Arşiv Göze Çarpanlar

Süpermarket raflarında antisemitizm

Hitler’in Kavgam kitabı

Kaynak: taz, Serdar Korucu

Telif haklarının düşmesinin ardından Türkiye’de tekrar basılmaya başlanan Hitler’in Kavgam kitabı, süpermarketlerde satılıyor. Tepkiler konusunda Türkiye Yahudi toplumu çoğu zaman yalnız.

“30 Nisan 1945’te Berlin’de hayata gözlerini yuman Adolf Hitler, bir politikacı ve asker olmanın yanı sıra ressam ve yazardır.“

Ankara merkezli Parga Yayıncılık’ın 2015 yılında bastığı Kavgam kitabı bu sözlerle başlıyor. Bahsedilen kişi, 2. Dünya Savaşı’nın fitilini ateşleyen, milyonların ölümüne neden olan ve savaşı kaybettiğini anladığında da hayatını sığınakta kafasına sıktığı bir kurşunla sonlandıran Adolf Hitler…

Kitabın sonundaki fotoğrafların altında daha tartışmalı ifadeler yer alıyor. Mesela birinde “Memleketi ve vatandaşları için her türlü fedakarlığı yapan Adolf Hitler“ yazıyor, diğerindeyse ölümüne neden olduğu 6 milyon Yahudi’nin 1,5 milyonu çocuk değilmişçesine bir çocukla birlikte gülümseyen fotoğrafı şu not ile birlikte yer alıyor: “Adolf Hitler’in çocuk sevgisi“.

Türkiye’de pek çok yayınevinin kağıt krizi ve kitap okuma oranındaki düşüş nedeniyle zorlandığı bir dönemde Parga Yayıncılık’ın satışları iyi gidiyor. Şu anda Kavgam‘ın 3. baskısı dolaşımda. İnternetten kitap satan çeşitli sitelerde, Kavgam’ın stoklarda kalmadığı bilgisi yer alıyor.

„Zararlı değil, milliyetçi“

Baran Yıldız*, Kavgam’ı satın alan okuyuculardan biri. İsminin yayınlanmasını istemeyen, bunun için müstear kullananan Yıldız, Kavgam kitabını okuduktan sonra 7 Haziran’daki Instagram’ın hikaye alanında “Biraz da kitap okuyalım“ diye paylaşım yapmış. Ona göre Kavgam zararlı değil, yalnızca “milliyetçi“. Baran kendisinin de milliyetçi olduğunu söylüyor ve ekliyor: “Milliyetçilik kötü değil. Hitler Almanların, bense Türklerin gücüne inanıyorum. Mesela ülkemizde bir Suriyeli sorunu var. Artarak da devam ediyor. Neler neler yapıyorlar, sessiz kalamıyorum. Buna nasıl susabiliriz? Bizim evlatlarımız şehit oluyor.“

Yıldız’ın Kavgam’ı ilgi çekici bulmasının bir diğer sebebi, bu kitabın “bir liderin tartışmasız gücünü göstermesi“. Üstelik ona göre bu Türk kültüründe de var olan bir öğe: “Tarih boyunca Türklerde ulu bir hakan olmuş. Orta Asya’dan bizi buraya getiren, devletler kurduranlar hep bir kişi. En sonuncusu da Atatürk.“ Baran’a göre bu güçlü liderlik Mustafa Kemal ile de sona ermiş değil. Türkiye’yi içinden geçtiği buhranlı dönemden de yine bir “kurtarıcı“nın çıkaracağına inanıyor.

Senede 10 bin adet

Aslında kitaba yönelik ilgi yeni bir durum değil. Kavgam, Türkçe’ye çevrildiği 1939 yılından beri yılda ortalama 10 bin adet satıyor. 1940-2000 yılları arasında kitap 30 kere basılmış. ABD’nin Irak’ı işgal ettiği ve İsrail-Filistin çatışmalarının sıklaştığı 2004-2005 yıllarında Kavgam kitabı Türkiye’de çeşitli yayınevleri tarafından bir kez daha basılmaya başlandı. Ucuza satılan kitap, çok satanlar listesine girdi. Dönemin Türkiye Yahudi Cemaati Başkanı Silvyo Ovadya, o dönem yaptığı basın açıklamasında kitaba yönelik ilginin artmasıyla birlikte Türkiye’deki antisemitizmin yükselişine dikkat çekmişti:

