Arşiv Haberler

Oyfn Veg Shteyt a Boym*

hans-breuer-4

Hans Breuer, 2015’in Ağustos ayında Macaristan sınırında sıkışıp kalan mültecilere yardım edebilmek için arabasıyla Macaristan’a geçmiş ve bir aileyi arabasına alarak Avusturya’ya dönmüştü. Dönüş yolunda mültecilerle birlikte söylediği Yidişçe şarkıyı Youtube’a yükleyince de epeyce ilgi çekmişti.

Hans Breuer, Avusturyalı bir Yahudi. Asıl mesleği hayvancılık. Aynı zamanda Yidişçe halk ezgilerini seslendirdiği bir müzik grubu var. Kendisini Nazi döneminde mülteci olan Yahudi bir ailenin ferdi olarak tanımlıyor. Babası, sınırlar kapanmadan evvel Londra’ya göçmüş, ancak Naziler savaşı kaybettiğinde memleketi Avusturya’ya dönebilmişti. Baba tarafının büyük çoğunluğu Naziler tarafından öldürülmüş Breuer’in. Annesi ise Gestapo polisinin işkence ettiği antifaşist bir aktivist.

Hufftington Post’a verdiği mülakatta, Breuer yanına aldığı aile ile tanışmasını şöyle anlatıyor; “Suriye’den geldiklerini söylediler, sonra annesi Filistinden geldiğini ekledi. Ben de Yahudi’yim dedim, gelin sizle birer Yahudi ve Filistinli olarak el sıkışalım. İnsanlığın yeniden doğduğu bir andı. Filistinlilerle dayanışan birçok Yahudi var. Aynı şekilde Yahudilerin kötü olmadığını düşünen birçok Filistinli. Ve birçok kişi biliyor hepimizin insan olduğunu. Kadının Filistinli olması tamamen bir tesadüf, fakat sembolik bir durum olduğu da doğru.”

İşte o görüntüler, şarkının sözleri ve tercümesi;


* Yidişçe: Yolun kenarında bir ağaç duruyor

Yidişçe;

Oyfn veg shteyt a boym, shteyt er ayngeboygn,

Ale feygl funem boym zaynen zikh tsefloygn.

Dray keyn mayrev, dray keyn mizrekh,

Un der resht – keyn dorem,

Un dem boym gelozt aleyn hefker far dem shturem.

Zog ikh tsu der mamen: -her, zolst mir nor nit shtern,

Vel ikh, mame, eyns un tsvey, bald a foygl vern.

Ikh vel zitsn oyfn boym un vel im farvign

Ibern vinter mit a treyst mit a sheynem nign.

Zogt di mame: – nite, kind, un zi veynt mit trern –

Vest kholile oyfn boym mir far froyrn vern.

Zog ikh: -mame, s’iz a shod dayne sheyne oygn

Un eyder vos un eyder ven, bin ikh mir a foygl.

Veynt di mame: – ltsik, kroyn, ze, um gotes viln,

Nem zikh mit a shalikl, kenst zikh nokh farkiln.

Di kaloshn tu zikh on, s’geyt a sharfer vinter

Un di kutshme nem oykh mit – Vey iz mir un vind mir…

– Un dos vinter-laybl nem, tu es on, du shovte,

Oyb du vilst nit zayn keyn gast tsvishn ale toyte…

Kh’heyb di fligl, s’iz mir shver, tsu fil, tsu fil zakhn,

Hot di mame ongeton ir feygele, dem shvakhn.

Kuk ikh troyerik mir arayn in mayn mames oygn,

S’hot ir libshaft nit gelozt vern mir a foygl…

Oyfn veg shteyt a boym, shteyt her ayngebogen,

Ale feygl funem boym zaynen zikh tsefloygn…

Tercümesi:

Yolun kenarında bir ağaç duruyor

Tüm kuşlar bu ağaçtan yükseliyor

Batıya yöneliyorlar, doğuya yöneliyorlar

Ve sonunda güneye yöneliyorlar

Ve ağaç bir başına fırtınaya teslim oluyor

Anneme dedim ki, “Dinle, eğer yolumda gölge etmezsen

Sonra, bir-iki, bir çırpıda kuşa dönüşeceğim

Bir ağaca tüneyip kış boyunca öteceğim

Rahatlatan, sevecen bir tonla”

Annem dedi ki, “Hayır çocuğum” acı göz yaşları dökerek

“Allah muhafaza, donarsın ağaçta”

Ben dedim ki,  “Güzelim gözlerini yorma annecim

Çünkü biliyorsun, bir gün kuş olacağım”

Annem ağladı, “Itzik, başımın tacı, tanrının istediği gibi

Atkını yanına al, soğuk almayasın diye

Pabuçlarını giy, bu kış şiddetli geçecek

Ve yün şapkanı da tak. Vay anam vay”
“Ve sıcak içliklerini giyin, şapşal çocuğum,

Ölümün misafini olmanı engellesin”

Kanadımı kaldırdım, fakat çok zordu, çok fazla…

Annesi küçük cılız yavrusunu çok giydirmişti

Üzülerek baktım annemin gözlerine;

Aşkı, bir kuş olmama izin vermeyecekti.

Yolun kenarında bir ağaç duruyor

Tüm kuşlar yükseliyor, ağacı terk ediyor…