Arşiv Göze Çarpanlar

‘Yaşamayan dilin yaşayan müziği olamaz’ – İbrahim Bulak

      janet jak esim

İbrahim Bulak

Janet ve Jak Esim, Sefarad müziği ve onun dili Ladino’da şarkı söylüyorlar, sanat yapıyorlar. Erkan Oğur, Bülent Ortaçgil gibi müziğin yetkin isimleriyle birlikte çalışmışlar. 1992’de  Alman Plak Ödülü’nü ilk albümleriyle kazanan Türkiyeli bu grup, yok olmakla yüz yüze olan bir dilin son temsilcileri.

Yahudi toplumu sürekli sürgünlere maruz kalmış bu yüzden her kültürden etkilenmiş ve onları etkilemiştir. Yaşadıkları ülkelerde her an hedef haline gelebileceklerinden çok fazla ‘görünür’ olmamayı tercih etmişler. Mesela Türkiye’de Sefarad Yahudilerinin konuştuğu Ladino dilinin yakında yok olacağını kaç kişi bilir, kaç kişi umursar? Yine Janet ve Jak Esim çiftinin hangi dilde ezgilerini söylediğini kaç kişi merak eder?

Janet ve Jak Esim müzikle tanışmalarını, Sefared müziğini, Ladino dilinin yokolma tehlikesiyle yüz yüze olmasını konuştuk. Janet ve Jak Esim hayat arkadaşı olan iki ismin birleşiminden doğuyor. Sorularımızı Jak Esim cevapladı, ikisinin müzik serüvenini anlattı.

Müzikle ve Janet’le tanışma

Jak Esim müziğin hayatındaki yerini, müzikle ve hayat arkadaşı Janet Esim’le tanışmasını şöyle anlatıyor: ‘’Henüz 4-5 yaşlarındaydım evdeki lambalı radyodan dinlediğim müziklere elimdeki çanak çömlekle eşlik etmek ile başladı bu serüven. Hayalimde hep müziklere farklı orkestrasyonlar yazmak ve bunları kaydetmek yatardı ta o yaşlarda. Olgunlaştıkça önce okulda sonra sosyal organizasyonlarda kendimi şarkı söylerken buldum. Lise bittikten sonra İstanbul Belediyesi Konservatuarı Şan bölümüne girdim ve sonrasında müzik esas kimliğim oldu. Eşim Janet ile evlendikten sonra, muzik çalışmalarımıza katıldı, zaten kadın sesine ihtiyaç vardı. Okul yıllarında şarkı söyleme yeteneği nedeniyle ön plana çıkmıştı. Çok iyi bir kulak ve olağanüstü bir sesi vardı. Bizimle ilk seslendirdiği şarkı ise ‘Durme durme’  adlı bir ninni idi, İspanyol TV’nin hazırladığı bir belgeselde benim dedemden derlediğim bu ninniyi seslendirmek en iyi bir kadın sesi ile olurdu, Erkan Oğur’la birlikte ısrar ettik ve Janet ilk Sefarad şarkısını bu ninni ile seslendirerek bu serüvenin içinde kendini bulmuş oldu.’’

Sefarad Doğu-Batı sentezidir

Sefarad müziği nedir? Onu bu kadar farklı kılan Yahudi halkının sürekli sürgünlere maruz bırakılması mıdır yoksa başka etmenler mi? Katliama ve sürgüne uğramış halkların müziğindeki gibi yoğun bir hüzün bulunuyor Seferad müziğinde. Jak Esim, Sefarad müziğini ve özelliğini şöyle tarif ediyor: ‘’Sefarad İspanya’dan göç etmiş Yahudi halkına verilen ad, Sefarad müziği de bu toplumun müziğidir. Dili gibi müziğinin temelleri de antik İspanya’ya dayanır. Onu farklı kılan aslında etkilemiş olduğu farklı kültürlerin bileşiminden ortaya çıkan Doğu-Batı sentezidir. Sefarad toplumu yıllarca diyasporada azınlık olarak yaşamış ve baskılara maruz kalmıştır. Bu azınlık pisikolojisi müziğine de yansımış olmalı ki şarkıların büyük çoğunluğunun melodik yapısı hüzün içeriklidir.’’

 Kaybolmakta olan bir dil

Sefarad müziğinin ve Ladino dilinin geleceği ile ilgili ciddi endişeler var. Janet ve Jak Esim çifti de Ladino dilinin yok olmakla yüz yüze olmasına üzülülüyor ve bunu ‘kaçınılmaz son’ olarak görüyor: ‘’Ladino dilini konuşan son kuşak olmaktan dolayı üzüntü duyuyoruz. Çocuklarımıza dahi aktaramadık. Dünyada kaybolan diller listesine girmesine ramak kaldı ve kurtulabilme şansı yok, çünkü artık yaşamıyor. Yahudilerin ana vatana dönmesi ile konuştukları dil yeniden yaratılan bir dil olan İbranice oldu. Ladino ve Avrupa’da konuşulan dil olan Yidiş ise zamanla işlevini yitirdi.

Müzik de belli bir zaman sonra dil ile birlikte kaybolmaya yüz tutmuş olacak. Yaşamayan dilin yaşayan müziği olamaz, belli bir süre zorlama ile devam ettirilmeye çalışılsa da 50 yıl sonra tamamen yok olmuş olacak. Belki sahnelerde ve albümlerde belli bir süre yaşayabilecek, bizim aslında farkına varmadan üzerimize aldığımız misyon da bu olsa gerek.’’

Kaynak: Yeni Özgür Politika, 27.01.2016

http://www.yeniozgurpolitika.com/index.php?rupel=nuce&id=50798