„Kitabevlerine girince ön raflarda bu kitabı görmek beni rahatsız ediyor. Onlar bu olaya ticari bakıyor. Bu kitabın satışı antisemitizmin yükseldiğini gösteriyor. Tabii ki bunu her okuyan faşist diye bir kural yok ama kitaba ilgi çekilmeye çalışılması çok kötü.“

O dönem yayınevlerini durduransa telif kanunu oldu. Adolf Hitler’in Kavgam’ının telifi Almanya’nın Bavyera Eyaleti’ne aitti. Bu hak 31 Aralık 2015’e kadar devam ediyordu. Bavyera Eyaleti Hükümeti, açtığı davayı 2007’de kazandı ve kitabın Türkiye’de basılması engellendi.

„Antisemitizm itibarlı bir siyasi duruş olarak görülüyor“

Bugün ise Türkiye’de Kavgam kitabına süpermarket raflarında rastlamak da mümkün. Bu tür durumlar çoğu zaman yalnızca Türkiye Yahudi toplumundan gelen tepkilerin ardından ortaya çıkıyor. Kitabın Migros’taki satışının kaldırılması 2016’nın Şubat ayında sosyal medyada yükselen tepki ile oldu. Fakat Migros, Kavgam’ı satan tek market değil. Şalom gazetesi yayın koordinatörü Virna Banastey’in 22 Mayıs’ta “Ey sevgili @CarrefourSA sattığın topu topu 20 tane kitap… Bunlardan biri de Kavgam olmasaydı ne olurdu…“ diye paylaştığı mesajının Carrefour’un Fransa merkezi tarafından duyulması ile kitap Türkiye’deki raflardan hızla kaldırıldı.

Aras Yayınları Genel Yayın Yönetmeni Rober Koptaş’a göre de Kavgam’ın ne kadar okunduğuna dair bir verinin elde edilmesi zor. Fakat bu kitabı basanların “ticari güdüyle hareket eden kimi yayınevleri“ olduğunu vurguluyor: “Ekonomik bir karşılığı olduğunu anlamak zor değil“.

Kavgam’ın uzun yıllar Batı’da yasaklı olduğunu ancak bu süreçte bile Türkiye’de serbest olduğunu hatırlatan Koptaş, bunun sebebi, Holokost’un Türkiye’de geniş kesimler için yabancı ve uzak bir mevzu olması: “Eğer ilkeli ve tutarlı bir etik-siyasi değerler manzumesine sahip değilseniz ve riya temelinde hareket ediyorsanız, sizin coğrafyanıza ya da tarihinize değmeyen suçlar konusunda kulaklarınızı kapatıp ıslık çalabiliyorsunuz.“

Kitabın telif hakkı Almanya’da 2015 yılının sonunda yasal olarak düştü ve kitabın basımının önü açıldı. Kitabın basımı engellenemeyeceği için Münih merkezli Çağdaş Tarih Enstitüsü içinde 3 bin 700 dipnota yer veren özel bir baskı hazırladı. Böylece Hitler’in ürettiği komplo teorileri,modern araştırmaların sonuçlarıyla çürütülerek ve Yahudiler hakkında kullandığı nefret dolu ifadeler eleştirilerek okuyucusu ile buluştu. Kitap, yalnızca ilk yılında 85 bin adet satılarak Almanya’da da çok satanlar listesine girdi.

Koptaş’ın gözlemlerine göre, Türkiye’de Kavgam’ın basım sürecinde geçmiş ile bugün arasında farklılık gösteren bazı noktalar var: “Geçmişte kitabı İslami eğilimli yayınevleri, siyasal İslamcı okur kitlesi için basıyordu ve buradaki ortak motivasyon daha ziyade Filistin davasıyla ilgiliydi“. Koptaş, bugün kitabın çok daha geniş bir okur kitlesini hedefleyen baskılarının süpermarket gibi mecralarda bulunabiliyor olmasına değinirken, bu durumun muhtemel tehlikelerine de dikkat çekiyor:

“Antisemitizm belli ki Türkiye’de ayıplanan, utanılacak bir suç olarak değil, öyle veya böyle itibarlı bir siyasi duruş olarak görülüyor. Bu hal, antisemitizmin tabanda, geniş kesimler tarafından içselleştirilmesi gibi korkutucu bir sonuç doğuracaktır.“