Genç Yahudiler Anlatıyor Röportajlar

Rozi Anlatıyor: “Kimliğimizi çok fazla yaşayamıyoruz. Gizli yaşamak durumda kalıyoruz”

1024px-Our_pre-July_4th_picnic_NOLA

Rozi ile Haziran 2016’da İstanbul’da görüştük. 27 yaşında olan Rozi, elektrik mühendisliği okumuş, şu anda çalışıyor ve ailesiyle birlikte yaşıyor. Gizle(n)mek, Türkiye’de Cumhuriyet tarihi boyunca azınlıkların kaderi haline gelmiş. Ancak, son yıllarda bu durumun, daha sağlıklı bir entegrasyon ve kimliklenme için “dışa açılma” stratejileri ile değiştirilmeye çalışıldığını biliyoruz. Haftalardır bu platformda izlediğiniz gibi, Yahudi gençleri genel olarak kendilerini eski kuşaklara oranla daha “şanssız” görüyorlar. Rozi de, diğer gençler gibi, toplumda eskisinden daha az toleransın olduğunu düşünüyor ve kimliğini yaşarken tepkiler almaktan çekiniyor, O, kimliğini açıkça yaşayamamaktan şikâyetçi.

Ailesi Rozi’ye daha rahat bir yaşam sürmesi için Türkçe bir isim vermiş. Bu durum da gizle(n)mek zorunda olmanın bir sonucudur. Bu yazıda, onun isteğiyle, kendisine bir Yahudi takma ismi verdim. ‘İsmim Rozi olsun’ dedi, biz de ona Rozi diyeceğiz. Ona göre; Yahudiler hala o “azınlık” hallerini koruyorlar. Kendisi de bu durumu yaşamakta ve bir “temkinlilik” hali içinde olduğunu belirtmekte: “Şimdi bence biz, en şanssız dönemi yaşıyoruz gibi geliyor açıkçası. Özellikle Üniversite zamanımda bu kimliği saklamak zorunda kaldım. Bir arkadaşım, Yahudi olduğumu öğrenince benimle görüşmeyi bile kesti. Böyle bir şey yaşadıktan sonra, önlemini alarak insanlarla konuşup arkadaş oluyorsun. Gerçekten üzücü bir olay dışlanmak, umarım bundan sonra böyle bir şey yaşamam.”

Şimdi sözü kendisine verelim…

Yahudileri toplumun içerisinde nerede görüyorsunuz? Sizce Yahudilerin toplumu oluşturan diğer unsurlardan farkı var mıdır? Varsa nedir, nelerdir?

Bence Türkiye’de Yahudiler baya bir azınlık! O yüzden biz birazcık kimliğimizi saklamak zorunda kalıyoruz açıkçası.

Hâlâ öyle mi?

Hâlâ öyle evet. Allahtan diyorum ki kardeşim ve benim adımı Türkçe isim koymuşlar, gerçekten… Farklı bir ismimiz olsaydı tamamen zorluklarla karşı karşıyaydık bence. Şu an mesela soy ismimden dolayı sorunlar yaşayabiliyoruz. “Soyadınız ne demek, ne demek” diye çok fazla soranlar oluyor. Bunun bir açıklamasını yapmak da gerçekten çok zor ve ben özellikle Üniversite zamanımda bu kimliği saklamak zorunda kaldım. Bir arkadaşım, Yahudi olduğumu öğrenince benimle görüşmeyi bile kesti.

Öyle mi?

Aynen, anlatabilirim isterseniz.

Evet lütfen.

Üniversiteyi İstanbul’a yakın bir şehirde okudum. Elektrik mühendisliğini bitirdim. 3-4 arkadaş servis ile gidip geliyorduk İstanbul’a. Bir arkadaşım Hristiyan, ben Musevi ve bir arkadaşım da Müslümandı. Bir gün serviste beklerken bir muhabbet açılmıştı. Müslüman arkadaşım namazdan, abdest almaktan falan bahsederken, biz ‘artık söyleyelim’ falan dedik. Böyle olmayacaktı çünkü. Ben dedim “ben Musevi’yim” arkadaşım da “ben Hristiyan’ım”.

