Arşiv Göze Çarpanlar

19 Eylül 1941: Almanya’da Yahudilerin “Davut Yıldızı” takmaları mecbur kılındı

1933 yılında iktidara gelen Naziler, kısa sürede devlet aygıtının kontrolünü tümüyle ele geçirdiler. Nazilerin ilk icraatlarından biri, antisemit yasalar çıkarmak oldu. 30’lu yıllar boyunca pek çok antisemit yasayla Yahudileri Almanya’dan uzaklaştırmaya çalıştılar. Ancak 40’lı yılların hemen başlarında siyaset değiştirerek, oluşturdukları ölüm kamplarında her yaştan milyonlarca Yahudiyi katlettiler.

davut

Kaynak: marksist.org

1940’lı yılların başlarına kadar Yahudiler için Almanya bir cehenneme dönmüştü. Yahudiler memuriyetten atılmış, neredeyse her türden mesleği icra etmeleri yasaklanmış, okullardan uzaklaştırılmış, kısacası, sosyal hayattan tümüyle dışlanmışlardı. Yahudileri Almanya’yı terk etmeleri için her tür zulüm uygulanıyor, iğneden ipliğe kadar sahip oldukları her şey “Aryanlaştırılarak” ellerinden alınıyordu.

Ancak Nazilerin 1940 başlarında giriştikleri yıldırım harekâtlarıyla pek çok Avrupa ülkesini işgal etmeleri, izledikleri Yahudi siyasetinde de değişiklik yapmalarına neden oldu. Doğu Avrupa’da kurdukları ölüm kamplarına tehcir ettikleri Yahudileri kitleler halinde öldürüyorlardı. Bu cinayetleri başlangıçta mümkün olduğu kadar dış dünyaya, özellikle de yeraltına geçmelerini engellemek için Yahudilere duyurmadan yapmaya çalışıyorlardı.

İşgal edilen Avrupa ülkelerinde kurdukları toplama kamplarını bir ara istasyon olarak kullanıyor, Yahudileri kitleler halinde trenlere bindirerek ölüm kamplarına gönderiyorlardı. Yahudilerin sosyal hayattan dışlamanın zirvesi ise “Davut Yıldızı” takma zorunluluğunun getirilmesi oldu. 1 Eylül 1941’de kabul edilen bir polis yönetmeliğine göre, yediden yetmişe bütün Yahudiler giysilerinin görünür bir yerine sarı renkli bir “Davut Yıldızı” takacak, sokağa günde ancak bir saat çıkabileceklerdi. 19 Eylül’de bu yönetmelik uygulanmaya başlandı. Kollarında yıldız olan Yahudilere sokaklarda her türden eziyet yapılıyor, pek çok dükkân sahibi Yahudilere bir şey satmayı reddediyordu. Kendilerine ait olan dükkanlar da kapatıldığı için, Yahudiler ancak karaborsadan büyük paralar karşılığında yiyecek satın alarak hayatta kalmaya çalışıyorlardı.

Nazilere karşı Yahudileri destekleyenler de vardı kuşkusuz. Almanya’da Beyaz Gül isimli örgüt ve benzeri antifaşist yer altı örgütler, Yahudileri saklamak, yeraltına geçişlerini sağlamak, kırsal alana, manastırlara yerleştirmek, sahte belgeler ve gıda karneleri temin etmek için ellerinden geleni yapıyorlardı.

Belçika’da Bağımsızlık Cephesi ve Gizli Ordu gibi örgütler, aynı şekilde Yahudilerin tehcir edilmesini önlemek ve sağ kalmalarını sağlamak için büyük tehlikeleri göze alarak direnişe geçiyorlardı. Hatta Belçika’da Yahudilere uygulanan zulmün protesto edilmesi için bir grev bile düzenlenmiş, ancak Naziler grevi dağıtarak önderlerini derhal idam etmişti.

Nazi işgali altında bile kahramanca direnen antifaşistlerin birçoğu idam sehpalarında ve Nazi namlularının ucunda can verdi, ancak bize asla unutmamamız gereken antifaşizm dersleri verdiler. Hepsini saygı ve minnetle anıyoruz.