Arşiv Göze Çarpanlar

Havralar bölgesi yenilenmeyi bekliyor

Kemeraltı’nda din turizminin en önemli unsurlarından biri olan tarihi havralar yenilenmek için sabırla bekliyor.

Kaynak: Saadet Erciyas / İzmir Araştırmaları Topluluğu / www.kentyasam.com

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin 2013 yılında yaptığı bir çalıştayla başlayan “İzmir Tarihiyle Buluşuyor Projesi” kapsamında da yer Havralar bölgesi, Kemeraltı’nda yenilenecek olan 19 alt bölgeden biri. Bölgede bulunan 10 havradan bazısının tarihi 17. Yüzyıl’a kadar gidiyor., Kent için önemli bir kültür mirası olan havraların çoğu bugün bir kapı, bir duvardan ibaret. Adını bölgedeki havralardan alan, Kemeraltı’nın en önemli alışveriş merkezi olan Havra Sokağı da aynı bakımsızlıktan nasibini almış durumda.

Projesi yapıldı bekleyiş sürüyor

“İzmir Tarihiyle Buluşuyor Projesi”, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin 2013 yılında yaptığı bir çalıştayla başladı. Proje, tarihi Kadifekale – Basmane – Kemeraltı üçgenini içine alan bölgenin gün ışığına çıkartılıp yeniden canlandırılmasını amaçlıyor. Proje kapsamında yer alan havralar da sessiz sakin yenilenmeyi, dönüşümü, restorasyonu bekliyor. Tarihi Kemeraltı İnşaat Yatırım Ticaret AŞ (TARKEM) ve İzmir Yüksek Teknoloji Ensitüsü’nün (İYTE) işbirliğiyle avan projesi hazırlanan Havra Bölgesi’ndeki dünyaca ünlü havralar, dönüşüm gerçekleştiğinde İzmir’in din turizmi açısından en önemli merkezlerinden biri olacak.

Özgün yapılarıyla büyük önem taşıyan havraların sadece cemaatleri için değil İzmir için önemli bir kültür mirası olduğunu söyleyen İzmir Musevi Cemaati Başkanı Sami Azar ile Kemeraltı’nda Kuyumcular Çarşısı içindeki işyerinde bir araya geldik. Yıllardır müzeye dönüştürüleceği söylenen havralardaki son durumu konuştuk.

Alt yapı büyük sorun

İzmir Musevi Cemaati Başkanı Sami Azar, havraların bugün sayıları 1200 kişiye kadar düşen İzmir’deki museviler kadar kent için de büyük önem taşıdığına değiniyor. Restorasyona bir türlü başlanamamasının sadece fon sorunundan kaynaklanmadığını söylerken “Fondan öte başka sorunlar var, ama yine de ümitliyiz” diyor.

Bölgenin alt yapı sorunları olduğunu dile getiren Sami Azar, “Belediyenin burada yolları açması gerekiyor. Burada altyapının bitmesi gerekiyor. Müze için beklediğimiz geçirgenlik burada yok. Caddeden içeri girildiğinde daracık yollar var. Turistler geldiğinde, inşaallah büyük miktarda turist geldiğinde, ki biz buna inanıyoruz, otobüsler nereye park edecek? İnsanlar balıkçıların içinden geçerek mi bu mekanlara gelecek? Çok da hoş bir görüntü yok, gelirken görmüşsünüzdür” diyor.

Azar, konunun şimdilik “proje” aşamasında kaldığını, bölgede yapılması gerekli çalışmalar olduğuna dikkat çekerek,” Buraların gece de yaşaması gerekli. Bunun için de güvenlik sorununnu çözülmesi lazım. Yine bu bölgede kafeler, restoranlar açılmalı ki, gençler de gelsin, buraları yaşayan alanlara dönsün. Sanatçılar gelip, sergiler açılsın. Şimdilik her şey proje aşamasında. Ama ümitliyiz. Belediye çok iyi niyetli yaklaşıyor, üniversitelerle iş birlikleri yapılıyor, konu belli bir noktaya gelinince Kültür Bakanlığı’yla da görüşülecek” diye konuşuyor.

