Arşiv Göze Çarpanlar

Hitler’e suikastın 80. yılı: Georg Elser

Kaynak: marksist.org, Z. Soner Dinç

Bugün Georg Elser’in Hitler’e Münih’te suikast düzenlemesinin yıl dönümü. Hitler ve Nazi partisi üyelerinin, Münih Birahane darbesinin yıl dönümünü kutlamak için buluştuğu salonda, tam 80 yıl önce bugün, Hitler suikasttan 13 dakika daha az konuştuğu için kurtuldu. Georg Elser on yıllar boyunca unutulmuş, adı anılmayan biriydi. Ancak artık kenarda kıyıda kalmayan, yaptıkları hatırlanan biri.

Sinemada da Elser’in hikâyesini görmek mümkün. 2015’te ilk gösterimi yapılan “13 dakika”, Türkçeye “Hitler’e Suikast” olarak aktarılan, filmi Elser’in hayatına odaklanmaktadır. Filmin Almanca orijinal adının “Elser-Er hätte die Welt verändert” olması da, aslında başka bir tartışmanın yolunu açıyor: Elser-Dünyayı Değiştirebilirdi. Burada büyük bir sistematik işleyiş olarak faşizmi, Almanya özelinde Nazi rejimini, bir kişi üzerinden okuma gibi yöntemsel ve politik bir hata yapılıyor. Bunu bir süredir yaygın olarak okunan Sebastian Haffner’in etkileyici, ancak benzeri bir eksikliğe düştüğü görülen kitaplarında da görmek mümkün. Fakat bu, konudan kısmen sapmak olur, o yüzden değinerek geçmek istiyorum.

Georg Elser küçük bir kasabada yaşayan bir marangoz ve müzisyen. Hitler’e Suikast filmi, Kasım 1939’da Hitler’e Münih’te Nazilerin bir toplantısında düzenlediği bombalı suikasta ve sonrasına odaklanan oldukça etkileyici bir dönem filmi. Elser’i pek çok kişi daha önce duymamıştı, bilmiyordu, bu filmle birlikte o ve tarihsel olayın özelliği artık daha yakından biliniyor.

Elser, küçük bir kasabada yaşayan, sosyalistlere hep sempati duyan ama hiç içlerine girmemiş biri. Elbette net bir anti-faşist, faşistlerden nefret ediyor. Zira gözlerinin önünde dünya değişiyor, komünist arkadaşları birer birer götürülüyor, Yahudiler sistematik olarak toplumun dışına itiliyor, yani faşist rejim inşa oluyor.

O bütün bunları durdurmak için Hitler’i ve Nazi rejimi lider kadrosunu öldürmek gerektiğini düşünüyor ve mesleğinin de incelikleriyle, azimle Nazilerin toplantı yerine bomba yerleştiriyor. Hitler normalden kısa konuştuğu için (13 dk ile kurtuluyor malum) o ölmüyor, salondaki 8 kişi ölüyor. Bu saldırıyı tek başına yaptığına inanmadıkları ve ondan daha fazla bilgi almak istedikleri için Nazi subayları Elser’e bin bir türlü yöntemle işkence ediyorlar.

Pek çok şeyden sonra, savaşın bitmesine çok az bir zaman kala Elser’i 1945 yılında Dachau toplama kampında idam ederek öldürüyorlar. Elser bir yerde “Bu süreçte yanımda başkalarının da olmasını isterdim, ama gerçekten yoktu” minvalinde bir şeyler söylüyor. Elser elbette ki anti-faşist hareketin direniş tarihinde sembol isimlerden. Ama kendisinin de dediği gibi yalnız, son derece örgütlü bir yapı olan Nazilere karşı yalnız, bireysel bir düzlemde bir şeyler yapmak zordur. Neredeyse imkânsızdır. 

Doğru, faşizm bütün dehşetiyle korkunç işler yaptı. Ancak ona karşı hiçbir direnişin olmadığını söylemek, direnenleri anmamak büyük bir haksızlık. Zira sayısız ve çok kıymetli direniş örnekleri de var, bunlardan biri de mütevazı ancak esaslı hikayesiyle, Georg Elser.