Ondan sonra kız, “şaka yapıyor olmalısınız” falan dedi. Kızın sanki gerçekten böyle başından aşağı kaynar sular indi gibi oldu. “Gerçekten, istersen kimliğimizi falan gösterelim” dedik. Sonra kız tamamen bizimle ilişkisini kesti. Artık beraber servisi falan beklemiyorduk. Ayrı ayrı, yani o kendisi gidiyordu, biz kendimiz gidiyorduk.

Ama daha sonradan öğrendik ki kız zaten birazcık dinine bağlı biriymiş, sonra kapandığını falan öğrendik. Bizimle ilişkisini kesti tamamen. Bu, biraz da o taşra şehrinde okuyor olmanın verdiği etkiydi. O şehir, birazcık daha kendine has kapalı bir yerdi maalesef.

Sizce günümüzde Yahudi kimliği neye/nelere dayanıyor? Örneğin dilin, dinin, kültürün önemi nedir? Sizce bu kimlik, modernleşme sürecinde değişmiş midir? Değiştiğini düşünüyorsanız bu değişimi nasıl yorumluyorsunuz? Sizin Yahudi kimliğiniz neye/nelere dayanıyor?

Benim Yahudi kimliğim dile dayanmıyor. Ladino konuşamıyorum, İspanyolca da bilmiyorum. İsrail’e hayatımda bir kere gittim, İbranice de bilmiyorum. Ama İspanyolca öğrenmek çok isterdim açıkçası. Ailemizde de çok fazla konuşulmuyor Ladino, annemler de çat pat biliyorlar. Biliyor olsalardı, kendi aralarında konuşuyor olsalardı belki kardeşim ve ben de öğrenirdik. Musevi Lisesine de gitmedim, kardeşim birazcık daha orada öğrendi etti dili.

Özel lisede mi okudunuz?

Ben devlet okulunda okudum liseyi. Sadece ilkokulu özel okudum.

Kültür ve din?

Evet, kültüre dayanıyor olabilir belki de benim Yahudi kimliğim.

Din ile…

Benim dil ile ilişkim pek kuvvetli değil açıkçası.

Bu kültür nedir? Mesela Cuma akşamları ailecek yemek yemek…

Mesela evet Cuma akşamları özellikle…

Bu akşam [bir Cuma akşamı] buraya gelmeden önce ailenizle yemek yiyip de mi çıktınız?

Evet, Cuma günleri ailemiz bizi tembihler zaten. Şabat akşamı olduğu için yemeğinizi yedikten sonra çıkın diye.

İlk önce beraber yiyelim sonra çıkın istediğiniz yere…

Aynen öyle, o yüzden bütün Cuma günü planlarımızı “önce yemek yiyelim daha sonra çıkalım gezelim” olarak ayarlamak durumunda kalıyoruz. Bir kültür diyebiliriz aslında buna işte.

Yahudilik adına başka neler yapıyorsunuz?

Bayramlarımızı, orucumuz var bir gün, onu tutuyorum. Bizim orucun 1 gün olması aslında bir bakıma artı bir şey ama o bile zorluyor.

Hiç oruç tutmadığınız oldu mu?

İlk tuttuktan sonra bir daha bırakmayı düşünmedim açıkçası. Oruç tutmayı da bana babaannem aşıladı aslında. O zamanlar daha 11-12 yaşında falandım galiba. Yanımıza 1 tane su bardağı koydu, “biraz daha tut, hadi dayanabilirsin, hadi yapabilirsin” diye diye beni oruca alıştırdı. Ama o günden sonra hiç atlamadım diyebilirim, hatta tutmasam kendimi kötü hissederim mesela. Bundan sonra ya hasta olacağım ki öyle tutmayacağım ancak.

Hamursuzda mesela?

Hamursuz bayramında da dikkat ederiz. Özellikle 1 hafta boyunca gerçekten ekmek ve türevi şeyler yemiyoruz ama hani birazcık daha koyu olan insanlar dışarıdan hiçbir şey yemiyorlar.

Peki, zorlandığınız zamanlar oluyor mu?

Yani evet. Ben mesela işe götürüyorum yanımda hamursuzu. Allahtan şu anki çalıştığım işyeri biraz daha modern. Orada hatta bir tane Musevi arkadaşım daha var, onunla beraber böyle konuşuyoruz ediyoruz ne yapalım diye. Oradaki insanlara daha rahat kendimizi açabiliyoruz.

