Arşiv Göze Çarpanlar

Adalar can çekişiyor

Kaynak: KeHaber

Agos’ta Julia Kütnaroğlu’nun haberine göre CHP İstanbul Milletvekili Selina Doğan, TBMM’de İstanbul Milletvekili Yakup Akkaya ve Kınalıada Platformu Sözcüsü Nurhan Çetinkaya ile birlikte geçtiğimiz günlerde Adalar’ın sorunlarına yönelik bir basın toplantısı düzenledi. Toplantıda, uzun zamandır çözüm bekleyen sorunlardan yola çıkarak ‘Adalar artık S.O.S veriyor’ ifadelerini kullanan Selina Doğan, Adalar’ın kültür mirası olarak kabul edilmesini istedi. Bütçe ve lojistik destek eksikliğinin adaları zor durumda bıraktığına değinen Doğan, adaların değişmekte olan demografik yapısından da kaygı duyduğunu belirtti: “Belediyenin tüm çabalarına rağmen bütçe ve lojistik destek eksikliğinden dolayı Adalar can çekişiyor, SOS veriyor. Sorunların çözülmüyor olması, iktidarın Adalar’ın demografik yapısını değiştirme amacında olduğu kaygısını uyandırıyor.
Toplantıda yer alan CHP Bakırköy Belediye Meclis Üyesi ve Kınalıada Platformu kurucusu Nurhan Çetinkaya ise defalarca dile getirilmesine rağmen sorunlara çözüm bulamadıkları için TBMM’nin kapısını çaldıklarını belirtti. Başlıca çözümün ‘Adalar seçmeni olmak’ olduğunu mecliste de yineledi. Konuşmasında sağlık ve güvenlik hizmetlerinde yetersizlik, kaçak yapılaşma, ulaşım zorluğu, uyuşturucu kullanımında artış, ödenek yetersizliği ve elektrikli araç artışı gibi pek çok soruna değinen Çetinkaya, çözüm önerilerini ise şöyle sıraladı:
“Her şeyden önce Adalar için Adalar halkının da katılımının olduğu özel bir yönetim anlayışı hayata geçirilmeli. İmkanları yetersiz kalan Adalar Belediyesi’nin gelirinin artırılması için çok büyük rakamlara ulaşan ulaşım gelirinden pay ayrılması dahil olmak üzere düzenlemeler yapılmalı. Adalar’da asayişin sağlanması için güvenlik güçlerinin sayısı artırılmalı. Denetimler artırılmalı ve organize suç örgütlerinin oluşmaması / yok edilmesi için kapsamlı güvenlik önlemleri alınmalı. Birbirinden bağımsız her adaya 112 acil sağlık servisi dışında 24 saat hizmet veren temel sağlık hizmetlerini karşılayacak sağlık birimleri açılmalı. Adalar’da kışlık yaşamın daha canlı hale getirilmesi için hem yaşlı nüfusun ihtiyaçlarını karşılayabileceği hem de genç nüfusun yaşamını devam ettirebileceği projeler hayata geçirilmeli. Bu bakımdan ulaşım ve sağlık hizmetleri özel olarak ele alınmalı. Genç nüfusun artırılması için bir fakülte ya da meslek yüksek okulu kurulmalı. Denizcilik İşletmeleri tarafından gemi seferleri arttırmalı ve Adalar halkı özel işletmelerin insafına bırakılmamalı. Kış aylarında sefer sayıları artırılmalı ve Adalar arasında ring seferleri yapılmalı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Adalar’a üvey evlat muamelesi yapmayarak kendi sorumluluk alanında bulunan yol ve alt yapı gibi hizmetleri tam olarak yerine getirmeli. Kış aylarında sahipsiz bırakılan sokak hayvanları için barınak imkanları geliştirilmeli ve bu konuda merkezi yönetim ve İstanbul Büyükşehir belediyesi tarafından belediyemize destek olunmalı.”
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Adalar’a üvey evlat muamelesi yapmamalı” çağrısı ardında Adalar’ın etnik dokusunun değiştirilme mekanizmalarına dikkat çekilmek isteniyor. BüyükAda, Heybeli, Burgaz, Kınalı bilindiği gibi gayrimüslim vatandaşların yoğunlukta olduğu adalardı. Etnik kırıntılanma ’70’li yıllardan bu yana hızlanıp giderken son dönem renkli mozaik bu sosyal dokuya son darbenin vurulmakta olduğunun işareti. 

Yeni çıkan Yaz Sıcağı isimli romanı çerçevesinde, Artful Living’e konuşan yazarı Defne Suman bu konuyu iyi yansıtıyor; 


Kendi benliğimde duyduğum eksilme, azalma hissi sadece bana has olmasa gerek. Çocukken Büyükada’da duyduğum farklı dilleri artık duymuyorum. Oysa biz balkonda kahvaltı ederken komşu bahçelerden Rumca, Ermenice, Ladino konuşmalardan duyardım. Lisedeyken oynayacağımız tiyatro oyunu için kostüm bakmaya Beyoğlu’na çıktığımda bir Rum bir madamın şapkacı dükkanında bulmuştum kendimi. O yetmiş yaşlarındaydı, ben on altı. Beni aynanın önüne oturtup bir sürü şapkayı takıp çıkartmıştı başıma. Bir yandan da eski günleri anlatmıştı. Kendisi Kurtuluş’ta fakir bir ailenin çocuğu olarak büyümüş. Sonra Musevi bir oğlana aşık olmuş. Aileler kıyametleri kopartmışlar ama bunlar evlenmiş. Ben birine aşık mıymışım? Başka bir dünyaya, başka bir zamana düşmüş gibi hissetmiştim kendimi. Yüreğim genişlemişti. Hayal gücümün ufukları da öyle. Bugün Beyoğlu’nda böyle bir dükkan da, bir Rum madam da bulamazsınız. Günlük hayat tecrübemiz sığlaşıp, tek tipe indikçe yüreklerimiz de daralıyor, tahammül sınırlarımız daralıyor, zihinlerimiz esnekliğini kaybediyor. Çokkültürlülüğün kaybı bizi daha eksik insanlara dönüştürüyor.
BurgazAda’yı odak alan Antigoni Küçük Adamız Hayatımız belgeseli konuyu tüm boyutlarıyla en açık şekilde yansıtıyor. Videoyu izlemek için tıklayın: / Antigoni Our Small Island Our Life ► 51:00