Arşiv Haberler

Hagop Baronyan’ın İstanbul Gezintisinde Yahudiler – Serdar Korucu

Ermeni edebiyatının hiciv ustalarından Hagop Baronyan’ın ‘İstanbul Mahallelerinde Bir Gezinti’ kitabı 19. yüzyılın Osmanlı başkentindeki Ermeni toplumunu konu alıyor. Ancak Baronyan’ın eserinde Yahudiler de kendine yer buluyor.

Hagop Baronyan’ın ‘İstanbul Mahallelerinde Bir Gezinti’ kitabı 2014 yılında Can Yayınları tarafından yayınlandı. Paris Hilda Teller Babek tarafından Türkçeye kazandırılan kitapta Baronyan, 19. yüzyılın ikinci yarısındaki haline tanıklık ettiği Osmanlı başkentinin 34 mahallesindeki Ermeni toplum hayatını mizahi bir dille anlatıyor. Kurumların bozulmasını, toplum içi bitmek tükenmek bilmeyen çekişmeleri, tartışmaları ve adaletsizliği hicveden Hagop Baronyan, yazılarında yer yer Ermenilerle komşu Yahudi nüfusa da sözü getirir.

Baronyan, kitabında Balat’tan anlatırken söze Ermeni nüfusla değil, Yahudilerle başlar. Ne de olsa semtte ağırlığını hissettiren toplumdur:

“Başşehrimin birinci mahallesi sayılır, ucuz sebze satın almak söz konusu olunca. Şükür Musevi milletine. Sebze ve meyveler çok ucuz fiyata satılır burada. Ama yalnız Balatlılar faydalanabilir bu ucuzluktan. Çünkü Beyoğlulu veya Üsküdarlı, lahana veya elma almak için Balat’a gelemez. Benim gaz almak için Amerika’ya gidemeyeceğim gibi.”

GALATA: DİN ÇEŞİTLİDİR, İŞE YARAYANI BELLİ DEĞİLDİR

“Paranın ve çılgınlığın sınırı yok” diye tanıttığı Galata’yı “Din çeşitlidir, işe yarayanı belli değildir” diye anlattıktan sonra Hagop Baronyan’ın Hasköy için ilk cümlesi şöyle olur: “Bu köyün hakkıdır büyük evleriyle övünmek. Zamanında amiraların yaşadığı evler bugün farelerin kışlası oldu”

Baronyan Hasköy’deki Ermeni toplumunu ve okulunu eleştirirken de sözü Yahudilere getirir:

“Mahallemde şahsi hırslar söz konusu olduğunda hareketli gençler çok bulunur. Ama okul bahsi açıldığında hiç… Ara sıra Nersesyan Okulu, arkadaşlarını kıskandırırdı oysa bugün arkadaşlarını kıskanacak konumda. Eskiden köyün Musevi ve Türklerinden öğrenci alırdı, şimdiyse onların okullarına öğrenci gönderir. O zaman mahallelinin kalbi başkaydı, büyük ihtimalle. (…) Hasköylü ne ikiyüzlüdür, ne yapmacıktır ve ne de doğru konuşur, karışıktır ahlaki değeri. İstikrarları yalnızca kavga çıkarmakta geçerlidir. Bunlar gemiye bindiğinde önce soğan, sonra odun konusunu tartışırlar. En sonunda da kömür üstüne sorgulama yaparlar. Oysa Museviler fiyat ve ücretler, Rumlar da ticaret hakkında konuşurlar.”

Hagop Baronyan Kadıköy’ü tanıtırken Yahudilerle ilgili bir anlatıyı aktarır:

“Bu köy o kadar kutsaldır ki, birkaç yıl önce, Yahudi’nin biri kehanet edip dedi ki: “Yerin altına girecek k harfiyle başlayan bir köy.” Herkes bu köyün Kadıköy olduğunu bağırdı. Yahudi’nin kehaneti çıkmadı. Köyün itibarı yerle bir oldu. Kehanetin tarihini belirleyenler de oldu. Bu haberi yayan bizim Kayserililer, ucuz fiyatla ev almak için bu tevatürü anlatmışlardır. Neticede ev fiyatlan yüzde altmış ucuzladı. Birçok tüccar alacaklarını tahsil etmek istedi. Kadıköy’de oturanların birçoğu köyden ayrıldı. Bizim Kayserili esnaf bulunduğu yerden kalkmadan, “Ucuz oturalım yerin dibine de girelim” dedi.”

Hagop Baronyan son olaraksa sözü Kuzguncuk’a getirirken Yahudilerden bahseder. Tabii yine eleştirilerinin hedefinde aslında Ermeni toplumu vardır:

“Kuzguncukluların alışkanlığıdır her gece her Pazar veya bayram günlerinde evlerde toplanıp eğlenmek. Konuştukları konular genellikle tavla veya kağıt oynamak hakkındadır. Bazen de iskele kahvesinde Yahudilerle tavla oynayıp şakalaşma dersleri alırlar, Ani şivesiyle.”