Ama bundan önce mesela başka bir yerde çalışıyordum, banliyöde bir yerde, orada biraz daha insanlara bunları anlatmakta zorluk çekiyordum açıkçası. İlk tipine bakıyorsun, seni anlayabilir mi diye düşünüyorsun, biraz zaman geçiriyorsun, eğer uygun biriyse ondan sonra bazı şeyleri paylaşabiliyorsun maalesef.

Sizce Yahudiler arasında Yahudi kimliğine bakış konusunda kuşaklar arasında fark var mıdır? Varsa bu farklılıklar nedir? Nedenleri hakkında ne düşünüyorsunuz?

Kuşaklar arasında Yahudiliğe bakış açısı tabi ki farklı. Onlar, birazcık daha böyle arkadaşlarımızın ve çevremizin tamamen Musevi olmasını istiyorlar. Özellikle ananem ve babaannem. Gerçi onlar da zamanla geniş toplumla artan ilişkiler, akrabalarımızın da yapmış olduğu evliliklerden sonra birazcık daha galiba alışmaya başladılar Müslüman arkadaşlarımızın olabileceğine, bunun doğal olduğuna…

Babaannem hep sorardı ‘sevgilin var mı ya da flörtün var mı’ diye. Sonra şöyle de sormaya başladı: ‘Türko mu’ yani Müslüman mı demek istiyordu. İşte sonra kendi kardeşinin torununun Müslüman biriyle evlenmesi, etrafında bu tür evlilikleri daha sık duymasıyla beraber, biraz daha galiba bu duruma, yani karma evlilik veya ilişki durumuna, alışmaya başladılar.

Sonuçta çoğunluğu Müslüman bir ülkede yaşıyoruz ve hani karma birliktelik olması da çok mümkün bir durum. Anneanne tarafımda da bütün kuzenlerim Müslümanlarla evlendi. Bizde çok böyle mix evlilikler oldu ve bizimkiler de gerçekten alıştı. Artık “siz mutlu olun, iyi olun, ne olursa olsun” diyorlar. Ama tabi ki içten içe her anne baba ve ananenin istediği; seçeceğimiz eşlerimizin aynı dinden olması yani Musevi biriyle evlenelim…

Musevi okuluna gitmediğinizi söylediniz, bu durumun Musevi çevre oluşturmanızda bir etkisi oldu mu?

Evet, Musevi okuluna gitmedim ama dernekler var biliyorsunuz. Oraya gitmiştim. Çeşitli danslar falan olurdu, orada Yahudi arkadaşlar edindim. Daha lisedeyken aynı yaş gruplarını beraber aynı ortama koyabilmek için çeşitli organizasyonlar düzenlenirdi. Aynı zamanda, biraz dinle alakalı bilgiler de verilirdi.

Oradan biraz daha Yahudi arkadaşlar edinebildik ama işte bir yere kadar, birazcık da hani şans meselesi arkadaş edinmek bence. Okulda okumuyorsan, derneğe çok fazla gidemiyorsan, sonra Üniversite ve iş hayatı başlıyor ve Yahudi arkadaşın az olmuş oluyor.

Yahudi kimliğinizden ötürü hiç dışlandığınızı düşündünüz mü, kurum ya da kişilerden baskı gördünüz mü? Bu konularda sizden önceki kuşaklardan daha şanslı mı daha şanssız mı olduğunuzu düşünüyorsunuz? Yoksa zamanla değişen bir şey olmadığını mı düşünüyorsunuz?

O dışlanma olayı üniversite hayatımda olmuştu, az önce anlattığım olay, başıma bir kere geldi böyle bir şey, bir daha da gelmedi Allahtan. Ama böyle bir şey yaşadıktan sonra, birazcık daha tabi önlemini alarak insanlarla konuşup arkadaş oluyorsun. Gerçekten üzücü bir olay dışlanmak, umarım bundan sonra da böyle bir şey yaşamam.

Bu konularda bir önceki kuşaklardan daha mı şanslısınız daha mı şanssız?

