nedenle kuşku duyuyorum. Sizlerden isteğim şudur: Öğrencilerinizin insan olması için çaba harcayın. Çabalarınız bilgili canavarlar ve becerikli psikopatlar üretmesin. Okuma yazma, matematik, çocuklarınızın daha fazla insan olmasına yardımcı olursa ancak o zaman önem taşır…
Unutma, unutturma!
İnsanlık öldü mü?.Bazen bir bakarsınız ki insanlar size zulüm yapıyor. Etrafta sizi kurtaracak kimse yok. Tabii her zaman yüce Tanrıya sığınır onun yardımını isteriz. Dünyada her insan bir yer teşkil eder ve kutsal kitapların dediği gibi bu dünyaya gelen her insanın bir nedeni, geliş sebebi ve amacı vardır. Evet bir görevi vardır herkesin. Hatta kötülerin zulüm yapanların bile… Ne demişler kötüler olmasaydı insanlar iyiliğin güzelliğin ne olduğunu anlamayacaktık.
Dedik ki her insan bir yer teşkil eder bu dünyada. Önemli olan cüsseleri değildir elbette. Herkes yüreği kadar bir yer işgal eder bu dünyada. Bazıları bazılarına zulüm ederlerken bilmezler ki herkese yer vardır bu dünyada. Ama gözü doymayan her şeyi isteyen açgözlüler öyle düşünmez. Aslında hepimiz için yer var bu dünyada. Herkes için ekmek ve su da. Yeter ki bu dünyaya sığalım. Bazıları sığamaz bu dünyaya. Hep isterler daha fazlasını. Dünyadaki açlar değildir yoksulluk getiren. Doymasını bilmeyen zenginler ve hep isteyenlerdir. Bir insan düşünün sırf dini yüzünden ölüme mahkum edilsin, sırf o dinde doğdu diye acımasızca öldürülsün ve yargılansın… Kutsal kitaplar bize ne öğretir: Dini ne olursa olsun her insan Tanrının görüntüsünde yaratılmıştır. Yani her insanda bir parça Tanrısal özellik vardır. İnsanlardaki iyiyi görmeye çalışmak kendimizi kandırmak mıdır yoksa gerekli olan mıdır? Bazıları bu dünyaya yok etmek ve sadece zarar vermek için mi gelmişlerdir? Şeytanın dünyadaki akrabaları mıdırlar? Halbuki, bize öğretilen kutsal kitaplarda yazan “Dünya iyilik üzerine kurulacaktır” neyi ifade eder öyleyse. Her yerde zulüm eden varsa kötüler varsa Tanrının mucizeleri yok mudur? Mucizelere inanır mısınız? Ben inanırım ve bu mucizeleri yaşadığım için yüce Tanrıya binlerce teşekkürler. Bu mucizeleri daha dünyada binlerce kişi yaşıyor. Bazıları görmek inanmak istemiyor bazıları fark etmiyor. Ama onlar her gün gerçekleşiyor. İşte insanlığın ölüp tekrar yeşerdiği gerçekten yaşanmış gözyaşları ve acıyla ıslanmış, tarihe birer yara olarak geçecek hikayeler.
Paylaş: