Arşiv Geçmiş Zaman Hikayeleri

Mozaiğin Kayıp Parçası: Trakya Yahudileri (14/15)

Kaynak: Şalom Gazetesi, 05 Kasım 2003, Sayı: 2811, Sayfa: 8

GEZGİNLER NE DÜŞÜNÜYOR? (3/4)

GEÇMİŞ İLE GELECEK ARASINDA… – Ceni Palti

Beş gün içinde geçmiş ile gelecek arasında bir yolculuk yapabilir misiniz?

Biz yaptık. Gezdiğimiz her yer, elinde ne kaldıysa gösterdi. Konuştuğumuz her insan, aklında ve kalbinde ne kaldıysa anlattı. Biz de elimizde kamera, fotoğraf makineleri ve kayıt cihazları, geçmişimizi kaydettik geleceğe kalsın diye. Bir de kaydedemediklerimiz var: Zamanında Yahudi arkadaşlarıyla kurduğu dostlukları anlatan Silivrili bir dedenin özlemi mesela, mezar taşlarının üstündeki otları kendi elleriyle tek tek ayıklayan Gelibolulu Salamon Sıvacı’nın umutsuzluğu ya da…

Geçmişte, Yahudiliğin başkenti olmuş Edirne’deki mezarlıkların gelecekte sadece mezar soyguncuları tarafından hatırlanacağını, geçmişte ilahilerle yücelen Büyük Edirne Sinagogu’nun gelecekte çapulcular tarafından mesken tutulacağını, geçmişte insanlarla beraber kim bilir kaç kişinin umudunu, aşkını ve gözyaşlarını gömdüğü Çorlu mezarlığının üzerinde gelecekte inekler otlayacağını söyleseydiniz eğer, Trakya’daki bu zengin Yahudi kültürü gülüp geçerdi size. Şimdi ise, geçmişine ağlayan bu kültür geleceğinden en azından biraz saygı bekliyor.

İşte bu noktada gelecekten gelen biz yabancıların içine bir hüzün çöküyor, aklına sorular geliyor: “Peki ya İstanbul’a ve gittikçe eriyen İzmir’e ne olacak? Aslında biz Trakya’daki Yahudi geçmişini ararken kendi geleceğimizi mi bulmuştuk? Bundan yıllar sonra bilmem nereli gazeteciler gelip İstanbul’daki Yahudi geçmişini araştıracak ve yıkık dökük Şişli Sinagogu’nun, toza ve rutubete teslim olmuş Ortaköy Sinagogu’nun ya da harabeye dönmüş Caddebostan Sinagogu’nun resimleriyle mi dönecekler? ‘Mozaiğin kayıp parçası: İstanbul Yahudileri’ diye bir yazı dizisi mi kalacak bizden geriye.”

Tüm bu sorularla başladık yazı dizisini hazırlamaya, gördüğümüz her şeyin, konuştuğumuz kişilerin söylediği her sözün hakkını vererek yazmalıydık. Oralara duyulan özlemi, bağlılığı ve sevgiyi en doğal haliyle yansıtmalıydık. Zaman ve enerji harcadık. Elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalıştık, çalışıyoruz. Kültürel zenginliği ve renkliliği ile haklı bir gurur duyan Türkiye’nin, ne yazık ki yeterince önem veremediği bu göz ardı edilemeyecek kadar önemli ve değerli mirasa sahip çıkmak artık duyarlılığını yitirmediğinden emin olduğumuz yetkili mercilere kalıyor.

Bu geziden çok şey öğrendim, çok şey kazandım. Varlığından haberdar olmadığım birçok kişinin geçmişine misafir oldum, bugününü paylaştım. Tüm bunlar bir yana, seslerini duymanın bile içimi ısıtmaya yettiği dokuz muhteşem insanı kazandım.

Beş gün içinde geçmişle gelecek arasında bir yolculuk yapabilir misiniz? Peki ya Trakya’nın küskünce sorduğu şu soruyu cevaplayabilir misiniz: “Üzerine kimsesizlik çökmüş bir mirasın varisi olmayı gerçekten kabul ediyor musun?”

 

“Mozaiğin Kayıp Parçası: Trakya Yahudileri”  isimli dosyanın diğer bölümlerine buradan ulaşabilirsiniz.