Bence biz şanssızız. Yani onlar, çok daha bir bütünlük içerisindeymiş. Yakın çevremizden de gördüğümüz kadarıyla birçok kişi İsrail’e Aliyah [göç] yapıyorlar, İsrail’de yaşamaya başlıyorlar. Çünkü gerçekten artık Türkiye’de yaşayacak durumu hissedemiyorsunuz bir yerden sonra.

İspanya’ya, İsrail’e kaçmak için yollar aranıyor bugün. Ama ananelerimizin zamanında o kadar kötü değilmiş her şey, hem İstanbul hem Türkiye bu kadar kötü durumda değilmiş. Şimdi bence biz en şanssız dönemi yaşıyoruz gibi geliyor açıkçası. İnsanlar, şu an buradan kaçmak için uğraşıyorlar. İspanya’ya, Portekiz’e… Şimdi buralar biliyorsunuz bize yeniden vatandaşlık vermeye başladı… İnsanlar, ‘buradan kaçalım da nereye gidersek gidelim’ modundalar. Yani bence şanssızlık var.

Yahudi kimliği yaşanması ve aktarılması konusunda eksiklikler, sorunlar var mıdır? Var olduğunu düşünüyorsanız bu sorunları kimler ve nasıl çözebilir?

Kimliğimizi çok fazla yaşayamıyoruz tabi. Her şeyi gizli gizli yaşamak durumda kalıyoruz. Oruç tutarken bile ‘bugün yemek yemeyeceğim’ ya da ‘dikkat ediyorum’ dediğimi hatırlıyorum mesela. Ya da Hamursuzda biri sana börek ya da onun gibi bir şey verdiğinde durumu açıklayamayıp hani ‘yok almayayım’ı nasıl söyleyeceğini bilememek ya da söyleyememek.

Hatta bir arkadaşım bir şey ikram etmişti, eşi yapmış, ‘niye yemiyorsun ki aaa alınırım’ demişti. Hatırlıyorum… Ama yani anlatamıyorsun da karşındakine, zor… Bir keresinde böyle böyle diye anlatmak zorunda kalmıştım niye yemediğimi sırf alınmasın, bozulmasın diye. Ama Allahtan ters tepki almamıştım yani.

Peki, kimliğin aktarılması konusunda…

Aktarma tabi ki de var. Bize yol gösteren, her bayramda evini açan anane ve babaannem bazı şeyleri bize öğretiyorlar, gösteriyorlar. Ne yapılır bayramlarda, düğünlerde vs. gibi. O konularda çok sıkıntı yok. Ama eğer atıyorum ben Müslüman biriyle evlenirsem veya başka bir dinden kişiyle evlenirsem, Yahudi kimliğimi kendi çocuğuma aktarırken sıkıntı yaşayabilirim gibime geliyor.

Çünkü çocuk, iki din arasında kalacak, belki de benim dinimi seçmeyecek ve ben belki direteceğim ‘hayır bunu yapmıyorsun çünkü bugün bayramımız’ falan diye. Ama anne ve baba da aynı dindense ve çocuk da eğer az çok dinine sahip çıkıyorsa, kimliğim aktarılması bence çok zor bir konu değil.

Ladino dilini konuşuyor musunuz?

Maalesef hayır.

Yahudi edebiyatından eserler okuyor musunuz?

Okumuyorum.

Yahudi tarihi ve dünyadaki Yahudi toplulukları hakkında okuyor, film, belgesel izliyor musunuz?

Film olursa özellikle gitmeye çalışıyorum açıkçası. Belgesellere de rastlarsam evet izliyorum.

Yahudi müziği dinliyor musunuz?

Dinlerim Yasmin Levy’i çok severim mesela.

Janet-Jak Esim var mesela onları dinliyor musunuz?

Onları dinlemeye fırsatım olmadı.

Yahudi kurumlarının kültürel faaliyetlerine katılıyor musunuz, sizce bu faaliyetler gençlere hitap ediyor mu? Bu konudaki düşünceleriniz nelerdir?