Parohetler de sergilenecek

İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü’nün TARKEM işbirliğiyle hazırladığı Sinagoglar Bölgesi Kültür Müze Kompleksi Projesi’nin önemli bir adım olduğunu anlatan Sami Azar, sosyal alanları, avluları, müze kompleksiyle çalışma tamamlandığında kent için büyük bir kazanım olacağını vurguluyor. Azar, müzede İzmir’e mutfağı, sanatçıları, verdikleri eserler, iş ve kültür yaşamlarıyla zenginlik katan ve 500 yıldır bu kentle bütünleşen Yahudilerin yaşamından kesitlerin yer alacağını, bağışlarla gelecek objelerin yanısıra bazı objelerin replikalarının alınacağını söylüyor. Sami Azar, kısa süre önce İzmir Ekonomi Üniversitesi’nde Finlandiya’dan gelen bir ekiple konservasyonu yapılan parohetlerin (*) de müzede ilk sergilenecek ürünler arasında yer alacağını belirtiyor. “Eğer müze konusu uzarsa, biz bu ürünleri bir başka alanda da sergileyeceğiz. Niyetimiz bunları gün ışığına çıkartmak, bilgi vermek. Çünkü parohetler de bu kentin önemli bir kültür mirası” diyor.

Müzenin maliyeti 8-9 milyon dolar

Sami Azar, müzenin derlenecek koleksiyonlarla birlikte 8-9 milyon dolara mal olacağını tahmin ettiğini belirtiyor. Türkiye’de Yahudi kültürünü anlatan müzenin sadece İstanbul’da bulunduğunu anımsatan Azar, “Ama buradaki çok özel bir müze olacak. Çünkü dünyanın hiçbir yerinde dört tane sırt sırta vermiş sinagog yok. Buna Kudüs, Paris ve Prag da dahil. Ayrıca bizim buradaki sinagoglarımız hem Osmanlı hem İspanyol mimarisinden izler taşıyor” diyor. Avrupa’da büyük ilgi gören Prag’daki Yahudi Müzesi’nin yılda 750 bin ziyaretçi aldığını anlatan Sami Azar, “Prag’daki müzeyi gezenlerin sadece yüzde 40’ı Musevi. Her kültürden ve dinden insanlar geziyor. Düşünün müzeye gelen insanlar o bölgede gezecek, alış veriş yapacak, yemek yiyecek ya da konaklayacak. Burada yapılacak çalışma sadece Musevi vatandaşları için değil, tüm dünya vatandaşları için. Cevat Şakir Kabaağaçlı’nın dediği gibi bu bir Anadolu mirasıdır. Burası yüzlerce sene, belki bin sene, buranın kültürünün bir parçasıdır. Öyle düşünmek lazım” diye ekliyor.

Beş nesildir İzmirli

Ailesinin beş nesildir İzmir’de yaşadığını anlatan Sami Azar, “Benim ailem Manisa ve İzmirli. Beş nesil geriye gidebildim. Belki daha gerisi var da ben bulamadım. En azından 1492’den beri burada. Bazılarımızın aileleri 1390’lardan beri burada” diye konuşuyor. Kimya mühendisi olan ve uzun yıllar Turyağ’da çalıştığını anlatan Sami Azar, evlenince kayınpederinin mesleği kuyumculuğa başladığını söylüyor. Kemeraltı’nda 1978 yılından bu yana çalıştığını anlatan Azar, çarşının 40 yıllık değişimini şöyle özetliyor:

“Eskiden Kemeraltı daha canlıydı. Eşimle nişanlıyken çarşıya gezmeye gelirdik. Güzel mağazlar, düzgün insanlar vardı. Çok canlıydı, iş çok kuvvetliydi. Kuyumcular çok iyiydi. Esnaf sayısı daha azdı, ama diğer bütün meslekler de iş yapıyordu. Ondan sonra kuyumcular Konak’a kadar doldu, sonra yine azaldı. Bu bir çizgi yükseldi, döndü. Şimdi geri dönüyor. Mülk değerleri çok düştü burada. Eskiden dünya hava parasıyla dükkana girerdiniz, şimdi müşterinin peşinden koşuyor dükkan sahipleri. Kemeraltı gece-gündüz yaşanan bir yer olursa; güzel meyhanesi, çay kahve yerleri, restoranları, sergi salonuyla aydınlatılması, temizliğiyle, güvenliğiyle yine cazibe merkezi olur. Abacıoğlu Han harika oldu işte, yine Küçük Karaosmanoğlu Han restore edildi, otel açılacak, çok güzel yapıldı. Kemeraltı çok değerli bir mekan. Turist çekmemesi için hiçbir neden yok.”