Daha evvel bahsettiğim gibi lise çağındayken, kültür grupları olsun, vs… Dernekte olan faaliyetlere çok fazla katılmıştım. Miniklerle başlar bu olay, gençlik masası vs. ve daha fazlası… Üniversiteye kadar… Bunlara çok katıldım. Zaten evimiz de yakındı derneğe. Çok faydalıydı ama daha sonra tabi ki üniversite hayatına ve daha sonraki iş hayatına girdiğiniz zaman artık bu yerlerden uzak kalıyorsunuz ve yaşınız ilerleyince çok fazla size hitap etmemeye başlıyor.

Ama bence etkiliydi dernek. Oradan kazandığım çok yakın arkadaşlarım oldu ve onlarla arkadaşlığımı hala sürdürüyorum. Hani keşke daha fazla şeyler olabilse. Son zamanlarda yakın bir tatil beldesinde hem bir etkinlik hem de tatil amaçlı organizasyon yapmışlar, insanları birbiriyle kaynaştırıp arkadaş olsunlar diye. Ben çok fazla katılamıyorum bunlara.

Katılmak ister miydiniz?

Katılamıyorum çünkü erkek arkadaşım Müslüman. Öyle olunca böyle aktivitelere çok sokamıyorum onu açıkçası. Birazcık da insanlar birbirleriyle tanışsın, arkadaş olsunlar, belki evlensinler muhabbetleri de oluyor. Tabi buralara Müslümanlar alınmıyor.

Yahudi eğitim kurumlarında eğitim gördünüz mü? Bunların birinde öğrenim görmemiş olsanız bile, bu kurumların Yahudiler arasındaki ilişkiler ve Yahudi kimliğinin aktarılmasında oynadığı rol hakkında ne düşünüyorsunuz?

Hayır, hiç Yahudi okulunda eğitim görmedim. Şu an Ulus Musevi Lisesi var sadece. Ben isterim ki; olursa tabi benim de çocuğum neden gitmesin oraya… Şu an baktığımda hani bir devlet okuluna vereceğime tabi ki de çocuğumu Ulus Musevi Lisesine vermeyi çok isterim. Keşke olsa ve gidebilse.

Peki neden?

Ben vermek isterdim çünkü çevresindeki insanlar sayesinde rahat rahat kendi benliğini ve dinini yaşayabilir, bayramlarını öğrenir iyice, tanır, bilir…

Anladığım kadarıyla sizin bu okula gidememe sebebiniz ilköğretimden sonra bir liseyi kazanmanız…

Evet, lise sınavlarına hazırlandım ve kazandım. Bir de benim zamanımda Ulus Musevi Lisesi aman aman bir okul değildi, daha sonra iyileşti.

Sizin için sinagog neyi temsil ediyor? Sizce Yahudi dini kurum ve faaliyetlerinin Türkiye’deki Yahudi kimliğinin yaşatılmasındaki rolü nedir?

Sinagoga çok fazla gittiğimi söyleyemem açıkçası. Sadece bayramdan sonra birazcık hani insanları, arkadaşları görmek amaçlı gidiyorum. Benim için sinagog aslında sosyalleşmek için bir yer, çok dinle bütünleşmek için bir yer değil. Sinagoga yakın oturuyoruz, kaç kere gidiyorsunuz diye sorsanız sadece bayramda bir kere gidiyorum.

Bir de Allah korusun bir vefat ya da başka bir şey olduğunda giderim, benim için sinagog odur yani. Cumartesileri duaya falan gitmiyorum. Ailecek de pek dindar olmadığımız için… Babam da Cumartesileri duaya gitmez mesela. Öyle gördüğümüz için öyle devam ediyoruz.

“500 yıl” ve 500. Yıl vakfı ve müzesi hakkında düşünceleriniz nedir?

Çok fazla bir şeyi ifade etmiyor bana “500 yıl”. Türkiye’de olmak tabi ki hem zor hem güzel. Vakfı ve müzeyi ise bilmiyorum.

Kimliğinizi nasıl ifade ediyorsunuz? Türk Yahudisi mi, Türk mü, Yahudi mi, Türkiye vatandaşı Yahudi mi?

Önce Yahudiyim diyorum. Aslında Yahudi demeyi çok sevmiyorum Museviyim demeyi tercih ediyorum. Türk Yahudisi diyebilirim ama hiç söylemek istemediğim insanlara Endülüs Emevisi falan tarzında böyle absürt bir şey de söyleyebiliyorum.

[email protected]